Nazım Alpman
İçlerine kapitalizm kaçtı!
İçlerine kapitalizm kaçtı!
Nazım Alpman
Ülkemiz uzatılmış bayram tatilinin rehaveti içinde kendine özgü “dertleriyle” hemhal olmuş vaziyette. Bayrama gidiş yüzünden gösterişli otoyollarda harap olanlardan, tatil bölgelerindeki yüksek fiyatlara, hangi ünlünün hangi marinaya bağlanmış teknesinde olduğundan, hangi siyasetçi hangi partide bayram kutladığına kadar uzun bir liste ortaya çıkıyor.
Bu “güzel dertler denizinde” kulaç atmanın keyfine diyecek yok elbette…
Ama bir de “başka Türkiye” var! Sıkıntılı sorunlar içeriyor. İlgilenmek de başa bela getirebiliyor. En başında da insan hakları yer alıyor.
Cezaevleri haksız/hukuksuz tutuklanmış ve mahkûm edilmiş insanlarla dolup taşıyor. Bu “taşma hali” nedeniyle de kadına yönelik şiddet failleri, trafik canileri, çocuk tacizcileri şartlı tahliyelerle salınıyor.
Sadece ve sadece yazdıkları yazılar, yaptıkları konuşmalar nedeniyle adları “siyasi tutsaklar” olarak anılan tutuklu ve hükümlüler hapiste tutulmaya devam ediyorlar.
İçerdekilerden sağlıkları -henüz- yerinde olanlar için yakınları “çok iyiler” diye bilgi veriyorlar. O cenahta eğilip, bükülme yok. Onlar Nâzım Hikmet’in dizeleri üzerinden yürüyüşlerine devam ediyorlar:
“Mesele esir düşmekte değil,
Teslim olmamakta bütün mesele!”
Fakat uzun yıllar demir parmaklılar arkasında kalanlar için “siyasi direnişin” dışında kalan yerler de var:
-Cezaevinde ağır hasta haline olmak!
Eskiden “muhalif” basın-tv-portal vb. gibi yayın organlarında bu durumdaki insanların haberleri yer alırdı. Şimdi bu alandaki haberlerin, “haber değeri” bulunmuyor!
Neyse ki BirGün gazetesi var. 19 Haziran 2024 tarihli gazetede yer alan “Hasta tutuklular ölüme terk ediliyor” başlıklı haberde cezaevlerinde 1564 hasta insan olduğu bunlardan 651’i ise “ağır hasta” durumunda bulunduğu bildiriliyordu.
Hasta tutukluların kendi ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadıklarını yakınları açıkladılar. Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (MATUHAYDER) Eşbaşkanı Dilek Sönmez Demir, “politik hasta tutuklular bilerek ve isteyerek ölüme terk ediliyorlar” diyor.
Eğer bu zulüm İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutsaklara yapılıyor olsaydı, başta iktidardaki AKP olmak üzere din referanslı bütün partiler, vakıflar, dernekler bir anda insan hakları savunucuları haline gelebilirlerdi. Ama Türkiye’deyseler ve solcuysalar o zaman içleri çok rahat:
-Bırakınız ölsünler!
Bu cenahı yakından tanıyanlar çok kısa olarak çözümleme yapabiliyorlar:
-Bizimkilerin içlerine kapitalizm kaçtı! (Birgün)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.