Mehmet İletmiş

Mehmet İletmiş

YUH BEE…

Günlük hayatımda argo konuştuğum çok olmuştur. Bazen severek yaparım bu tür konuşmaları. Sanırım derdimizi daha iyi anlatabiliyoruz böylece. Ama yazı başlığı olarak bunu seçmem kolay olmadı. Ama tesadüf falanda değil hani. Bile isteye seçtim bunu. Gelelim kime yuh çektiğime. Cumhuriyetimizle yaşıt ve aslında Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin de fikir babalarınca kurulan bir partimiz var. Adı CHP.  Açılımı; Cumhuriyet Halk Partisi. Adından yola çıkarak kısaca; Cumhuriyet değerlerinin savunucusu ve koruyucusu aynı zamanda halkın katılımının ve refahının ön planda tutulduğu, evrensel hukuk ve insan haklarına bağlı, sosyal adaletin sağlandığı, sermayenin tabana yayılmasını hedefleyen bir yönetim biçimini savunan partidir diye tanımlanabilir. Bakmayın siz şimdilerde birilerinin “90 yıllık enkaz” diye küçümsemesine. “Bu CeHaPe zihniyeti memleket için hiç bir şey yapmamıştır” diye inkârcılığa soyunmasına. Zira 14 yıldır bu zihniyetin yarattığı yatırımları satmakla uğraştığı halde bitiremediğini vicdanı kör olmayan hemen herkes görebilmektedir. Türkiye’nin kuruluş yılları göz önüne alındığı zaman ilk yirmi beş yıllık süreç için bunların büyük bir kısmını sağlayabildiğini de inkâr etmemek lazım. Kul’dan birey, ümmetten vatandaş, mülkten bir devlet yaratmıştır. Nüfusunun %3 ü okuryazar olan, sanayisi sıfır denecek noktada, çatı kiremidini bile yurt dışından almak zorunda olan bir devletin neleri başarabildiğinin en güzel örneklerini vermiş. Son 65 yıldır toplam 5 yıl bile iktidar olamamış ama 12 Eylül faşizminin kapattığı yıllar hariç hep var olmuş ve ülke için yine de birçok şey başarmıştır. Yurdum insanının büyük bir bölümü yurttaş olma bilinci içerisinde hareket ettiği için var olmuştur. Dünyanın birçok ülkesine göre özgür bireyler olma sevdasından vaz geçmediği için var olmuştur. Toplumsal gelişmenin doğal sonucu olarak orta çağ zihniyetine geri dönmek istemediği için var olmuştur. Geçmiş yılların kazanımlarını inkar etmeyecek kadar kadirşinas olduğu için var olmuştur. Köleliğe ve faşizme teslim olmamak için var olmuştur. Kısacası yurdum insanı CHP nin gerekli olduğunu gördüğü için var olmuştur. Şimdi CHP nin içsel durumuna bir göz atılım. Ülkenin tüm gerici ve faşist çevrelerince “kurultay” partisi yaftası yemiş ve bunu belki de istemeden hak bile etmektedir. Koca bir partiyi kendi malı sanma gafletinden kurtulamayan bazı merkez yöneticileri ve çoğunlukla da yerel idareciler sayesinde bahşedilen bu yafta yerini korumaya devam etmektedir. (Son genel kurultayı iyi irdeleyiniz.) Bizim bu gün asıl konumuz yerel olarak ele alacağımız Gaziantep olacaktır. Son bir yıl içerisinde kimileri Milletvekilliği için istifa etti, kimileri başka sebeplerden tam altı il başkanı değişti. Bu ay içerisinde yapılacak kongrede yedincisi seçilecek. Şu ana kadar üç kişi adaylığını açıkladı. Üçüne de başarılar diliyorum. İnşallah üçü de il başkanı seçilirler. Peki, bu nasıl mı olacak. Tabi ki partinin kazınması ile mümkün. Yani dostlar dalga geçtiğimi filan sanmayın. Ben üçünün birden kazanmasını canı gönülden diliyorum. Eğer bu adaylar kendilerince samimi iseler ve partinin kazanmasını istiyor iseler bunu ispat etmeliler. Oturup birlikte ne yapabileceklerine karar vermeliler. Nasıl bir il yönetim kurulu oluşturulur ise kentin tüm kesimlerini kucaklar? Parti içi çekişmeler nasıl bertaraf edilir? Oluşacak kadro hangi yöntemler ile çalışırsa hedef kitlesine ulaşabilir? Yoksul halk kesimlerine nasıl ulaşır, emekçilerin içine nasıl girer, sivil toplum ile nasıl bir bağ oluşturur, kadınları ve gençliği bu partiye yeniden nasıl kazandırır? Dahası, halkın büyük bir kesiminde var olan umutsuzluğu nasıl yok eder. Korkmuş ve sinmiş halk yığınlarını nasıl bu çıkmazdan çıkarır? Üniversitelerin kentle içli dışlı olmasını nasıl sağlar? Toplumun en dinamik kesimi olan sendikalar ile nasıl birlikte olunur? Zaten parmakla sayılacak kadar olan aydın kesimi bu partiye nasıl kazandırabilirler? Saray sultasınca teslim alınmış olan mahalle ve köy muhtarları ile buluşma nasıl sağlanır? Kentin mahallî sorunları nasıl dile getirilir ve çözüm sağlanır? Tüm ili teslim almış olan rant ekonomisinin önünde nasıl durulur?  Toplumsal kopuşlar nasıl tamir edilir? Kentin doğası, kültürü ve tarihi nasıl korunur? Evet, bu ve daha başka sorunların çözülebilmesi için her birinin kafasında belki başka şeyeler vardır. Bütün bunları dile getirebilen dahası ortak bir çabanın elzem olduğuna inanan adayımız var mı? Bunları cevaplayan veya birlikte cevaplayabilecek olgunlukta bir kadronun oluşabilmesi acaba kime kazandırıp kemlere ne kaybettirir? Yoksa başlığa dönüp yuh bee diye bağırması mı lazım bu halkın?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet İletmiş Arşivi