Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
PISA sınavlarında son sıralardayız..
Yayınlanma:
Güncelleme:
PISA olarak kısaltılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (İngilizce: Programme for International Student Assessment) adında Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından 1997'de geliştirilen sınav uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin başarısını ölçmektedir. Öğrencilerin uluslararası ölçekte fen, matematik ve okuma becerilerini ölçen en önemli göstergelerden biri olan PISA'nın 2015 sınavında, Türkiye'nin 12 yıl önce aldığı puanların da altına düştüğünü gösterdi. 2003 yılında 434 olan Fen puanı 425'e, 423 olan matematik puanı 420'ye, 441 olan okuma puanı ise 428'e düştü.
Ülkemizde Eğitime ayrılan bütçe arttığı halde bu sınavlardaki gerileme, eğitime harcanan paranın yanlış yerlere gittiğini gösteriyor. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz Sınava giren Fen Liselilerin başarılı olduğunu söyleyerek, bir gerçeği itiraf etmiş oluyor. Fen Liseleri dışındaki okullardaki eğitim düzeyimizin çok düşük olduğunu da söylemiş oluyor. Fen Liseleri bildiğimiz gibi TEOG sınavlarında ilk yüzde 3 lük dilimden öğrenci alıyor. Eğitimciler, ülkemizde dini eğitime ağırlık verilmesinin ve 4+4+4 medrese eğitim düzeninin PISA sonuçlarına da yansıdığı söylüyorlar. İmam Hatip Okullarının, İmam Hatip ihtiyacı kadar açılması, diğer okulların akademik ve meslek okulları olarak değerlendirilmesi isteniyor. Ülkemizde eğitimde, öncelikle öğrencinin neden-sonuç ilişkisi içinde olaylara yaklaşmasının sağlanması gerekiyor. Eleştirel bir akılla öğrencinin değerlendirmeler yapması gerekiyor. Şu andaki eğitim düzenimizde ise öğrencinin tek ses olarak dersleri ezberlemesi bekleniyor. Fen derslerine gereken önem verilmiyor. Biyoloji derslerinde evrim kuramı işlenmiyor. Oysa Tıp biliminde bugün pek çok hastalıkta sürekli evrim kuramı üzerinden giden bir bilgi akışı var. “Eller gider Aya biz kaldık yaya”, “Eller gider Mersin’e, Biz gideriz tersine” sözlerinde olduğu gibi, 150 yıl önceki medrese düzenine doğru giden bir Eğitim düzeninde, bunlar kaçınılmaz sonuçlar. Okumayan, sormayan veya soramayan, deney yapmayan, laboratuar yüzü görmeyen bir nesil yetişiyor. Öğretmenine yatırım yapmayan ,Öğretmenlerin başında boza pişiren, Öğretmeni nerdeyse en düşük maaş alan Kamu çalışanı haline getiren bir düzen var. İki yüzbin civarında öğretmen ihtiyacı varken, ülkemizde yüzbinlerce atanamayan öğretmen var. Öğretmen yetersizliği kadrosuz ücretli öğretmenlerle dolduruluyor. Bu ahval ve şerait içinde PISA sınavlarında ancak bu kadar sonuç alınır. Demek ki PISA sınavı gerçekten nesnel olarak hazırlanıp, uygulanıyor.
Ülkemizde sorunlar dönüp dolaşıp Eğitime getirilir. Çocukları çok güzel eğitirsek kalkınan bir ülke haline geliriz denilir. Eğitimi ülkenin ekonomik ve siyasi durumundan soyutlayamayız. 1940’larda kurulan ve şu anda bile olumlu etkilerini sürdüren Köy Enstitüleri siyasi ve ekonomik nedenlerle kapatılmıştır. Eğer 10 yıl süren Köy Enstitüleri dönemi olmasaydı, ülkemiz her açıdan çok geri olacaktı. Tefeci-Bezirgân, Ortaçağcı, Ağalık ve Derebeyi düzeninin sürdürücüleri, kendi geleceklerini tehlikede gördükleri için Köy Enstitülerinin kapanmasını sağlamışlardır.
Bilimsel, Laik, Demokratik Eğitim bütün çocuklarımızın hakkıdır. Çocuklarımızın bu haktan mahrum edilmesi kabul edilemez. Öğretmenine ve okullara yatırım yapan, Bilimsel Laik demokratik Eğitimi okullarında uygulayan bir ülkenin çocukları, her türlü sınavda başarılı olur. Ülkesini her alanda daha ileri bir noktaya taşır.
XXX
İstanbul Dolmabahçe’de bombalı saldırı sonucu hayatını kaybeden, tüm vatandaşlarımızın ailelerine ve tüm halkımıza başsağlığı diliyorum.
ercankosmanoglu@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.