HDP ve Seçim Barajı

b2 Hükümet 12 Eylül faşist diktatörlüğün getirdiği yüzde 10 SEÇİM BARAJININ üzerin oturmuş ve kalkmıyor. Yani o barajda nemalanarak yeni bir seçime daha gitmek için olağanüstü çaba gösteriyor. AKP, hem darbeye karşı hem de darbecilerin getirdiği yasada nemalanarak kendi diktatörlüğünü koruma çabasında. Sevsinler sizin demokrasi anlayışınızı. Sadece bu mu, değil elbet SİYASİ PARTİLER YASASI var evlere şenlik, lider sultasının güçlü kılan, lider sultasını koruyan kollayan bir yasa. Yani halkın değil liderlerin belirlediği isimler parlamentoya gidiyor. Parlamentodaki siyasi partilerde aslında bir anlamda bunlardan sorumludurlar. Çünkü sık sık bu konuları gündemlerine getirip iktidarı rahatsız etseler iktidarı sürekli halka şikayet edip halkın bilgilendirseler, aydınlatsalar belki AKP bu kadar rahat hareket edemeyecek ve biran önce bu alanlarda demokratik yasal düzenlemeleri yapmak zorunda kalacaktır. Muhalefet partilerin, kısmen de olsa pasiflikleri, yada onlarında işine öyle geldiği için sakinlikleri iktidarın ekmeğine yağ sürüyor dersek yeridir. Anayasa Mahkemesi seçim barajı hakkındaki kararını açıkladı, baraj kalıyor! Yüzde 10 gibi hiçbir koşulda savunulamayacak anti demokratik uygulamanın kaldırılması, aslında Anayasa Mahkemesine havale edilmeden Meclis kaldırmalıydı. Yapılmadı! AKP Hükümeti kendisi kaldırmadığı gibi AYM’nin de kaldırmaması için ciddi baskı yaptı sonuç da aldı! Her seçim kendi şartlarında önemli Haziran 2015 yılı seçimleri de birden fazla nedenle önemli. HDP cephesinde olayı biraz irdelersek ESP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek'den de kısmen alıntılar yaparak bir değerlendirme ortaya koyduğumuzda şu bilgileri paylaşmak yerinde olur diye düşündüm. Demirtaş’ta “bir kez daha bağımsız girip sistemi rahatlatırsak, iktidar ‘zaten işte Kürtler de temsil ediliyor, dolayısıyla sistemde bir kriz yok, hadi işimize bakalım’ diyecek ve anayasayı yapabilme gücünü zaten sağlamış olacak. O yüzden aldığımız risk öyle AKP’yi çok rahatlatan bir risk değil. AKP’yi de zorlayan bir risktir” diyor! HDP barajı aşar mı, aşamaz mı? Bilemeyiz! HDP parti olarak mı yoksa bağımsız adaylarla mı seçime katılmalı? HDP Türkiyelileşme projesinde yürürse barajı aşar. Önünde Öcalan'ın hayata geçirilmesini istediği "Türkiyelileşme" projesi olan bir parti, barış zemininde çok daha yüksek oylara gözünü dikmeli. Eğer böyle olursa Laik, orta sınıfların bir kısmının HDP’ye yakınlaşması olası gözüküyor. HDP'nin barajı geçebilmesinin en önemli koşulunun Türk seçmeni ika etmektir. Yüzde 9,9 civarında oyun alınmasında birinci etki kuşkusuz çözüm süreciydi ama HDP’nin Türkiyelileşme siyasetinin de etkisi vardı. O halde bu alanda da varlığını, iddiasını hissettirmek zorunda. İmralı’dan başlayarak bütün Kürt siyasi hareketi de gayet iyi bilir ki çözüm süreci Türkiye’de siyasi, ekonomik istikrarın sürmesine göbekten bağlı. Şu açıklamada önemli, yazar E. Mahçupyan; "Eğer bir anlaşma olur ise ve bu anlaşmayı Kürt Siyasi Hareketi gerçekten sahiplenir ve açık bir şekilde deklare edebilirse, özellikle Kandil’den bu ses duyulursa barajın geçilebileceğini düşünüyorum” demişti. Düşünün; 2015 Haziran Genel Seçimlerinin kilit partisi, HDP olacak. HDP, nitel olarak, etkili ana muhalefet partisi olma yolunda da hızla ilerliyor. Kobani ve Cizre olaylarının Batıdakileri irrite ettiğini, bölge halkını endişelendirdiğini ve oyları erittiğini, Kürtlerin Meclis dışında kalması gibi durumlar, AKP’ye yaramayacağı gibi Türkiye’yi de kaos ortamına sürükleyebilir. Yani HDP, %10 barajını geçemez, parlamento dışında kalırsa, bölgeyi hatta Türkiye’yi iktidara 'dar' edebilir. O zaman Türkiye iç barışı bozulur, barış süreci çöker. Kürtler, Rojava’da yaptıkları gibi ‘kendi yoluna gitme’ kararı alabilir" ayıkla sen o zaman pirincin taşını... Dikkat edilirse HDP’nin barajı aşıp aşmaması; Kürt meselesinin çözümü ile direk bağlantılı değil, Türk rejiminin istikrarına odaklı kullanılıyor. Kürt siyasetçisine; “Kürdistan gömleğini çıkar Türkiye gömleğini giy, baraj derdiniz olmaz” deniliyor. Yeni bir anayasa değişikliği için AKP, eğer tek başına çoğunluk sağlayamazsa kapısını çalacağı partilerin belki de başında HDP gelecektir. Fakat, HDP “evet” dese hatta ikisinin sayısal çoğunluğu yetse dahi CHP ile MHP’yi bir tarafa bırakarak salt HDP ile anayasal değişikliğine AKP asla yönelmez. Yönelmez çünkü Kürt meselesi AKP’nin değil rejimin meselesidir. Kürt siyasetinin bugün esas tartışması gereken, yaklaşan seçimleri de dikkate alarak geniş ve stratejik ittifakın nasıl yaratılacağıdır. Seçim ya da seçim dışı hangi planı hayata geçireceklerse geçirsinler, öncelikle ulusal demokratik ittifaklarını yaratmalıdırlar. Dolaysıyla bir süreden beri devam eden ulusal demokratik ittifak arayışlarına (ki önümüzdeki aylarda da somut çabalarla devam edecek) seçim bağlantılı olarak ve herkesi kapsayacak şekilde hızlandırılmalı. Türk devletinin gerek izlediği bölgesel siyaset, gerekse iç siyasette dayattığı yüzde on ve benzeri pratikler üzerindeki dışlamaları nedeniyle boykot da, bir seçenek olarak ilerde gündeme gelebilir. Bu vb. seçenekleri ittifak bileşenleri kendi aralarında tartışabilmelidir...  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Şahin Arşivi