Siyaset ve CHP

Türkiye’deki siyasi partilerin yönetim kademelerinde bakarsanız hemen hemen hep aynı kişiler vardır, yıllarca aynı kadrolar ve böylece de siyaset üretmemeye hep devam edilir… Bu çelişki CHP’de daha çok göze çarpar. Çevrenize şöyle bir bakarsanız bu durumu hemen görürsünüz. CHP’de tepeden tırnağa aslında bu sorun hep var. CHP’ye 15 yıl gibi uzun süre genel başkanlık yapan ve Ankara merkezli siyaset yürüten Sn Baykal, partisini halka açmaktan hep kaçındı. TBMM’de siyaset yapan milletvekili maaşı alıp Ankara’nın dışında şehirleri pek sevmeyen oralara gitmeyen bir anlayış ile CHP’nin önünü hep tıkadı. Böyle olunca da seçimlerde sandıkta hep düşük oy çıkmıştır. Baykal CHP’si ‘giden gider kalan sağlar bizimdir’ anlayışı ile neticede miadını doldurmuş ve kenara itilmiştir. Ancak halen meslek edindiği o siyasetten ayrılırsa aç kalır korkusunu taşıyor dersem yeridir. Şimdi 5 seçimdir CHP’ye genel başkanlık yapan Kemal Kılıçdaroğlu var.  CHP aslında Kılıçdaroğlu ile birlikte biraz canlandı, hatta oyunu da artırdı. Fakat beklenilen oya bir türlü alamıyor, ama buna rağmen Kılıçdaroğlu bugün o partinin başında ayrılsın CHP’nin oyu 12 ye kadar düşerse hiç şaşmayın. Aslında Kılıçdaroğlu gibi temiz birisi için siyaset çok uygun meslek olmasa da (meslek diyorum, çünkü bunu meslek edinen siyasetçilere bakarak söylüyorum) hem partisi için, hem de diğer partilere örnek olacak önemli çıkışlar sergilemiştir. Elbette sosyal demokrat bir parti için beklenen çıkışlardı bunlar. Kürt sorunun çözümü, demokratikleşme, özgürlükler, yeni demokratik anayasa gibi pek çok konu da politika üretmiş, iktidara geldiklerinde bunları yapma sözü vermiş, yapacaklarını anlatmış bir parti ve lideri, ülkede adeta kamplaştırılan toplumda böylesine önemli söylemlerine rağmen toplumda fazla karşılık bulamıyor. CHP son seçimde kendi oyunu korudu. O zaman genel başkan konusunda bir sorunu bulunmayan CHP’nin genel merkez yönetimi, il ve ilçe teşkilatları hatta belediye başkanları açasından da bir sıkıntısı gözüküyor. Çünkü yurt genelindeki CHP’nin kadrolarına bir bakın çoğunluğu hep aynı isimlerden oluşmakta. Hele şu Gaziantep’teki birkaç ilçemiz var, buralardaki örgütler evlere şenlik. Mübarekler yıllarca başkanlığını yaptıkları ilçelerde partilerinin oylarını artırıp, birinci yapıyorlarmış gibi koltuğu hiç bırakmazlar. Ve partisinin oy kaybetmesinde rahatsızlık duymaz, sorumluluk alıp istifa bile etmezler. Yoktur onların geleneklerinde veya sorumluluk anlayışlarında böyle bir şey. O koltuk öylesine tatlı ki adeta meslek edinmiş bırakamıyorlar. Bu nasıl bir siyaset, nasıl bir hizmet anlayışı değil mi? CHP şunu yapmalı üç dönemden fazla bir kişiye ne parti başkanı, ne yönetim, ne milletvekili, ne meclis üyeliği nede belediye başkan adaylığı gibi görevlere kesinlikle bir daha görev vermemeli. Bu demokratik olmasa da, CHP bunu mutlaka uygulamaya koymalı. Çünkü Türkiye’de demokrasi kültürü halen yerleşmediği için bu alanda büyük sıkıntı ve sorunlar oluşmaktadır. Örneğin başkanlık sistemi ya da tek başına bir partinin iktidarı bu ülkenin demokrasi kültürü ile uyuşmadığı gibi… Tek başına bir parti bu ülkede iktidar olduğundan, ne demokrasi kalıyor, ne özgürlük. Örnek vermeye gerek var mı? FİKRİ SAĞLAR CHP’deki bu durumu yazarken Mersin Milletvekili Fikri Sağlar’ın açıklaması aklıma geldi gazetemizde de haber olarak var zaten. Ne diyor Fikri Sağlar, CHP'de bir vizyon değişikliği, aynı zamanda bir kadro değişikliğine gidilmesi şart. Çünkü 2 seçimdir yerimizde çakılmış duruyoruz. Bundan önceki seçimlerden de geriye doğru gitmiş durumdayız" diyor. Haklı değil mi? CHP peki şimdiye kadar seçmen sayısı artmasına rağmen, oy kaybeden hangi ilin veya ilçenin başkanı istifa etti.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Şahin Arşivi