Mehmet İletmiş

Mehmet İletmiş

   KOMŞU HAKKI…

Sokakta, kahvede, camide, cenazede, televizyonda, miting meydanında kim konuşsa “nüfusumuzun yüzde doksan dokuzu Müslüman” diye kelam söyler. Gerçekten öylemi, pek bilen de yok ya neyse. Eğer gerçek böyle ise bu gün söz edeceğim konu daha da önem arz ediyor. Zira yazacaklarım bu % 99 u daha çok ilgilendiriyor. Bilgisayara bir soru yazdım. “Komşu hakkı ya da komşuluk ile ilgili hadisler” diye. İlk anda yüzlerce cevap geldi. Ben en çok bilinen ve söylenen bir kaçını örnek aldım. Peygamber buyuruyor; Cibril bana devamlı komşuyu tavsiye ediyordu, hatta zannettim ki komşuyu komşuya varis kılacak. Hz.Aişe naklediyor; Ya resulullah dedim. Benim iki komşum var. Bunlardan hangisine hediye edeyim. “ Sana kapısı en yakın olana” buyurdular. “ Peygamber, komşusu aç iken kendisi doyan mümin değildir.” Buyurdular. Dedim ya. Yüzlerce örnek var. Bu üç örnek konunun anlaşılması için yeter. Ülkemizin sınır komşusu olan 7 devlet var. Eğer özerk bölge olan Nahçıvan’ıda sayarsak 8 eder. Peki, biz bu komşuların hangisi ile dostuz. Bırakın dostluğu hangisi ile kavgalı değiliz. Kardeş iken kalleş olan Esat’ ın Suriye’si ile savaşın eşiğindeyiz. Irak’ın merkezi hükümeti ile Musul için, İran ile Suriye politikasından dolayı. Ermenistan ile geçmişimiz belli. Bulgaristan ve Yunanistan ha keza. Gürcistan ile ise ne olduğumuz belirsiz. Peki, dünyada kaç ülkede temsilciliğimiz yok? Ben söyleyeyim. 25 ülkede resmi temsilciliğimiz yok. Bunlarda ilişkiler fahri konsoloslar tarafından yürütülüyor. Ama 7 ülkede bunlar da yok. Sayalım bu ülkeleri. Mısır, Libya, Yemen, İsrail, Vatikan ve Avusturya. Hadi Vatikan küçük bir din devleti diyelim. (Ekonomik ve siyasi gücü Türkiye’den çok) Avusturya ise bize çok uzak. Ya geriye kalan 5 ülkeye ne demeli. Bir zamanların en çok müteahhitlik işi aldığımız Libya, ihvan kardeşliğimizden dolayı en yakın dostlarımızdan olan Mısır, uğrunda on binlerce can verdiğimiz Yemen, ikili ve askeri amaçlı çokça anlaşma imzaladığımız İsrail ve kardeş ilan edip vizeleri kaldırdığımız, sınırları bile kaldırmayı düşündüğümüzden dolayı ortak bakanlar kurulu toplantıları yaptığımız Suriye. Ortak tarih ve din kardeşliği ile bağlı olduğumuzu binlerce kez ifade ettiğimiz İran ve Irak. Bu ülkelerde bırakın resmi temsilciliği fahri konsolosumuz bile yok. Yani bu ülkeler ile düşman olmadığımızı belgeleyecek tek ilişki yolu olan konsolosluk veya benzeri hiçbir bağımız yok. Bundan 5 – 10 yıl öncesini bir düşünün bakalım. Bu ülkeler ile karşılıklı ticaret hacmimiz, günübirlik karşılıklı ziyaretlerimiz ne durumdaydı. Hatta kimileri ile akşam çayını birlikte içmek için gidip gelmelerimize ne oldu. Şimdi siz yahu bu konu da nereden çıktı. Zaten biz birbirimiz ile bile düşman edilmiş bir milletiz diyeceksiniz. Deyin. Ne olacak ki. Hatta ülkemizin içinde bile dostluğumuzu ve ilişkimize kestiğimiz yerler yok mu? Kendi seçtikleri Milletvekillerini bile içeri sokmadığımız iller ve ilçeler yok mu? Gazetecilerin, insan hakları örgütlerinin ve Baroların bile giremediği yerler yok mu diyebilirsiniz. Girebildiğimiz iller ve ilçeler bize yeter. Gidip geldiğimiz ve ticaret yaptığımız temsilciliğimizin bulunduğu ülkeler bize yeter diyebilirsiniz. Eğer düşman olmuşsak mutlaka bir sebebi var. Bunu devlet büyüklerimiz daha iyi bilir, sana ne diyebilirsiniz. Hem zaten Türkün Türk’ten başka dostu yok, düşmandan da biz korkmayız bile diyebilirsiniz. Kaldı ki böyle diyen bir çoğunluk olmasa bizi yönetenler bunları yapabilir mi diye düşünenleriniz de vardır. Yani bu kadar duyarsız bir topluda bundan iyisi olmaz diye keçeyi suya atanlarınız bile vardır. Bırak bunları kardeşim. Nasıl olsa biz güçlü bir devletiz. Odunumuzu, kömürümüzü, kurtlanmış makarna ile bitli pirincimizi evimize gönderen, sadaka yardımlar ile bizi besleyen ve gerektiği zaman bütün dünyaya kafa tutacak kadar kahraman devlet yöneticilerimiz var, buda bize yeter diyebilirsiniz. O girilemeyen iller ve ilçelerin insanları da ne halleri varsa görsün diyerek sadece kendinizi ve kursağınıza girenleri düşünüyor olabilirsiniz. Bütün bu söylediklerimin aslında AKePe yi eleştirmek olduğunu, benim muhalif biri olduğum için böyle söylediğimi iddia edebilirsiniz. Bütün bunlar sizin sorununuz. Ama ben “bana ne” diyemiyorum. Çünkü ben bir İNSANIM. Ben bir İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSUYUM. Ben bir SOSYALİSTİM.  Kendi ülkemin yurttaşları ile de dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir insanın barış içinde ve kardeşçe yaşamasını savunurum. Düşmanlık ve düşmanca ilişkiler bana göre değil. Ben asıl şu beni de içinde saydığınız % 99 u merak ediyorum. Ey Müslümanlar yarın mahşer günü size ilk sorgunun komşuluk hakkı olacağını unutmayın. Bu vebali sizin boynunuza yükleyenleri ise asla unutmayın. Sizi sırf kendi ikballeri için Allahın rahmetin yoksun bırakıp gazabına itekleyenlere hakkınızı helal eder misiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet İletmiş Arşivi