SİLAHLANMA VE SAVAŞ

a2 Geçtiğimiz günlerde Türkiye-Almanya İnsan Hakları Derneği TÜDAY’ın 25. Kuruluş yıldönümü nedeniyle Köln’deydim. TÜDAY, İHD’nin kuruluşundan 3 yıl sonra sürgündeki arkadaşlarca kurulmuş ve İHD’ye yurtdışı kapısını açarak Türkiye halkları ile dünya halklarının buluşmasına yol açmıştır. Kuruluş yıldönümünde yaptığım konuşmayı, silahlanma ve savaş boyutunun güncel olması nedeniyle, bu yazıda özetlemek istiyorum. “İHD ve TÜDAY, soğuk savaş döneminde kurulmuş olup tüm dünya halklarının haklarına, insanların temel hak ve özgürlüklerine ulaşmasını hayal etmişlerdir. İnsan hakları ile doğrudan ilişkili olan sınıfsız, sömürüsüz bir dünyanın barış ve demokrasi ile inşa edileceğinin ayırdın da olup, insan hakları mücadelesi ile birlikte yürütmüşlerdir. Soğuk savaşın bitimi ile insan hakları ve özgürlükler daha ağır küresel bir saldırı altında kalmıştır. Uluslararası ve bölgesel topluluklar işlevlerini yerine getiremez olmuş ve emperyal güçlerin etki alanına girmiş, aynı şekilde denetim mekanizmaları rollerini yerine getiremez ve caydırıcı olamaz hale gelmişlerdir. Soğuk savaş döneminde bir trilyon dolara ulaşmayan silah harcamaları, soğuk savaş sonrası birden ve hızla artış göstermiş, 1,5 trilyon dolara çıkmıştır. İsveç merkezi Stockholm’da bulunan uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü SİPRİ’nin 2008-2012 raporlarına göre 5 yılda yüzde 162 lik artış olmuştur. En fazla silah satan 5 ülke: ABD yüzde 30, Rusya yüzde 26 ve onları da Almanya, Fransa ve Çin izlemektedir. Geçtiğimiz yıl silahlara harcanan para 1.204 milyar dolardır. Dünyada 900 milyon aç insan var ki bu sayı son bir yıl içinde 75 milyon artmış, oysa açlık sorununu çözmek için gerekli kaynak sadece 30 milyar dolardır. Küresel Silah Ticaret Antlaşması birinci yılını doldurdu. Geçtiğimiz günlerde 8 ülke daha antlaşmayı onayladı. Bu sözleşmeye taraf olan ülkeler silahların savaş suçları ve soykırımlarda kullanılmasını ve karaborsaya düşmesini engellemek için önlemler alma taahhüdü altına giriyor. Uluslararası silah ticareti dünya genelinde yıllık 70 milyar buluyor. Antlaşmanın uygulanmasında birçok sorun yaşandığına, ihlallere yol açtığına değinen Uluslararası Af Örgütü’nün raporları dikkat çekicidir. İntihar saldırılarında, insanlığa karşı işlenen soykırım suçlarında, pilava katılan beyaz tozlar ve soslara katılan kırmızı tozlar ile saldırı öncesi yapılan iğnelerin saldırganların karşısındakini insandan başka her şeye benzeten ve düşmanlığa dönüştürerek eylemler yapıldığı ileri sürülerek bunların önlenmesi istenmektedir. Ortadoğu’da kapitalist-emperyalist dünya küresel krizlerini Ortadoğu’nun enerji kaynakları, nakil hatları ve doğal zenginliklerinden giderme hevesleri, Ortadoğu’yu kan denizine dönüştürmüş, tam bir can pazarı yaratmıştır. En son IŞİD’in Rojavada’ki insanlığa karşı suçları bilinmekte. Şimdi de Irak’taki Enbar vilayetinden sonra Musul’u ele geçirmiş çocuk, kadın, yaşlı demeden sivillere karşı suçlar işleyerek ilerleyişi sürmektedir. IŞİD’i başta Türkiye, İran, Katar ve Suudi Arabistan’ın uzun süredir destekledikleri bilinmektedir. Ayrıca Ortadoğu gibi Nijerya’da da Boko Haram örgütünce kaçırılan kız öğrenciler ve kadınlar da güncel insan haklarının kanayan yarasıdır. Oysa, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin başlangıç bölümünde… insanlığın korku ve yoksulluktan arınma özgürlüğünden yararlanacağı bir dünyanın herkesin en yüksek beklentisi olduğu ilan edilmiştir. İnsanın zorbalık ve baskıya karşı son bir yol olarak ayaklanmaya başvurmak zorunda bırakılmaması için insan haklarının hukuk düzeniyle korunması vurgulanmıştır. Ne var ki, dünya şirazesinden çıkmış şiddet, savaş, açlık ve yoksulluk sarmalına girmiştir. Ancak, ezilen emekçi halkların birliği, dayanışması ve direnişi er geç bu gidişata son verecektir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akın Birdal Arşivi