Bir annenin kaleme aldığı en zor yazı

Feray Şahin kızımın ölüm yıl dönümü, unutmadık unutturmayacağız

 

 

Bu yazıyı evladını kayıp etmiş bir anne olarak yazmak ne kadar zor bir bilseniz, bu acıyı yazmaya kalksam ne kelimeler yeter, nede buna ömrüm.

 

Hani bir söz var ya Ölüm bir eve girince, sağ kalanları da acısı ve yokluğu yavaş yavaş öldürür diye, bunun ne demek olduğunu en iyi bir yakınını, evden tabutuyla çıkartılırken görenler, yaşayanlar bilir.

 

Biz anne ve babalar evlatlarımızın üstüne titrerken, tırnağına zarar gelmesin deyip gözümüzden sakınırken, öpüp, koklamaya dahi kıyamazken, geceleri üşümesin diye kalkıp üstünü örterken, biz bunları yaparken gün gelip evladınızın üstünü toprakla kapattığınızda işte o zaman anlarsınız bu dünyanın ne kadar acımasız olduğunu.

 

Güzel kızım bu dünya iyilerin değil, kötülerin dünyasıymış. Keşke analar ve babalar bu acıyı hiç yaşamasa, evlatlarını o kara torağa vermese. Çünkü öyle bir acı ki hiç bir şeye benzemiyor. Bu acının ne bir ismi var, nede bir tarifi, biz bu acıyı yaşadık Rabbim bu acıyı hiç kimseye, ne bir hastane köşesinde, nede bir mezarlıkta öğretmesin.

 

Keşke anlata bilseydim hissettiklerimi.

Kızım, avazım çıktığı kadar bağıra bilseydim seni özlediğimi. Doyasıya sarılsaydım boynuna, hiç bırakmasaydım seni

bu acının ve çaresizliğin ne demek olduğunu biz yaşadık. Allah hiç kimseye yaşatmasın.

 

Düşünüyorum da boşa dememişler Eylül ayı hüzün ayı diye, bizde Eylül ayında kızımızı canımızı kayıp ettik, onun için Eylül ayını artık hiç sevmiyorum.

 

Bu öyle bir duygu ki insanın elli ayağı, vücudu tutmuyor. Yaşamak için dermanın dahi kalmıyor, çünkü evlat sevgisi bir başkadır. Bu sevginin ne bir rengi, nede bir dili vardır. Ciğerinin bir parçasıdır, ne zaman koklasan, sana hep süt kokusu gibi gelir.

Kızımın kokusunu hasret bırakan o Katil dilerim Allahtan, yaşattığını yaşamadan ölmez.

 

Bir anne evlatlarının güzel günlerini ve mutluğunu onlarla birlikte yaşar ve paylaşır, âmâ nerden bileydik güzel günler zaman alır dedik, ama katil güzel kızımızı aldı bizden.

Maalesef kızımla yarım kalan hayallerimi ve heveslerimi hiçbir zaman onunla yaşayamayacak, onun hayal ettiği kuğu gibi gelinliğini hiçbir zaman onun üzerinde görmeyeceğim ve kızımı bir daha göremeyecek olmanın acısı, o kadar büyük ki, ben artık bu yükü kaldıramaz oldum.

 

Biz kızımızı en güzel çağında yitirdik açmamış bir gonca güldü benim kızım, saf, temiz, içi sevgi dolu, etrafına neşe saçan, gittiği yere ışık olan dünyalar güzeli yardım sever, pamuk kalpli, koca yürekli, deli kanlı kızımı, maalesef seni gözü dönmüş bir katil bu dünyadan ve bizden acımasızca aldı.

 

Canım kızım;

Acın öyle birikti ki içimden, aldığım nefes bile içime batıyor sensiz hiç bir şeyin ne tadı var, nede tuzu, senden sonra bu hayat o kadar anlamsız ki, sen olmayınca evimin tüm ışıkları söndü, çünkü sen evimizin neşe kaynağı güler yüzü ve biricik kızıydın.

Hiç umulmadık bir gecenin ilk saatlerinde birden gidiverdin karanlığa kızım, ne bir elveda nede bir söz, nede bir göz göze geliş nede bir dokunuş, aniden bir boşluğa ve ölüme gidiverdin. Bu acının ve özlemin tarifi yok, bu nasıl bir his bilirimsiniz oda çok geniş ama sığamıyorsun, kapı orda ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun, açtığım her telefonda ve her kapıda seni görmeyi ve sesini duyabilmeyi öyle çok diledimki Allahtan ama maalesef kızım, telefon numaran var ama sesin yok.

