Feray, güzel kızım tüm ışıklarımızı söndürüp gittin

Feray’ım bu sensiz geçireceğimiz 4. doğum günün

Feray’ım canım kızım, doğum günün kutlu olsun. Bu sensiz geçireceğimiz 4.doğum günü ama sen yine yoksun. Sen olmayınca hayatın tadı da, anlamı da, neşesi de hiç kalmadı.

22 Haziran Feray kızımın doğum günü ama Feray’ım 23 yaşını bile yaşayamadan bu hayata gözlerini yumdu. Kızım 23 yaş güzelliğini tatmadan, 23 yaşını doya doya yaşamadan, bir hain tarafından alçakça katledildi.

Güzel kızım suçsuz, savunmasız, masum olduğu halde bu hayatta kopardılar.

Güzel kızım bir Anne olarak isterdim ki doğum gününde hep birlikte eskisi gibi güle oynaya mutlu ve telaşlı şekilde hep beraber ailecek şakalaşarak doğum günülerini kutlayalım ama olmadı be kızım olmadı.

Feray’ım biz seni daha hayatın baharındayken kayıp ettik. Bu öyle bir acıki canın ”yandığını’’ hissedersin…

Ama yapacak bir şey yoktur, ne kalbini sustura bilirsin, ne de gerçekleri değiştire bilirsin… Hayatı olmasını istediğin gibi değil de, olduğu gibi yaşamaya çalışırsın. Yüreğindeki binlerce acıya rağmen, bu hayatı yaşamaya çalışırsın.

Güzel kızım sen giderken bizim tüm ışıklarımızı söndürüp gittin. Aynı zamanda tüm umutlarımızı, seninle olan hayallerimizi, yaşanmışlarımızı ve yaşayacaklarımızda birlikte o toprağın altına gömdün be kızım.

İsterim ki bu yaşadıklarım bir rüya olsun, ben bu rüyadan biran önce uyunayım.

Olmuyor, maalesef hayat o kadar acımasız ki, yaşadıklarım rüya olmuyor. Her bir yeni güne başlarken senin acın ve yokluğun içime öyle bir oturuyor ki, nefes almaktan güçlük çekiyorum. Her gün bu acıyı, bu duyguyu, yaşamak ölüm be kızım.

Ben sensiz nasılım biliyor musun?

Fotoğrafsız bir albüm, toprak kokusu olmayan bir yağmur, güneşi olmayan bir bahar, tuzsuz bir yemek, sensiz nasıl olabilirse öyleyim işte.

Bazen diyorum ki kendi kendime; Hayat söylesene bana, ben kızım olmadan nasıl yaşayayım seni. Ya anlat bana kendini, ya da her defasında kızımın yokluğunu yüzüme vurma gel vaz geç bu oyundan, yorgunum birde sen yorma beni diyorum.

Ama hayat o kadar acımasız ki, kim olursan ol, ne yaşarsan yaşa, kafana vura vura öğretiyor gerçekleri ve acıları yaşamayı.

Sen gittikten sonra yaşarken şunu öğrendim, insan yaşarken de ölürmüş kızım. Çünkü bu dünyada yaşarken ölmek diye bir şey varsa, oda evlat acısıymış.

Çünkü bu acının dünyada ne adı var, nede tarifi. Bu acıyı ancak bizim gibi evladını kaybeden aileler bilir ve anlar. Onunu için Allahtan dileğim, kimse evlat acısı yaşamasın, insanoğlunun bu hayatta başına gelecek en kötü şey evlat acısı.

İnsanoğlu her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. Başka çaren olmadığı için katlanıyorsun ama alışamıyorsun.

Hayat, bana beş dakika izin ver, hiç kimsenin olmayacağı bir yerde avazım çıktığı kadar ağlayayım.

Çok doluyum çünkü bugün benim kızımın doğum günü. İçimdeki tüm zehri akıtayım sonra kaldığım yerden yaşamaya devam eder yine içten içe ağlarım kimseler görmeden…

Feray güzel kızım, biliyor musun biz bu acıyı yaşarken, birde senin kanın yerde kalmasın diye hukuk mücadelesi veriyoruz. Ve her türlü zorluğa rağmen yalnızda kalsak, mücadelemizi hiçbir zaman bırakmadık.

O katil hak ettiği en ağır cezayı alana kadar da, mücadelemizden asla ve asla vazgeçmeyeceğiz. Taaki senin kanın yerde kalmayana kadar, hak hukuk adalet yerini bulana kadar, davamızdan asla vaz geçmeyeceğiz. Senin için rahat olsun, huzur içinde uyu kızım.

Feray’ım canım kızım, gururum, biricik kızım, arkadaşım, sırdaşım, dert ortağım, açmamış gonca gülüm tekrar doğum günün kutlu olsun. Melekler duacın, mekânın cennet olsun. Rabbim seni incitmesin, seni hiçbir zaman unutmayacak olan…

Annen. www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aysel Şahin Arşivi