Varız…

Bir garip ülkeyiz. Her günümüz yarın ne olacak, devlet ve hükümet ne düşünüyor? Barış özlemine ne zaman kavuşulacak? Demokrasi ne zaman işleyecek? Eşit ve özgür bir toplum kurulabilecek mi? Hep beklentiler üzerinde oluşturulmuş bir yaşam… Çünkü sistem, hukuk normları ve demokrasi üzerine inşa edilmediği için her gün bir sürprizle karşılaşılabilinir. Bazen ekonomik, toplumsal yapı bir kişinin iki dudağı arasında. Velhasıl yine bir beklenti içine girildi. Paket. Demokratikleşme paketi. Toplumun her kesimini ilgilendirenve geleceğini belirleyecek bir paket, sadece iktidar partisinin –o da bir grubunun- kapalı kapılar ardında hazırlayıp açıklaması bekleniyor. Pakette ne var ne yok? Bugüne değin yapılan açıklamalarda pakette neler olacağından çok nelerin olmayacağı konuşuluyor. Paketin süreçle doğrudan ilişkisi önemini daha çok artırıyor. Demokratikleşme paketinin, Barış ve Çözüm Sürecinin ikinci aşamasına karşılık olmasının beklenmesi de başka bir önemli yanı. Paket bir türlü açılmadı. Açıklanmanın geciktirilmesi üzerine KCK, çatışmasızlığın sürmesi kararıyla gerillanın geri çekilişinin durdurulduğunu açıkladı. KCK’nin kararı, hem hükümet hem devlet hem de sürecin ilerlemesini isteyen herkes için bir uyarı niteliği taşımıştır. Bunun üzerine pakete son şeklinin verildiği, redaksiyonunun yapıldığı ve Başbakanca ay sonunda açıklanacağı duyuruldu. Aynı günlerde Başbakan ve hükümetin ileri gelenleri, paketin tüm beklentileri karşılayacağını ve sürprizlerle dolu olduğunu açıkladılar. KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık da, müzakere yönünde adım atılırsa çekilmenin süreceğini açıkladı. BDP yöneticilerinin İmralı’da görüştüğü KCK Genel Başkanı Abdullah Öcalan da sürece ilişkin üç öneri sundu. Sürecin “yeni formatla” yürütülmesi gerektiğini belirten Öcalan, şiddetin tasfiye edilmesinde rol alacak kurum ve topluluklara fırsat tanınmasını ve onların kendisiyle görüşmesine olanak sağlanması, demokratik siyaset kanallarının açılması ve sekiz başlıktaki komisyonların oluşturulmasını, üçüncüsü da Hakikatleri Araştırma Komisyonu’nun kurulmasını önerdi. Görüldüğü gibi KCK yetkililerinin ne istediği ve ne yapılması gerektiğine ilişkin açıklamaları çok net. Gemileri yakmadıklarını ve yeni fırsatların heba edilmemesini söylüyorlar. Peki, hükümet ne diyor? “Olacak, yapılacak.” Bunu da güçlü kılacak en küçük bir niyet belirtisi yok, güven de yok. Bu yazı yayınlandığında paket açılmış olabilir. Göreceğiz. Umarız, yanılırız. Ama bu tartışmaların yürütüldüğü aynı gün, Roboski katliamının 630. Günü, HrantDink’in öldürülme sürecinde rolü olduğu söylenen ve “gebermişse gebermiş” diyen birinin terfi ettirilmesi, BDP’ninBursa’daki bir ilçe binasının saldırıya uğraması, atamalarının yapılmayışına dikkat çekmek için Taksim’de oturan üç öğretmenin gözaltına alınması, Mersin’de sekiz yaşında bir çocuğun polislerce darp edilmesi, İHD’nin 154’ü ağır 526 hasta mahkûmun durumuna ilişkin açıklamaları… Sürdüreyim mi, yeter mi? Yeter, yeter bunların hepsini biliyoruz dediğinizi duyar gibiyim. Evet, ama ne yapmak gerekir sorusunun karşılığı ve yanıtı hep yapılanların içinde duruyor. Sorun, unutmamak da, unutturmamak da. Bir an için hayal edin. Açılacak paket tüm beklentileri karşılayacak ve herkesi şaşırtacak. Bununla da kalınmayacak gelecek hafta TBMM’nin açılışında her yıl yinelenen utanç kararı savaş teskeresi yerine, Barış ve Çözüm teskeresi getirilecek. Olur mu, olur! Olsun. Umutlu olmamızı gerektirecek çok şey var… Bugün, özgür ve eşit bir dünya özleminin ölümsüz yolcuları Ape Musa ve Ruhi Su’yu sevgi ve saygıyla anıyoruz. Varız.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akın Birdal Arşivi