Tüm halkımızın, başı sağ olsun. Katliamda beslenen kan emici alçaklar, lanet olsun size ve sizin insanlığınıza. Barış için, demokrasi için, huzur için meydanlara çıkan, insanları öldürmekle huzura erdiniz mi, rahat mısınız, vicdanlarınız rahat mı, cennete gittiniz mi? Ey kahpeler, kan emiciler, zafere ulaştınız mı, ne kazandınız? İnsanlıkta nasibini almamış alçaklar, insan öldürmekle ve ölü yıkamayla ne kazanıyor ya da ne zevk alıyorsunuz. Sizin insanlığınız bu mu? Batsın sizin insanlığınız ve öteniz, kahpeler! Evet, Türkiye tarihine karanlık bir sayfa daha eklendi. Türkiye’nin en kanlı terör eylemi olarak tarihe geçen böylesine insanlık dışı olay karşısında, insan olmanın utancı ile bu vahşi katliama yönelik düşüncelerimi yazarken, kelimeler düğümlenerek çıkıyor. Çok üzgünüz. Tek istekleri bu ülkede barış olan duyarlı yurttaşlarımız, karanlık zihniyetin, savaş isteyen kahpelerin kurbanı olmuştur. Ancak başkentin göbeğinde bu kanlı eylemde güvenlik zafiyeti yok diyen Bakan hala o koltukta nasıl durabilir diye insanın içi ürperiyor. O koltuklar insan canından çok mu önemli, niye vazgeçilmeziniz. Avrupa’da böyle bir olay olsa gerisini siz hesap edin. Avrupa’da insanın bir değeri var, kimse rahatça o koltuklarda oturamayacağı gibi dışarıda serbest dolaşamaz. Ve bu ülkede öldürülenler neden hep barış ve özgürlük yanlısı insanlar. Kim zarar görür böyle bir yaşamda. Kimin işine gelmez barış ve özgürlük dolu bir yaşam. Bu nasıl bir insanlıktır böyle yüzlerce insan ölmüş bir o kadarı yaralı bundan direk sorumlu olan hükümette bir istifa yok. Bunlar kimin güvenliğinde sorumlu acaba! Yine bir başka önemsenmesi gereken gelişme KCK’nın olaydan bir gün önce eylemsizlik kararı alması da düşündürücü değil mi? Durup düşünmeliyiz… Faşist saldırının olduğu yer yani katliamın yapıldığı yer dünyada en iyi istihbarat örgütü olarak tanımladıkları MİT’e 3 km, Emniyet Müdürlüğüne ise 1 km uzakta. Barış isteyenlere karşı keskinleşen bu kurumların başarısını bir kez daha gördük ve gözlemledik. Bu katliamın taşeronu kim olursa olsun elbette sorumlusu hükümettir. Ortada hunharca, alçakça, korkakça bir katliam var, ama hükümetin bakanının güvenlik zafiyeti yok diyerek olayı hafife alması, ne kadar insanlık dışı bir yaklaşım değil mi? O bomba orda değil bir başka kalabalık mekanda da patlatılabilirdi. Bu mu sizin güvenli tanımınız. Elinde hiçbir silah olmayan, sadece barış ve demokrasi, özgürlük istiyoruz diyerek meydanlarda haykıran insanların üzerine tazyikli su ve biber gazı ile saldıran anlayışta, nasıl bir güvenlik tedbiri beklenebilir ki? O zaman neden hala istifa etmiyorlar durup düşünmek gerekir. Hatay Reyhanlı’da, Diyarbakır’da, Suruç’ta onlarca insanın ölümüne yol açan bombalı eylemler ile HDP binalarını yakıp, yıkma olaylarının hangisi aydınlatıldı ki. Hangisinin arkasındaki karanlık güçlerden hesap sorulabildi ki. Ankara’daki canlı bombada kullanılan düzenek ve malzemenin Suruç’taki ile tıpa tıp aynısı olması bazı şeyleri daha net ifade etmeye yetiyor. İşte o olaylar aydınlatılmadığı için, arkasındaki karanlık güçler ortaya çıkarılıp hesap sorulmadığı için benzer olaylar halen bu ülkede devam ediyor. Ülkede huzuru sağladık diye yutturan AKP hükümeti döneminde ülke adeta kan gölüne çevrildi. Bu kaçıncı patlama ve katliam. Eğer sizin huzurunuz ve istikrarınız buysa, batsın böyle huzurunuz da, istikrarınız da… Unutulmasın ki, “Gün gelecek devran dönecek katiller bu halka hesap verecek!” Evet, Ankara’da Sıhhiye Meydanında 10 Ekim cumartesi günü toplanan barış güvercinlerinin tek istekleri bu ülkede barış ve özgürlüklerin yaşanmasıydı. Dolayısıyla barış için yapılan eyleme, böyle hain ve kahpe saldırı kimin aklına gelebilirdi ki. O zaman bundan böyle kimliğimiz ve inancımız ne olursa olsun ezilenler olarak, inadına yan yana gelerek, inadına özgürlük ve barış diye haykırmaya devam etmeliyiz. Barış şehitleri ve Barış elçileri, yolunuz açık olsun. Ülkemin yürekli cefakâr ve vefakâr insanları, Yolun açık olsun Ali Deniz yoldaş… Uğurlar olsun tüm barış şehitlerimiz…