FERAY !..

BETÜL ERİKÇİ/ Bir babayla tanıştım: ben hayallerime adım adım yaklaşmanın heyecanı içindeyken. Onun hayalleri kırık dökük parçalara ayrılmış, yerlere saçalanmıştı. Öğrendim ki acısı taze, bir çiçeği dalından koparmaya kıyamazken, hain bir kurşunla Feray’ı (23) ailesinden koparmışlardı. Toprağa vermişlerdi. Aile olmak kan bağını gerektirmiyor sanırsam. O günden sonra hayatıma güzeller güzeli Feray girdi. Görmeden sevdim onu, tanımadan saygı duymayı yeğledim. Anneciğinin buram buram hasreti, burnunun direğinin sızlayışı ötelerden ulaştı geldi bana. Biricik babasının gözünde hiç büyümeyecek olan minik Feray'ın ipek saçları uçuşurdu hayallerinde. Feray’ını; tıpkı bir çiğdem çiçeği gibi büyütmüşlerdi oysa. Filizlenip baş göstermeye başladı sonra bu kirli hayata açtı kollarını, yıldız gibi parlamayacağı ta evvelden belliydi zaten. Bir anda tanıdık tanımadık herkesin sevgisini kazandı. Genç kız olmuştu Feray büyüyüp serpilmişti. Önce kendi hayatının sonra ailesinin mimarı olacaktı. Başarıların altına imzasını atacaktı.. Kader elini çabuk tuttu bu kez. Bir şans daha tanımadı. Parıldayan gözlerine bakarken hiç kanı donmadı azrailin. Hayallerini yarıda bıraktı. Gidişi ailesinin içine kor gibi düştü. Küllerinden tekrar alev alıp dinmeyen bir ateş parçası oldu. Ölüm sessizliği vardı kulakları sağır edecek cinsten. O çok gençti. Çok küçüktü.. Hayatının baharında, çiçekler açacaktı. Hiç hak etmemişti bunu. O torağın altına hiç yakışmamıştı hem. Tatması gereken bir dolu güzel duygular vardı. Hazırlıksız yakalandık bu kez Feray, bu çok ani oldu, hazmedilir cinsten de değildi üstelik. Bileydi baban sonsuza kadar ayrılacağını; kadifeden yumuşak sesini duymayacağını sohbetlerini uzatmaz mıydı, dizlerine yatırıp masallar okumaz mıydı, sıkı sıkı sarılmaz mıydı sana. Feray sen gidince annen; ışıksız penceresiz kaldı. Seni hayal ettikçe mengenenin arasında sıkışır gibi olurdu gögüsü. Biricik annenin elinde kızgın demir, diğer elinde hayatın alel acele tutuşturup kaçtığı sabrı vardı artık. Senle başlayan cümleler hep "keşke" lerle doluydu Feray. Ailenin sana olan hasretini anlatmak mümkün değil; ne bir şairin kalemi kafi gelir, ne şarkılar ne türküler. Hasretin kokusu zehirli kara bir duman gibiydi. Ciğerlerine yayılırdı da öldürmezdi. Hasretin acısı ise; en yakınında olması gerekenin uzak diyarlara göç etmesiydi. Hayat zorla bu acıya mahrum etti Aysel hanımı senden geriye kalan o masum saf gülüşlerin şen kahkahaların kaldı. Ben inanıyorum ki bu kirli dünyaya o pamuktan yumuşak ve temiz kalbinle çok fazlaydın. Melek olup terk ettin bu diyarları eminim ki cennetin en güzel makamından sevdiklerini her an izliyor-görüyorsun. Onların üzülmemelerini dileyip çok iyi olduğunu söylemek için can atıyorsun. Çok bekletme Feray aileni rüyalarına gir ve onları mutlu et buna çok ihtiyaçları var bilesin. Geç de olsa adalet elbet yerini bulacak.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Betül Erikçi Arşivi