Gaziantep sanayi, ticaret odaları ve ihracatçılar meclisi başkanları Temmuz ayına ait rakamlarını açıklandılar. İhracat rakamları geçen yılın aynı dönemine göre % 0.6 düşüş göstermiş. Ama yine de Türkiye sıralamasında ilk 10 içindeki yerimizi korumuşuz. Rakamları açıklayan sayın başkanların üstünde durdukları ortak konu ise “siyasi istikrar” olmuş. Her üç yönetici de ekonomik gidişatın rayına oturması ve gelişmesi için siyasal istikrardan söz ediyorlar. Onların sözünü ettiği siyasi istikrar,  Haşmetmeap Cumhurbaşbakanın üstünde durduğu illa da AKePe iktidarı değildir sanıyorum. Onlar ülkeyi gerçekten yönetecek, sorunlara çözüm üretecek ve azgınlaşan terör ve onun yarattığı korku ortamını ortadan kaldıracak bir hükümetten söz ediyorlar sanırım. Ya da ben böyle anlamak istiyorum. Ülkemiz son 15 gün içerisinde 50,den fazla insanını kör bir teröre kurban vermiş durumda. Geçen yazımda da değindiğim gibi inanın o insanların birçoğu onların ölümüne göz yumanların binlercesinden daha değerli insanlardır. Bütün yurtta insanlar gözyaşı döküp, acı çekerken koca devlet adamlarımız kendi ikballeri ve istikballeri için ter döküyor. Koca uçak dolusu yandaş taifesi ile Çin ve Endonezya gezisine çıkıyor, arada başka ülkelere de uğrayarak ülkemizin geleceği, halkımızın mutluluğu ve refahı için uykusuz günler geçiriyorlar! Geçici hükümetin başı stratejik derinlik uzmanı Sayın Davutoğlu ise çaresiz bir biçimde kendisinin de rolünü üstlenen ve bu ülkenin “her şeyi” olan Cumhurbaşbakanın binlerce fit yükseklikte verdiği demeçleri izliyor. Kendisi, partisi ve 258 vekili adına çıkıp ta tek bir cümle açıklama yapamayan Başbakan cenaze namazlarında saf tutmaktan, kime söylediği belirsiz tehditlerden,  gözyaşı döken anaların, babaların ve yetim bırakılan sabilerin önünde el bağlamaktan başka bir icraat sergileyemiyor. CHP ile koalisyon çalışmaları için sürdürülen pazarlıklar devam ederken, “MHP ile de temaslarımız devam ediyor” diyecek kadar sorumsuz davranan Davutoğlu’nun durumu Usta oyuncu Kemal Sunal’ın Kibar Feyzo filmindeki kız babasının pazarlığı kızıştırmak sahnesindeki durumu çağrıştırıyor. Evet, ülkemiz insanı kan ağlarken “seyyah olup şu âlemi gezmeye” çıkmış bulunan Cumhurbaşbakanın gündemi zorlayan, toplumu daha fazla geren, kutuplaşmayı çığırından çıkaran açıklamaları karşısında hükümet adına tek bir sağduyulu açıklamaya rastlayan varsa beri gelsin. Hamasi nutukları, boş yere savrulan tehditleri sakın ola ciddiye almayın. Onlar ne insanımızın karnını doyurur, ne akan kan ve gözyaşının dindirir nede insanımızın kardeşliğine katkı sağlar. Bakmayın siz onun rastgele atıp - tutmalarına. Eğer samimi ise çıksın iki konu hakkında söz etsin. Bunlardan birisi; hükümet kurmak konusunda kendisinde bir irade var mı? İkincisi; hep övüne geldikleri açılım sürecinin devam edip etmeyeceği konusu. Bu iki konu ülkemizin içinde bulunduğu belirsizlikten çıkmak ve toplumsal barışı yeniden tesis edebilmek hususunda can alıcı konulardır. Gerisi zaten kendi mecrasında gelişip, yolunu bulur. Kurulacak hükümetin yargı, medya, demokrasi ve insan hakları ile ekonomik konularda neler yapıp yapamayacağı sonrasında gözlenir. Doludizgin giden işsizlik, her gün daha büyüyen cari açık, kaybedilen onca can sadece bir insanın ikbali ve istikbali için göze alınabilecek şeyler değil. Hele koca bir ülkenin insanlarını denek olarak kullanacağınız bir anket malzemesi yerine koymak hiçbir akıl ve ahlak ile açıklanabilecek bir macera hiç değil. Haşmetmeap haykırıyor. “Koalisyonlardan fayda beklenmez. Yeniden seçim yapalım.” Yahu sen değil miydin “ milli irade “ diye meydan meydan dolaşan. İşte sana milli irade. Halk sana dersini daha nasıl versin? Çek elini artık bu milletin geleceğinden. Kendi ikbalin ve istikbalin için yarattığın kaosun aldığı canlar yeter. Düşmanlıklara dönüşen dış politika beceriksizliğin yeter. İşsizler ordusu yeter. İşçiye, memura, emekliye, köylüye yaşattığın açlık yeter. Yazımızın başına dönelim. İşte, nüfus büyüklüğünde 6. Ticari faaliyette ilk 10 içerisinde yer alan Gaziantep’in Ticaret ve sanayi odaları başkanları ile ihracatçılar meclisi başkanının söylemeye çalıştıkları şey bunlar olsa gerek. Yani ekonomik büyüme için istikrar, istikrar için ise demokrasi şarttır. Siz “ tek adam “ yönetimi ile gelişmiş bir ülke biliyorsanız söyleyin. Benim bildiğim yok. Ben sadece ve sadece demokrasi ve hukuk kurallarının işlediği yerlerde gelişme olur diye biliyorum.