Feray’ım Doğum Günün kutlu olsun !..  

Yine sensiz bir doğum günü ve sen aramızda yoksun kuzum...

Evet, güzel kızım, ne kadar acı ki, kendi doğum gününde yanımızda değilsin. Oysaki her yıl senin doğum gününde, biz ailece planlar yapar, tatlı bir telaşa girerdik, kim ne alacak, kim ne yapacak diye kendi aramızda ayarlardık.

Evimizin tek kızıydın bu nedenle Ailemiz için 22 Haziran çok özel bir gündü.

Kuzum sen 22 Haziranda dünyaya geldiğinde kendimi, dünyanın en mutlu ve en şanslı annesi olarak ilan etmiştim.

Çünkü o gün Allahın bana verdiği en güzel hediyesiydin, onun için 22 Haziran benim için çok güzel ve özel bir gündü…

Ama şimdi sorma be kuzum, maalesef sen yanımızda yoksun, seni bizden eli kanlı bir katil, bir hiç uğruna sonsuza dek kopardı…

Bugün 22 Haziran, bu yılda sen yoksun aramızda, oysa aramızda olmanı ve her yıl olduğu gibi bu yılda seninle birlikte güle oynaya doğum günü kutlamayı çok ama çok istiyorduk.

Maalesef yoksun kızım…

Bu acının tarifi ve ismi yok kızım, seni öyle özlüyorum ki, elime kalemi alıp, ne kadar acım varsa kalbimde ve dilimde dökeyim istiyorum. Belki yazdıkça ve anlattıkça dökülür, biter bu acı diyorum ama bitmiyor, yazdıkça çoğalıyor içimde…

Seni öyle özlüyorum ki, seni düşününce her yanımı alev alıyor, ormanlar yanıyor içimde, sanki kalbim yerinden çıkacak sanıyorum. Ama ne kalbim yerinden çıkıyor, ne de acım diniyor kuzum.

Biliyor musun kuzum, sensiz hayatın hiçbir anlamı kalmadı, nereye baksam, nereye gitsem kimi görsem, seni her yerde arıyorum am hiçbir yerde yoksun, kimseler de sana benzemiyor. Çünkü sen tek bir nadide çiçektin gülüm.

Senin yokluğunda kimseler görmeden sana aldığım son doğum gününde ki kuzuya (oyuncak) sımsıkı sarılıp, öpüp, kokluyorum ve kokusunu içime çekiyorum kızım.

Senin o kimselerde olmayan cennet bahçelerindeki çiçek kokun var ya, o kokun kuzuna sinmiş yavrum. Sen o kuzun olmadan uyumazdın, şimdi orda ne yapıyorsun, kuzun olmadan nasıl uyuyorsun?

Mezuniyet elbisesini alpta giyemeyen kızım, o elbisenide kimselere vermedim, oda kuzunun yanında duruyor. Ama ben onları gördükçe deli oluyorum ve odada baban, abin, kardeşin duymasınlar üzülmesinler diye avazım çıktığı kadar susarak ağlıyorum…

Bu nasıl acı, bu nasıl bir duygu biliyor musunuz, bu acının ne tarifi, nede anlatması mümkün değil. Onun için bu acının bir ismi yok. Allahım hiç kimseye evlat acısı yaşatamasın. 

Biz yandık başkaları yanmasın…

Dilerim Allahtan senin kokunu ve yüzünü, bize hasret bırakan o katil, er ya da geç hem bu dünyada, hem öbür dünyada cezasını bulur…

Feray’ım, nadide çiçeğim, kuzum, doğum gününde seni mezarında ziyaret etmek o kadar acı ki, seni orda kara toprağın altında görmek ve düşünmek deli ediyor bizleri…

Sen hayat dolu cıvıl cıvıl, yaşamayı seven, bir yığın hayalleri olan, gelecek planları yapan, yardım sever, hoş görülü, güler yüzlü iyi niyetli bir insandın. Nasıl kıydılar sana yavrum. Yoruldum be kızım, bunları düşünmekten ve yazmaktan.

Sabahı olmayan gecelerden tuz basıyorum kanayan yarama, içim yanıyor kızım...

