Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

1 Mayıs’ın Ardından…

e1 1 Mayıslar tüm dünya’da ve Türkiye’de büyük gösterilerle kutlandı. Dünya’da en fazla çatışma ülkemizde yaşandı. AKP iktidarı son üç yıldır, işçi ve emekçilerin Taksim meydanında toplanmasına izin vermiyor. Onbinlerce polis ile, 1 mayıs günleri halkımıza, dışarı çıkılmaz, yaşanmaz bir İstanbul yaratıyor. “ Tüm bunların nedeni nedir ?” diye kendimize sormamız gerekiyor. Aslında Taksim, herkesin bildiği gibi, İşçi sınıfı mücadelesi açısından çok önemli bir simge.  Parababaları bu simge olma durumunu da kendileri yarattı. Yükselen İşçi sınıfı mücadelesi karşısında, bu mücadeleyi engellemek için yerli ve yabancı para babaları, ABD emperyalizminin kan içici örgütü CIA ve kontrgerilla 1Mayıs 1977 ‘de Taksim alanını kana buladı.  Otuzdört emekçi hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı.  Bu tarihten sonra Taksim tüm ülkede İşçi ve emekçiler için simge durumundadır.   1978’den beri bu alan ne kadar yasaklansa da, ülkemizde işçi sınıfı mücadelesi verenler bu alanda 1 Mayıs kutlamak için, her yıl büyük bir mücadele vermektedirler.  1989’da Mehmet Akif Dalcı Taksim Meydanı’na çıkmak isterken bir polis kurşunuyla hayatını kaybetti. Yine 1996’da Kadıköy’deki 1 Mayıs kutlamaları sırasında 3 emekçi hayatlarını kaybetti.   Sürekli 1 Mayıslarda işçi sınıfı ve emekçiler saldırılarla karşı, karşıya kaldı.  Tüm bunların nedeni ülkemizde, işçi sınıfını yan yana getirmemektir.  İşçilerin özgür toplu pazarlık ve grev hakları alanındaki mücadelesini engellemektir.  Şu an işçi sınıfı çok az işyerinde toplu pazarlık yapabilmektedir. Grev yapabilen işçi sayısı her geçen yıl düşerek,  2010 yılında bir yılda bin işçi başına 4 güne düşmüştür. Bu oranın bu yıl için daha da düştüğünü görmek için kâhin olmaya gerek yok. Parababaları düzeninin sürdürücüsü AKP iktidarı döneminde, işçi sınıfımız daha zor günler yaşamaya başladı. Taşeron işçiliği her alanda yaygınlaştı. İşçinin kıdem tazminatı her yıl kaldırılmaya çalışılıyor. Esnek çalışma düzeni getirildi. Özel istihdam bürolarıyla kiralık işçi dönemi başlatıldı.  Kamuda ve AKP’li belediyelerde hükümet yanlısı sarı sendikalar yetki almaya başladılar. Bu şekilde işçinin hakkını işverene karşı savunacak bir düzen istenmediği ortaya kondu. Geçen yıl Soma’da, Ermenek’te yüzlerce işçi maden kazası denen iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.  Gaziantep’te de onlarca işçi sanayide, tekstil atölyelerinde meydana gelen iş cinayetlerinde can verdi.  Kısaca işçi sınıfımız için her geçen gün, cehennem koşulları ağırlaşıyor.  İşten atılıyor. İşsiz kalıyor. Suriye’de ABD emperyalistlerinin çıkarttığı savaş nedeniyle, iki milyona yakın İnsan ülkemizde yaşıyor. İşverenler Suriyelileri karın tokluğuna çalıştırıyorlar. Tüm bu koşullar altında işçi sınıfımız kendini Taksim meydanında göstermek istedi. Bu işçi sınıfı ve emekçi halkımızın en doğal hakkıdır. DİSK Nakliyat – İş sendikası en fazla işçiyle DİSK’in merkezi Şişli’den  Taksim’e dayanan sendika oldu.  Diğer sendika, parti ve meslek odaları Beşiktaş’tan Taksim’e çıkmayı denediler. Fakat otuz bin polisle, biber gazları ve plastik mermilerle engellendiler. Taksim’e çıkma mücadelesi çok önemliydi. Çünkü ülkede tüm halkın gözü Taksim’deydi. Bu nedenle her ilde yapılan kutlamalarda da Taksim izlendi. Taksimin işçi sınıfımız için ne kadar önemli bir simge olduğu bir daha kanıtlandı.  Çünkü Şanlı gezi direnişimizin başladığı yer de Taksim’di. Tüm bu olanları dikkate alarak, bu cehennemden kurtulmak için,  çok derdin ilacı olan gerçek  İşçi sınıfı örgütlenmesini yaratmak gerekiyor. Başka yolu yok…   ercankosmanoglu@hotmail.com    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu Arşivi