Öyle bir yola gittin ki arayamıyorum seni annem, ne vedana nede yokluğuna alışa bildim. Kokun hala burnumda ben seninle ilgili hiç bir şeyi unutmamışken nasıl alışırım yokluğuna, sensizlik o kadar zor ki nefes alamıyorum kızım çok özledim seni.

Çaresizim ve kendi kendime alış Aysel, Feray artık yok. O bir melek oldu uçtu hanemizden diyorum ama,yine de söz geçiremiyorum şu kalbime.

Seni o kadar çok özlüyorum ki, rüyamda da olsa seni görmek için her gün, her saat Allaha yalvarıyorum, seni bir kere görebilmek için canımı dahi verirdim.

 

Mücadele ediyorum, çırpınıyorum, direniyorum ama maalesef, hani kuşun ayağına taş bağlayıp uç derler ya, işte benimki de o misal. O katil benim kolumu kanadımı kırdı.

Kızım senden sonra hep uzaklara dalar gözlerim, çünkü o daldığım yerde seninle yaşıyor bazen gülüyor, bazen de ağlıyorum. Seninle olan anılarımı hiç unutamıyorum.

Seni o kadar çok özlüyorum ki, bu ne seni bana getiriyor, nede beni sana kızım.

Vaktinden önce gider mi insan, gidiyor işte, hem de gidiyorum bile diyemeden.

Giderken yüreğime kocaman bir yara bıraktın be kızım, ne kapanıyor ne de kabuk bağlıyor. Vedası olmayan tek ayrılık ölümmüş, hem giden ölüyor, hem kalan. 

Hep derdim insanın senin gibi bir kızı olsun diye, düştüğünde kaldıran, yokluğunda elini tutan, üzüldüğünde dert ortağı olan, en azından hep yanında olan bir kızı olmalı derdim, ama maalesef o katil, seni bize çok gördü kızım.

 

Hani bana bir söz vermiştin kızım anne bir şeye ihtiyacın olursa beni ara ve söyle her zaman ben senin yanındayım demiştin, işte şimdi söylüyorum kızım benim sana çok ihtiyacım var, senin kokuna, anne deyişine, sarılışına ve gülüşüne, seni çoook özledim ve ben sensiz yapamıyorum, annem ne olur çık gel neredesin, ama maalesef o katil seni bize çok gördü, hasret bıraktı, ah be yavrum ne yazsam, ne söylesem, hepsi boş. Bazı şeyler hiç geçmiyor, bazı acılar, bazı yaralar, bazı yaşanmışlıklar, içinde kalıyor, yer zaman ayrıt etmeden hep benimle canımı yakıyor.

 

Canım kızım yüzünü öyle özledim ki, seninleyken gözlerimi kırptığım için bile senden özür diliyorum. Senden çok özür diliyorum yavrum hani bende sana bir söz vermiştim ya şartlar ve koşullar ne olursa olsun, senin elini hiçbir zaman bırakmayacağım diye, ama maalesef son nefesinde yanında olamadım, elini tutamadım, son sözünü duyamadım yavrum. Ne olur beni afet annem, bu acı öyle bir acı ki et kemikten ciğer yerinden sökülür gibi soruyorum siz dostlara, yakınlarıma çevreme; siz hiç avazınızın çıktığı kadar evladım, kızım diye ağladınız mı?

 

Ben şimdi burada o katilin annesine soruyorum, biz bu acıları yaşarken, o bir katil annesi olarak kafasını yastığa rahat koyabiliyor mu? Çok merak ediyorum, bizim yerimizde kendisi olsaydı ne yapardı.

Şimdi benim kızım, o kara toprağın altında ve buna sebep olan katil ve ailesi, hiç bir şey olmamış gibi, hayatına devam ediyor. Katile o özgürlüğü veren hakim ve savcılara da soruyorum, içiniz rahat mı sizin adaletiniz bu?

Sizin gibi hakim ve savcıların verdiği bu vicdanları sızlatan, acıları çoğaltan hukuksuz kararlar sonucu Feray ve Feray gibi bir çok kadınımız ve kızlarımız öldürülüyor ve öldürülmeye devam ediliyor. Ben burada o hakim ve savcılara diyorum ki ayarıyla oynadığınız kantar gün gelir sizi de tartar.

Mekânın cennet, melekler duacın olsun kızım, seni hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız Annen Aysel…www.yenicizgihaber.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aysel Şahin Arşivi