O kadar çok söyleyecek ve yazacaklar var ki, hepsi boğazımda düğüm, düğüm oluyor, oluyor da çözemiyorum be yavrum. Bir anne için bunları yazmak ne kadar acı, her anne gibi bende kızımın mezuniyetini ve mürivetini görmek isterdim. Seni gelinlikler içinde hep hayal eder o günün gelmesini dilerdim, çünkü bilirdim ki, benim kızım bir kuğu, bir kelebek kadar zarif bir gelin olurdu. Maalesef sana o gelinliği kısmet etmeyen o katil, dilerim Allah’tan hayalini kurduğu damatlığı hiçbir zaman giymekte ona nasip olmaz…

Kelebeğim, nadide çiçeğim Hayatın boyunca kelebekleri ne çok severdin, kelebekler gibide ömrün kısa oldu yavrum. Onun için mi bu kadar çok seviyordun kelebekleri, kaderin onlar kine benzedi. Bu nasıl bir acı, bu nasıl bir kader dostlar…

Sorma be kızım, seni bu hayattan koparan o katil, senin yaşın kadar bile ceza almadı ki, bu ülkede adalet yokmuş yavrum. Ama şunu bilki bu ülkenin yüz karası olan kadın cinayetlerinde sen ne ilk, nede sonuncu oldun. 

Çünkü Adalet bazı istisnalar hariç hiçbir zaman kadının yanında olmadı.

Kıymetli dostlar, analar, bacılar, bunun canlı şahidi olarak, bu acıyı yaşayan bir aile olarak, Adalet hiçbir zaman bizim yanımızda olmadı. Ama o Adalet hep katilin yanında oldu.

Ve gencecik kızı katleden o katil, bugün sokakta, hiçbir şey olmamış gibi geziyor.

Biz kızımızın acısını bırakıp, Adalet peşinde koşar olduk ve halen adalet arıyoruz…

Bizim ağıtlarımızı, çığlığımızı, yalvarışımızı, haykırışımızı ne o mahkeme, nede Adalet Bakanlığı hatta diğerleri duymadı, görmedi.  

Buradan bir kez daha Adalet Bakanımız Abdül Hamit Gül beyefendiye sesleniyorum, sesimizi duyana kadarda seslenmeye devem edeceğim. Bu sistem böyle devam ederse daha çok kandın ve kızlarımız böyle cinayetlere kurban gider, daha çok analar ağlar yeter artık.

Yeter artık, Adalet Bakını duyun sesimizi, Adaletin işlemesi için neyi bekliyorsunuz, daha kaç kadının kızın katledildikten sonra gereğini yapacaksınız.

Bunca cinayet yetmiyor mu, bunca Anaların ağlaması, haykırışı, ağıtları, gözyaşları yetmiyor mu? Ne zaman bizleri anlayacaksınız?

Ödül gibi cezalarla katiller cesaretlendirilmesin, yeni yeni cinayetlerin önü açılmasın, yeter artık?

Ey Hakim ve Savcılar; size de sesleniyorum, bu yanlıştan biran önce vazgeçiniz, verdiğiniz kararlardan dolayı öyle bir duruma geldik ki, toplum olarak her gün film izler gibi kandın cinayetlerini izliyor, görüyor ve duyuyoruz. Ağıtlar bitmiyor, artık buna bir son verilmeli, bu acılar bitmeli.

Avazım çıktığı kadar bir anne olarak, bir kadın olarak yeter diyorum.

Feraylar ölmesin, kızlarımız, kadınlarımız öldürülmesin, bu cinayetler son bulsun diyorum.

Yeter, yeter, yeter…

Feray kızım sen gittin, gideli ailemizde acı, keder, hüzün, hastalık, huzursuzluk eksik olmadı, dünyamız yıkıldı biliyormusun meleğim. Ama herşeye rağmen o katile ve o katile ödül gibi ceza vererek sokağa bırakanlara inat ayakta kalmanın mücadelesini vereceğiz.

Meleğim nadide çiçeğim FERAY’ım tekrar doğum günün kutlu olsun, Mekânın cennet Melekler duacın olsun. Bu kalp durana kadar, seni hiçbir zaman unutmayacak.

Annen…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aysel Şahin Arşivi