Arif Nacaroğlu
Cehalet ve iktidar
Yayınlanma:
Güncelleme:
Türkiye’nin en büyük sorunu Arınç-Gökçek kavgası mı?
Sayın Cumhurbaşkanımız Büyük Usta’nın salı toplantıları mı?
Doların, altının, faizlerin, borsanın emme basma tulumba gibi çıkıp, inip birilerinin cebine servet aktarması mı?
Hemen güneyimizde insanların birbirini kör bıçaklarla keserken seyirci kalmamız, oradan kaçan insanları barındırmaya çalışmamız mı?
Sanatçı Kayahan’ın sağlık durumu mu?
Rahmetli Baba Dündar Kılıç’ın torununun her kızdığında etrafı mermi manyağı yapması mı?
Kızgın Futbolcu Emre’nin Biliç’e İstanbul üzerinden göz dağı vermesi mi?
Bunların hepsi bir kaç gün konuşulur ve unutulur gider.
Baki kalan cehalettir.
Geçtiğimiz hafta yapılan üniversite giriş sınavlarının birinci ayağında ortaya çıkan sonuçlar Türkiye’nin gelecek 20-30 yılının karanlığa ve yoksulluğa mahkum edildiğini somut olarak ortaya koydu.
Henüz lise öğrenimi sırasında “Okuyup da ne olacak?” diyerek 270 bin öğrenci okulunu bıraktı. Sınava girmeyi başaran 2 milyona yakın kişiden genel ortalamada 180 barajını geçen aday oranı 2010 yılında yüzde 82.93 iken 2015 yılında yüzde 70.40’a düştü. 2012 yılında 40 soru üzerinden 18 net olan Türkçe soru ortalaması 2015 yılında 15.8’e düştü. 2014 yılında 40 matematik sorusunun 6.1’ini yapan öğrenciler bu yıl 5.2’sini yapabildi. Sosyal bilgilerde durum farklı değil. Fen bilgisinde daha da kötü. Öğrenciler ortalama olarak 40 fen sorusundan sadece 3.9’una doğru cevap verebildi.
Bu sonuç ülkemizde ilk ve orta öğretimin iflas ettiğinin kanıtıdır. Yaz boz tahtasına dönen ilk ve orta öğretim sistemimizde “manevi” derslere verilen önem sonucunda fen ve matematikten ve sonuç olarak bilim ve teknolojiden sınıfta kaldığımızın resmidir. Bu sonuç, ülkemizin gelecek 20 yılda “Teknolojik katma değeri yüksek” ürünler üretebilmesinin hayal olduğunun tescilidir.
Bu geriye gidiş sadece orta öğretim ile sınırlı değildir. Üniversite öğretimi de geriye gitmektedir. Bugün üniversite mezunu 100 gencimizden 20’si tescilli işsizdir. Çoğunun hayali ya yurt dışına kaçmak, ya da bir devlet kuruluşuna kapağı atıp maaşı sağlama almaktır.
Kötü gidişi tersine çevirmeye, gençlere maddi destek sağlamaya çalışan bazı devlet kurumlarımızı saymazsak, işin gerçek muhataplarının bu gidişe ilişkin bir kaygı taşımadıkları ve hatta baki kalacak cehaletten sonsuz iktidar umdukları açıktır.
Ama cehaletin kimi vuracağı belli olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.