Değişen gömlek, içindeki aynı!

Değişen gömlek, içindeki aynı!

DOĞAN ATMACA

Güç ve konforun verdiği rahatlık, muktedire neler yaptırmıyor ki? Çıkmaza girmiş iktidarın kiminle flört edeceğini, kiminle yol yürüyeceğini kestirmek ve geçmişine bakıldığında tahminde bulunmak zor olmasa gerek.

Mevcut iktidar eriyen konforunu kaybetmemek için, dün hain, yerli ve milli olmayan, terörist, dış güçlerin maşası gibi söylemlerde bulunduğu siyasi partilere, seçime yaklaşırken ayrı ayrı çıkma teklifinde bulunuyor. Bazen açıktan bazen de kapı aralığında. Bir dönem tek başına milletin teveccühüne mazhar olmuş bir iradenin bugün ittifak eşliğinde sınıra gelmesi, kendi içlerinde dökülmelere neden oluyor. Bu dökülmeye meydan veren politika, hiç şüphesiz çaresizliğin emaresidir. Bu çaresizliğin muzdaribinin vatandaş olması da hiç şaşırtıcı değil.

İç politikadaki çelişkilerin yansımalarını dış politikada da görmekteyiz. Bölgenin iki ismi; Esad ve Sisi..Esad'ın 10 yıldır izlediği politika ile Türkiye'nin 10 yıldır izlediği politikaya bakıldığında (Esad'ın kendi halkına zulüm politikası dışında) Esad'ın daha tutarlı ve kararlı bir yol izlediğini ve bunun sonucu olarak Cumhurbaşkanının Esad ile görüşme çıkışı Türkiye'nin değil, Esad'ın kararlılığının bir sonucu olduğunu görmek mümkündür. Esad ile madem görüşülebilir bir zemin var idi, neden ülkemizin her kesimine yayılmış Suriyelilerin geleceği ile ilgili bir planlama yapılmadı. Esad muhatap alınacaksa neden diktatör Esad, katil Esad sloganları atıldı. Bu sloganların yansımalarını ise önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz. Çünkü atılan sloganlar ülkemizde yaşayan Suriyeliler için bir özgüven kaynağı oldu. Hatta biraz daha ileri gidelim. Yaklaşık 2 ay önce Suriyeli bir vatandaşa sormuştum, "Eğer Türk hükümeti Esad ile görüşme kararı alırsa ve bunun sonucunda sizlerin Suriye'ye gönderilmesi mutabakatı sağlanırsa, gider misiniz?" Aldığım cevap korkunç idi. "Eğer Türk hükümeti böyle politika izler ise ÖSO yani Özgür Suriye Ordusu harekete geçer ve biz bunu kabul etmeyiz. Esad düşmediği sürece biz buradayız." Şimdi kendi vatandaşına verilemeyen özgüvenin mültecilere nasıl verildiğini, atılan bu sloganların aslında ülkenin geleceğine dinamit döşediğinin kanıtı değil midir? Evet çoğalıyorlar ve gitmeyecekler. Bunun bedelini de ne yazık ki çocuklarımız ödeyecekler.

Gelelim Sisi'ye; Yine aynı slogan: "Katil Sisi, Darbeci Sisi." Allah'tan Mısır ile sınırımız yok… Bu halde bir de Mısırlı mülteciler için de ayrı bir parantez açmak zorunda kalacaktık. Aynı çelişkiyi şimdi de "Siyasette küslük olmaz, Sisi ile ikinci bir görüşme gerçekleşmelidir." diyen Cumhurbaşkanı, gerçekten gömlek değiştirme konusundaki hünerini ispatlıyor.

Şimdi şu soruyu soralım, kararlılık bir devlet politikası ise kararlı olan kimler, Erdoğan mı, Sisi mi, Esad mı? Birileri şunu söyleyebilir, Efendim tarihi olayları dönemine göre değerlendirmek lazım, konjonktür bunu gerektirmiştir, diyebilir. Onlara cevap ise kesinlikle şu olmalıdır: Hiçbir konjonktür bir milletin geleceğine dinamit döşemez, hiçbir konjonktür toplumun fabrika ayarlarının altının üstüne getirilmesine müsaade etmez.

Hasbelkader demem O'dur ki!.. Gömlek değiştirmek bizim tıynetimiz olmamalıdır.

İktidara gelirken, biz sizi CEHAPE zulmünden kurtardık diyen iktidar bugün aynı seçmene zulmederek Kendi içindeki CEHAPE'yi açığa çıkarmıştır. Değiştirdikleri gömlek ne vizyon bıraktı, ne çap, ne de dava… Davasını satmış adamların peşinden gitmek, ziyadesi ile davasını satma eylemini devam ettirmektir.

Gömlek "yama"lı olsun, ama öz olsun, değişmesin. Bir gömlek değişimine daha tahammülümüz yok. Yoksa bu gidişle Çıplak kalacağız!... www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doğan Atmaca Arşivi