Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
12 Martlar…
Yayınlanma:
Güncelleme:
12 Mart, yakın tarihimizin dönüm noktalarından olan bir gün. 12 Mart 1971’de verilen Askeri Muhtıra ile Süleyman Demirel Hükümeti düşürülmüştü. O zaman Silahlı Kuvvetlerin başı olan Memduh Tağmaç, “Sosyal uyanış, Ekonomik gelişmeyi aşmıştır” sözcünü söylemişti. 27 Mayıs ihtilalinden sonra oluşturulan 1961 anayasasının sağladığı özgürlük ortamı ile önemli bir toplumsal uyanış gerçekleşmişti. İşçiler sendikalarda örgütleniyor, toplu sözleşme ve grev yapıyorlar. Üniversiteler en demokratik ve özerk dönemi 1961-1971 yılları arasında yaşamıştı. Sağlığın toplumsallaştırılması denen “sosyalizasyon” uygulamasıyla köylerden başlayan bir sağlık hizmeti sunumunun tüm ülkeye yaygınlaşması hedeflenmişti. 1970 yılında, Adalet Partisi (AP) iktidarı işçilerin sendikal özgürlüğünü engellemeye yönelik anayasa değişikliği yapmaya kalkınca 15-16 Haziran şanlı işçi direnişiyle karşılaşır. Ve bu değişiklik geri çekilmek zorunda kalınır. Halkın bu uyanışı parababalarını rahatsız eder, meclisten özgürlükleri kısıtlayıcı yasalar çıkamayınca, onlar için çare 12 Mart askeri darbesi olur. AP iktidarının Dışişleri Bakanlarından İ.Sabri Çağlayangil daha sonra “12 Marta, CIA vardır, hem de geniş ölçüde vardır” diyerek, 12 Mart darbesindeki ABD’nin rolünü ortaya koymuştur. 12 Mart darbesinden, sonra Üniversite özerkliği kısmen ortadan kaldırılır. İşçilerin sendikal haklarına kısıtlamalar getirilir. TRT’nin özerkliği ortadan kalkar. Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulur. Gençliğin toplumsal uyanışının, önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilir. Mahir Çayan ile birlikte 10 arkadaşı Kızıldere’de katledilir. O yıllarda ilkokula gidiyordum. Bir gün kasabamızdaki 16 öğretmeni gözaltına aldılar. “Balyoz” operasyonu adlı operasyonla tüm ülkede devrimci, yurtsever öğretmenler, aydınlar gözaltına alınıp, tutuklanıyordu. Kasabamızda da tutuklanma sırası öğretmenlere gelmişti. 15 gün sonra saçları üç numara tıraşla serbest bırakıldılar. Diğer bir 12 Mart, 1995’te yaşadığımız 12 Marttır. 12 Eylül 1980 Faşist darbesi, tüm sosyal hakları biçmesine, sosyalistlerin devrimcilerin üzerinden silindir gibi geçmesine rağmen, parababaları kendilerine dikensiz gül bahçesi yaratamamıştı. Bir kontrgerilla faaliyeti, olarak 12 Mart 1995’te İstanbul’da Alevi vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı Gazi Mahallesinde yaşanan olaylar sonucunda 18 yurttaşımız hayatını kaybetti. Olaylardan sonra yapılan otopsi sonucu, ölen 17 kişiden yedisinin polis mermisiyle hayatını kaybettiği belirlendi. O yıllarda İstanbul’da Okmeydanı SSK Hastanesinde çalışıyordum. Hayatın kaybedenler ve yaralıların bir kısmı da bizim hastaneye gelmişti. Bu acıyı da yakından yaşamış oldum. ABD’li akıldaneler sürdürülebilir istikrasızlıktan söz ederler, ülkemiz için yaratılan böyle bir durumdur. 11 yıllık AKP iktidarı özgürlükler üzerindeki baskıyı artırmış, toplumu bizden olanlar-bizden olmayanlar şeklinde kutuplaştırmış, laik düzeni başta eğitim olmak üzere, tüm kamusal alanlarda ortadan kaldırmıştır. Bunlara tepki olarak geçen yıl Mayıs –Haziran aylarında Gezi isyanı diyebileceğiz, toplumsal uyanış yurdun her yanını sarmıştır. İşte bu uyanış sırasında, İstanbul Okmeydanı’nda evden ekmek almak için çıkan 15 Yaşındaki Berkin Elvan, 269 gün komada kaldıktan sonra 11 Mart günü hayatını kaybetmiştir. Berkin Elvan, toplumsal uyanışımızın simgelerinden biri olmuştur. Hem Gazi Mahallesi Katliamı hem de Berkin Elvan ve Gezi direnişi sırasında öldürülen 7 gencimizin katilleri ortaya çıkartılamamıştır. Üzeri örtülen her katliam, yurttaşlar arasında huzursuzluk yaratmaktadır. Bu işte sürdürebilir istikrarsızlıktır. Bu gidişe halk olarak “dur!”diyebiliriz. ercankosmanoglu@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.