Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Tıp Bayramı…
Yayınlanma:
Güncelleme:
Geçen hafta boyunca, Tıp Bayramı kutlamalarını yaptık. Bu yıl, Ankara ve İstanbul Katliamlarının gölgesinde yapılan kutlamalarda, sağlıkla ilgili sorunlarımızı pek tartışamadık. Sağlıkçılar olarak sesimizi duyuramadık. Bu aybaşında 8 Mart günü Kilis’e füze saldırısı olmuş, Kilis’te biri çocuk olmak üzere iki vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Saldırı sırasında atılan füzelerin pek çoğu Kilis Devlet Hastanesi çevresine düştüğü için, Hastane çalışanları da tedirgin olmuştu. İktidar yanlısı bir yazar, “bu şekilde yaşamaya alışmak gerek” diyor. Ülkemiz Suriye gibi yapılmak isteniyor, Sağlık Çalışanları olarak bizler de bu şekilde yaşamak istemediğimizi ortaya koyan açıklamalar yaptık.
Son yıllarda, sağlık alanında hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. Hastayı memnun etmekten çok müşteri memnuniyetini öne alan bir sağlık düzeni, yaşama geçirildi. Kamu sağlık alanında uygulanan performans düzeni çalışanların birlik ve beraberliğini bozan bir sisteme dönüştü. Kamu Sağlık alanında, özellikle kamu hastanelerinde, yandaş sendikaya üye olmayan sağlıkçı arkadaşlarımız çok sık mobbinge uğrar hale geldi. İş barışını bozan, çalışanlar arasında açıkça ayırımcılık demek olan bu durum gittikçe daha çok kanıksanır hale gelmiş durumda. Bu durum, hastanelerin normal çalışma düzenini de bozar hale gelmiştir. Yandaş sendika üyesi gündüz en rahat bölümler de çalışırken, diğer sağlık çalışanları gece mesailerinde ve en olumsuz koşullarda çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Bu düzenin uzun süre böyle gitmesi, sağlık çalışanlarında tükenmişlik sendromuna neden olmaktadır. Bu ayırımcı düzenin uzun dönem bu şekilde devam etmesi, sağlık hizmetlerini felç edebilir.
Sağlık alanında yaşanan hızlı özelleştirmelerin en önemli ayaklarından biri olan şehir hastanelerinin yapımı da kezlerce Danıştay’dan dönen ihalelere rağmen hızla sürmektedir. İşletmecisine kar garantisi veren bu hastanelerin hayata geçmesiyle, halkın kamu sağlık hizmetlerini kullanması iyice zorlaşacaktır. Ya özel Hastaneler ya da Şehir Hastaneleri, Halk için “Kırk Katır mı? Kırk Satır mı?” ikilemine dönüştürülmüş olacaktır.
Öte yandan, kontenjanları şişirilmiş ve gecekondu tıp fakültelerinde okuyan pek çok Tıp öğrencisi gerçek anlamda bir Tıp eğitimi alamamaktadır. Kâğıt üzerinde bir Tıp eğitimi olmaz. Çünkü hekimlik mesleği ancak hastalar üzerinden öğrenilecek bir meslektir. Hemşirelik eğitiminde de büyük sorunlar vardır. Hemşire sayısı az diye, bıtırak gibi sayısız Sağlık Meslek Lisesi açılmıştır. Hasta görmeden, uygulama yapmadan mezun olan pek çok hemşire, nasıl hemşirelik yapacak?
Önümüzdeki yıl, AB-D emperyalizminin saldırdığı Suriye ve Irak gibi olmadığımız, Sağlık Çalışanlarının ve halkımızın sağlığının daha iyi olduğu bir yıl geçirmemizi diliyorum.
ercankosmanoglu@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.