BİTTİ  BİTTİ BİTMEDİ

a2 Vedat Türkali, yaklaşık dört yıl önce başlamıştı romana. Her ziyaret edişimizde, kitap bitti mi, ne zaman bitecek? diye başlardık, konuşmaya. Yeni bir romana başlarken, bu son olacak, der. Ama kitaba son noktayı koyduğunun ertesi günü yeni bir romanın kurgusunu yapmaya başlardı. Nitekim, bu sonuncusu da böyle oldu. Kitabı yayınevine gönderdiğinin ertesi günü, yeni bir romanın adı bile konulmuştu. Bataklıkta Dağ Güneşi. Yıllar önce filmi de çekilen Güneşli Bataklık senaryosunu günümüze uyarlayarak yeni bir romanın başlangıcını oluşturmuştu. Vedat Türkali’nin yaşamı,yaşama kararlılığı ve azmi anlatılmak istenen bir Yahudi kadının hikayesine benzer. Her yıl sonu İsviçre’de bir dağ otelinde buluşan 15-20 kişi, otel ücretlerini otelden ayrılırken verirlermiş. Yaşlı kadın o yılın ücretini öderken, bu da gelecek yılınki, diyerek gelecek yılı da sağlama almak istemiş. Vedat Türkali de her biten romanının ardından yenisine başlayarak yaşamını roman bitinceye dek güvence altına almış oluyordu belki. Bitti Bitti Bitmedi’nin gecikmesinde, Vedat Türkali için çileli, acılı birçok olumsuzluğun da bu döneme rastlamasının payı oldu. İki gözünden katarakt ameliyatı olması, bir yıl önce 75 yıllık eşi, yoldaşı Merih Pirhasan’ı yitirmesi ve ünlü yazarımızın geçim zorluklarının üst üste gelmesi gibi… Mayıs’ın 13’ünde, bir grup dostla evinde 96. Yaşını kutlarken, aynı saatlerde Soma’da 301 maden işçisinin cinayet haberinin gelişi, o günün sevincini acı bir burukluğa dönüştürmüştü. Bitti Bitti Bitmedi’yi çocukluk, gençlik arkadaşı ve parti yoldaşı Dr. Haig Açıkgöz’e armağan etmiştir. Vedat Türkali, yaşarken adına etkinlikler düzenlenen, 85. yaş günü kitlesel kutlanan belki de ilk yazarımızdır. 2004 Vedat Türkali yılı ilan edilip birçok etkinlik düzenlenmişti. Vedat Türkali’nin o etkinlikte giydiği gömlek Nazım Hikmet’indir. Her yeni romanın çıkışında giydiği o gömleği Dr. Haig -Angel çifti kendisine vermiştir. Dr. Haig Nazım Hikmet’in hem doktoru hem de yoldaşıdır. Bir gün Doğu Berlin’de Dr. Haig’lerin evinde kalan Nazım Hikmet ayrılırken, önemli günlerde giydiği gömleği yoldaşı Dr. Haig’e vermiştir. Nazım Hikmet’in ölümünden yıllar sonra Doğu Berlin’e giden Türkali’ye yoldaşları Açıkgözler, yıllardır bu gömleği kime armağan edeceklerini düşündüklerini ve şimdi onun sahibini bulduklarını söyleyerek, gömleği Vedat Türkali’ye vermişlerdir. Bitti Bitti Bitmedi ile,Amed zindanlarında yaşanan insanlık dışı uygulamaların baş aktörü cezaevi müdürü Esat Oktay Yıldıran’ın İstanbul Kısıklı’da “Kemal Pir’in size selamı var” denilerek bir otobüste nasıl öldürüldüğünü öğreniyorsunuz. Yine Ermeni Soykırımının 100. yılını karşılarken Ermenilere, onların yaşamına, kültürüne ve dostluklarına ilişkin çok şey öğretiyor. Öğretmekle kalmıyor yüzleşmeye çağırıyor. Türkali’nin diğer romanlarında olduğu gibi bu romanını da önemli kılan bir inceleme, araştırma ve belge niteliği taşımasıdır. İstanbul’un ünlü cami, kilise, türbe ve kışlaların, köşk, konak ve kasrların, toplu konutlar (Akaretler), hastane, sinema, tiyatro ile günümüze taşınmış o görkemli hayranlık duyuran yapıların hemen hepsinin Ermeni mimarlarca yapıldığını öğreniyorsunuz. Mimar Sinan’ın da Kayseri’nin Ağırnas kasabasından olup, bir Ermeni ustası olduğunu da. Romanın bittiği günlerde Kobane direnişine katılarak yaşamını yitiren Suphi Nejat Ağırnaslı, Denizlerin ve o kuşak bizlerin avukatı ve yoldaşı olan Niyazi Ağırnaslı’nın torunudur. Nejat’ın bilindiği gibi bir kod adı da Paramaz’dır. Romanda Lüsi’nin bilge dedesinden öğreniyoruz. Dedenin kendisi de sosyalist Hınçak Partisi’nin üyesidir. Talat, Enver, Cemal paşalara suikast yapılacağı ihbarıyla partinin 120 üyesi gözaltına alınıp 49’u tutuklanıyor. Parti’nin merkez komitesinden Paramaz ve yoldaşlarından 19’unu 15 Haziran 1915’te Beyazıt Meydanı’nda asıyorlar. Darağacına ilk çıkarılan Paramaz’ın  son sözleri, “… Yaşasın Sosyalizm, yaşasın Ermenistan” olmuştur. Bitti Bitti Bitmedi romanı sonunda bitti. Ama, romanda anlatılan ne Amed zindanlarındaki zulüm ve vahşet son buldu ne de ezilen emekçi, ötekileştirilen halkların sorunları bitti. Yine bitmeyen o zulme, baskıya ve sömürüye karşı ezilen emekçi halkların direnişi ve kesintisiz mücadelesidir. Şimdi dileğimiz Vedat Türkali’nin çok yaşaması ve tarihin tünellerinde kalmış gerçeklerin ve yeni aşkların gün yüzüne çıkarılmasıdır.   01.12.2014                            

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akın Birdal Arşivi