Kazım Aldoğan
Aklın Yıkımı ve Kamikaze Muhalefet
Aklın Yıkımı ve Kamikaze Muhalefet
Bumerang sözü sosyal bilimlerde ve siyaset terminolojisinde, belli bir etkinin sonucunda ortaya çıkan tepkinin olumsuz olarak geri dönmesi olarak tanımlanır.
Almanya siyasi tarihi üzerine muhteşem bir eser yazan George Lukacs, Almanya’nın Hitler döneminde ki muhalefetin reel siyasetten aşırı sapmasına AKLIN YIKIMI olarak nitelendirmişti. Usdışı olarak özetlediği bu siyasi durumu anlatırken, Hitlerin geniş halk kitleleriyle Almanya’nın sonunu hazırlayan bir bumerang ittifakından söz eder aslında. Alman halkının Hitlerle beraber attığı her ok dönüp hem kendilerini hem de milyonlarca insanın canına saplanmıştı.
Lukacs şöyle bir tespit yapar; Almanya’da akılcılığa karşı yoğun bir saldırı başlatılmıştı, ne kadar gerici varsa azizlik mertebesine yükseltildi.
Alman halkının Hitlerle ittifakı elbette uzun bir süreçte ve özellikle birinci dünya savaşından sonra meydana gelen ve bütün Avrupa’yı kapsayan ekonomik ve siyasi krizin nedenlerine bağlanmalıdır.
İdeolojik bulanıklığın tavan yaptığı siyasetimizde de benze durumlar var. Yapanların bile içinden çıkamadığı yeni Türkiye’nin rejimi muhalefetsiz bir sisteme doğru gidiyor.
Nasıl gitmesin ki?
Zamanı geriye sarıp yukarıda sözünü ettiğim Lukascs’ın reel siyasetten aşırı sapma tespitine biraz kafa yorarsak, şu anda özellikle muhalif kesimin içine düştüğü kriz ve çözümsüzlük siyasetin tarihimizde eşine pek rastlanmayacak durumda olduğu görmek zor olmasa gerek.
Son yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri gösterdi ki, yeni Erdoğanizm rejiminde, muhalefetin yapmak zorunda kaldığı ittifaklar mevcut siyasi partiler için birer bumerang etkisi yaratmış.
Seçim sonrasında yenilgiye uğrayan muhalefet bloğunda bulunan sağ partilerin tamamı, CHP ile yapılan ittifakta kendi siyasi düşüncelerinden taviz verdiklerini ve bu nedenle seçmenin AKP’den beklenen kopuşu yapmadığı yönünde. Keza CHP’ye yapılan eleştirilerde buna benzer. CHP’nin özellikle üç sağ partiye ilk sıralarda milletvekili seçilecek yer vermesi parti içinde büyük tartışmalara neden oldu.
Bu verilerden de anlaşılacağı gibi, Erdoğanizm rejimin muhalefete dayattığı zorunlu ittifakın bütün partilerde bumerang etkisi yaptığı ve bütün muhalif partilerin ittifaklar nedeniyle kaybettiği yönünde. Yani bir anlamda muhalefet, Erdoğan rejiminin dayattığı ittifaklar ile adeta siyasi intihara kalkmış.
İşte Lukacs’tan alıntı yaptığım siyasetten aşırı reel sapmayı tam da bu anlamda Türkiye için yerine oturuyor. Sistemi hallaç pamuğuna çevirip ebediyen iktidarda kalmak isteyen ‘’bir’’ in arkasından ‘’nal toplayan’’ bir muhalefetin umut olma gibi şansı yoktur.
Sözün özüne gelirsek eğer; Yaklaşık yirmi iki yıldır ‘’etkisiz muhalefet’ ’in neden olduğu siyasi tabloda, halkın her seçimde Erdoğan’a yönelmesine ve Erdoğan’ın da bu fırsatı tek adam rejimine çevirdiği gerçeği ortada duruyor.
Türkiye’de biçimsel olarak seçimli bir demokrasi görüntüsü olsa da, Erdoğan’in başta güvelik ağı olmak üzere yargı ve bütün kurumlar üzerindeki kontrolü, iktidar lehine orantısız bir seçim kampanyası ile hiçbir seçimi kaybetmeyeceği algısının toplumsal hafızada var olması, bana göre muhalefetin en büyük psikolojik yitimidir.
Bu psikolojik yitim ile her seçimde ‘’kamikaze’’ rolü oynayan bir muhalefet ile Türkiye bu krizin altında kalkamaz. www.yenicizgihaber.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.