Arif Nacaroğlu
Yüce Divan
Yayınlanma:
Güncelleme:
1 Eylül Dünya Barış günü yine insanların birbirini boğazladığı, sopalarla kovaladığı, gözlerine gaz sıkıp, kafalarını kırdığı görüntülerle geçerken yeni adli yıl da öylesine başladı. Yargıdaki yeni planların ilk işaretini yaptığı açılış konuşmasında “Yüce Divan görevinin Anayasa Mahkemesi’nden alınarak Yargıtay’a verilmesini” isteyen Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit verdi. Başkan “Her türlü cemaat-cemiyet çıkarının toplum çıkarının yerine ikame edilmesinin, hukukun bireysel veya grupsal ihtiraslara feda edilmesinin de hiç bir mazereti, açıklaması olamaz” diyerek, diğer cemaat ve tarikatları görmeden AKP tarafından sadece Gülen Cemaatine karşı başlatılan savaşın da ilgi alanı içerisinde olduğunun işaretini verdi.
Bir tarafta, ülkede 7 milyon ceza davasının sürdüğünü, korkunç ve baş edilemez boyutlara ulaşan dava dosyasından bunaldığını açıklayan başkan, sanki bu kadar iş yetmezmiş gibi şimdi bir de yakında müşterisi çoğalacak olan Yüce Divan yüküne de talip. Diğer tarafta bireysel başvuru hakkı tanınması sonrasında dosyalara boğulan ama buna rağmen Yüce Divan hakkını elden kaçırmak istemeyen Anayasa Mahkemesi. Bir diğer tarafta, Yüce Divan’a gittiği takdirde parmak hesabının hangi kurumda lehine olacağı hesabını yapan insanlar.
Ülke tarihinde Yüce Divan’da yargılanan siyasetçi bir hayli fazla. Ama büyük piyango Bakan Tuncay Mataracı’ya vurmuş. Meclise Demirel’in Adalet Partisi’nden girmişken Bülent Ecevit’in bakanlık teklifi ile Güneş Motel’de dönüş yapan 11 bakandan biri olan Mataracı şanssızlık eseri 12 Eylül döneminde yargılanmış ve AP’ye ihanet etmesinin bedelini “Rüşvet” suçlamasıyla 43 yıl ağır hapis ve 787 milyon 386 lira para cezasına çarptırılarak ödemişti.
Cumhuriyet tarihimizde 20’ye yakın siyasetçi Yüce Divan’da yargılandı ancak çoğu küçük cezalarla durumu kurtardı. Bazıları siyasi girişimlerle birbirini akladı. Toplum vicdanı Yüce Divan kararları ile tatmin olmadı.
Şimdi gündem Yüce Divan’ın kim olacağı. Allahın bildiğini kuldan saklamaya gerek yok. Ülkemizde yüksek yargı kurumlarının siyasilerce nasıl kurcalandığı, baskılandığı aşikar. Siyasetçiler işlerine gelen davalarda savcı, işlerine gelmeyen davalarda avukat olduklarını, yargıya açıkça müdahil olduklarını korkmadan söyleyebiliyorlarsa, kim yargılayacak rüşvet alanları, ülkeyi talan edenleri?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.