Kazım Aldoğan
Cahil Bırak Biat Etsin; Sanat ve Kültür Tüketimi Lüks Oldu
Türkiye son yıllarda bunca temel bazı toplumsal sorunların yanında, hızla gelişen iletişim ağının yakınlaştırdığı küresel dünyanın kıyısında yeni sorunlarla karşıya kalmış durumda.
Bir taraftan sosyal ve ekonomik büyümenin yarattığı anormal farklılıklar, diğer taraftan artan nüfus ve Ortadoğu'dan gelen göç ile Türkiye’nin değişim dinamikleri karmaşık bir duruma geldi.
Aydınlanma çağını, katarın kuyruğunda yakalamaya çalışan, modern Cumhuriyet ile bütün enerjisini uluslaşmaya harcayan Türkiye'nin kaderi 1960 yıllardan sonra değişmeye başladı. Siyasetin bütün alanlardaki popülist yaklaşımı nedeniyle başta bilim ve teknoloji olmak üzere, sosyal ve kültürel alanlarda da çağı geride takip etmeye başladık. Türkiye özellikle eğitim ile başlayan günü-birlik politikalar ile adeta bir kimlik bunalımına sürüklendi.
Günümüze kadar iktidarların hemen hemen tamamı, bu bunalımı akılla ve bilimsel çözümler yerine siyasetin iktidar olma endişesiyle aşmaya çalıştılar. Geldiğimiz noktada da ülke sorunları her geçen gün içinden çıkılamaz bir durumuma geldi.
Eğitimden kaynaklanan toplumsal sorunlar bütün problemlerin ana ekseninde yer alır. Bu ekseni değiştirecek kudretiniz ve iradeniz yok ise sizin için tehlike çanları çalıyor demektir.
Sözü yazımızın başlığına getirirsek; Yukarıda size göstermeye çalıştığım Türkiye'nin bu fotoğrafında bizi üzen en önemli problemlerden birisi, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, neredeyse kültür tüketim ürünlerine yurttaşların ulaşmasının imkânsız hale gelmesi.
Son yıllarda eğitimin devlet eliyle özelleştirilmesi ile birlikte milyonlarca öğrencinin eğitim gördüğü örgün eğitim ve üniversite öğrenim ücretlerinde büyük bir kaos hakim. Öğrenci velileri artan kira masraflarıyla birlikte fahiş okul ücretlerini ödeyemedikleri için çok sayıda genç ya okulu bırakıyor ya da başka çözümler arıyor.
Sorun sadece bunlarla sınırlı değil elbet. Türkiye’de döviz fiyatlarının yükselmesi ile en çok etkilenen sektörlerin başında kitap yayıncılığı geliyor. Yakın bir döneme kadar Türkiye’de kağıt üretiminde iç piyasaya büyük ölçüde ham madde sağlanırken, AKP’nin SEKA’yı satması nedeniyle tamamen dış alıma mecbur kaldı. Bu nedenle kitap yayıncılığı zor bir dönemden geçiyor. Kitaba gelen zam oranları son bir yılda %500’ü aşmış durumda. Devletin acilen sanat ve sanat ürünlerinin kitlelere buluşması için teşvik-destek planları oluşturması gerekir.
Sinema ve tiyatroya gitmek artık lüks tüketim sınıfına dâhil olmuş durumda. Yakın bir zamanda Halk TV’de yayınlanan bir sokak röportajında, son on yılda sinema veya tiyatroya hiç gitmedim diyen yurttaşların çok sayıda olduğu görüldü.
Eğlence ile kültür-sanat sektörlerinin faklı alanlar olduğu unutulmamalıdır. Gece kulüpleri ve bir takım eğlence mekânlarının sanat ve kültür alanlarında devamlı kalabalık olması bile toplumdaki genel eğitimin niteliği hakkında bir veridir.
‘’Cahil bırak biat etsin’’ hedefi, Türkiye sağı ve İslamcı siyasi iktidarların yıllardır sürdüğü en istikralı politikadır.
Eğitimsiz bir toplumda sistemin adı ne olursa olsun kötü ve liyakatsiz insanların ülkeyi yönetmesi ile, bir süre sonra toplumsal sorunlar içinde çıkılamaz hale gelir ve rasyonel akıl etkin olmadığı için kriz ve kaos hakim olacaktır. www.yenicizgihaber.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.