Mehmet İletmiş
KUMPANYA…
Yayınlanma:
Güncelleme:
Hani yıllar önce bir oyun oynanırdı. Şehirleri, kasabaları dolaşır, gittiği her yerde kapalı gişe sergilenirdi. Hisseli harikalar kumpanyası…
O temsillerde her oyuna yeni şeyler eklenir, güncel ve yerel konular oyuna dâhil edilerek her temsil daha bir çekici hale gelirdi. Yaşı altmışı aşmış olanlar ve tiyatro meraklıları iyi bilirler.
Şimdilerde böyle temsiller oynayan tiyatro gurupları yok. Olsa da oyunlarına ekleyebilecekleri yeni bir şey bulamazlar herhalde. Hele birde güncelleştirmek gibi bir yol izleyecek olsalar vay hallerine. İyi ki de yok…
Son üç haftadır yeni bir oyun sahneleniyor. Sahne tüm Türkiye. Milyonlar figüran olmuş. Seyir bedava. Oyuncular karın tokluğuna çalışıyor. Kostümler belediyelerden yani tüm halkın kesesinden. Ortada yazılı bir metin yok. Yönetmen her meydanda farklı isimlerden oluşuyor.
Temsil baştan sona hamasi nutuklarla başlıyor ve öyle de devam ediyor. Sadece adı belli. Demokrasi nöbeti.
Bu Pazar taçlandırdık bu temsil işini. Ülkemin 81 ilinin tamamında kurulan devasa ekranlara yansıyan görüntüler insanlarımızın göğsünü kabarttı. Romen Diyojen’i alt eden Alpaslan’dan, Orhan ve Osman gazilerden, Fatih’ten söz edildi. Kürt komutan Selahattin Eyyubi bile anıldı. Atılan nutuklar neredeyse hatiplerinin gırtlağını parçalayacak perdeden söylendi.
Gazi Meclisimizin ikinci defa gazilik payesini hak ettiğini söyledi o gazi meclisin başkanı. Ama ne yazık ki o meclisi kuran ve Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün adını ağzına bile almadı. Askeri birliklerin kapısına çöp arabalarını çeken şoförleri bile demokrasi kahramanı ilan edip bu ülkenin kurucularını yok saymanın acizliğini sergilediler.
Kendi emir subayları ve yaverlerince esir alınan genelkurmay başkanı bile sahne aldı. Yenikapı Meydanı inlemeye başladı. “Türkiye seninle gurur duyuyor “ diye atılan sloganlarla. O büyük Asker, dahi devlet ve siyaset adamı Atatürk’ün oluşturduğu ordunun kumandanı olduğunun bilincin demiydi pek anlayamadım.
Başvekilimizin irad ettiği nutuk ise beni gerçekten ağlattı desem yeridir. Ya rabbim, o ne büyük bağlılık ve sadakat. O ne muhteşem bir övgü manzumesi! O ne muazzam bir belagat örneği! Tabi kendisini ve temsil ettiği halkı yok saydığının bile farkında değildi. Ama olsun. Bizlere hem kimlerin torunu olduğumuz konusunda da büyük bir tarih dersi verdi ya ona bakalım.
Hani temsilin adı Demokrasi nöbeti dedik ya. Bakmayın siz ona bu ismin verilmiş olmasına. Devleti temsilen yapılan konuşmalardan hiç birisinde bu anlamda bir şeyler söylenmemiş olmasına. Zaten meydanları dolduran o muhteşem kalabalıkların da böyle bir derdi yok. Onlar orada Reislerinin emri gereği bulunuyorlar.
Geçen haftaki yazımda bir kıyaslama yapmak gereğini vurgulamıştım. Hani o geziciler ile bu gün meydanları dolduranları kıyaslamaktan söz etmiştim.
O gün sakağa çıkanlar çapulcu idi. Terörist idi. Darbeci idi. Gaz, cop, biber gazı, tazyikli su ile karşılanıyor, dövülüyor idiler. İçlerinden 12 kişi öldürüldü. Bin dört yüzden fazla kişi yaralanmıştı. Onlarca kişi sakat kaldı. Binlercesi gözaltına alınmıştı.
Söylemleri ve sloganları aynı konuda idi. DEMOKRASİ ve ülkemizin geleceğine vurgu yapıyorlardı. Onları meydanlara çağıran bir reisleri falan da yoktu. Koruyan, kollayan v e hizmet eden devlet kurumları da yoktu.
Tekrar bakın bakalım. Bu gün bu temsilin içinde yer alanların hiç birisinden demokrasi, hukuk, insan hakları ve ülkemizin geleceği gibi bir şey duyuyor musunuz?
Yaşasın demokrasi. Yaşasın hukuk. Yaşasın adalet. Yaşasın gezi ruhu. Ve yaşasın özgür beyinli bireylerimiz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.