Dr. Mahmut Beşiroğlu

Dr. Mahmut Beşiroğlu

Suriyeli olmak !

Suriyeli olmak ! 

İnsanoğlu doğduğu yeri bırakabilmesi için neler olması gerekiyor acaba?

Malını, mülkünü, varlığını, geleceğini, ailesini, arkadaşlarını, tanıdıklarını, kurduğu hayal beklediği saadet ve ektiği tohum, çizdiği müstakbel yaşadığı toprak, akciğerleri, aldığı nefeste vazgeçmesi bu kadar basit mi?

Yeni ülkeye, kültüre, yere, iklime, geleneğe, göreneğe sıfırdan veya sıfırdan bin kat dipte başlaması sizce kolay mı?

Tabiki değil.

Zavallı, gariban, öksüzlüğün en acı suratı, ne için ve kimin için?

Kan kusturucu..

Kalsan ölüyorsun, gitsen ölüyorsun. Allahtan başka kimse bilmez, hangi çadırda olacağını ve neler çekeceğini. Çaresizsin, gitmekten başka yolun yok, her gün ailenden birini gömüyorsun, her saniye ölüm haberi geliyor.

Allah’ım köleliğin zamanı bitti, peki neden bizim zamanımızda başladı diyor insan içinden..

Evet, bu gerçeği rağmen, şöyle çevremize, çevrenize bir bakın bazılarının gözünde Suriyeliler hain, ülkelerini satıp kaçtılar, buralarda gezip tozuyorlar, rahat rahat yaşıyorlar, yiyip içiyorlar. Biz olsaydık sonuna kadar savaşırdık, yapardık, yakardık bilmem ne ederdik. diyorlar. Tabiki savaşı ve onun koşullarını yaşamadan konuşmak çok kolay.

İnsanın içinden, hem de boğazı düğümlenerek şu soruları geliyor “Kardeşim uzaktan eleştirip, yorumlayamazsın, konuşamazsın. Senin çocukların söz konusu olunca, her şey değişir, sen savaştan ne anlarsın ne biliyorsun!” diye ama bunu dışa vurup söyleyemiyorsun.

Burada bir misafir Suriyeli olarak yazıyor ve soruyorum; ülkemde yerim birinci sıradayken, neden yerim ve sıram olmayacak bir ülkeye göç ederek geleyim, siz olsaydınız yapar mıydınız? www.yenicizgihaber.com

Hayır diyeceksiniz elbet.

Bombaların içinde her an patlama, her sokakta cenaze, dünyanın orduları senin toprağın üstünde ve herkesin niyeti, menfaati farklı. Her yer toz duman, kap karanlık.

Kardeş, kardeş ile savaşıyor, dostun düşmanın beli değil, her tarafta ölü kokusu,

Mezarlıklarda yer kalmadı.

Böyle bir durumda siz olsaydınız ne yapardınız..

Eğer silahlı gücümüz, ordumuz başka bir ordu ile savaşsaydı bizde bırakıp, kaçıp başka ülkelere gitseydik, o zaman hain olurduk.

Ama her şey bir anda başladı ve sırf meşru haklarımızı istedik, daha onurlu gururlu bir şekilde bayağımızın altında kardeşçe birlikte yaşayalım istedik. Biraz özgürlük, demokratik bir seçim ve ülkeyi yöneten temiz ve dürüst devlet adamları olsun istedik.

Ülkede Demokrasi olsun istedik. Rüşvetsiz, herkesi kucaklayan bir kanun anayasa olsun istedik. Adil, adaletli bir hayat ile birlikte, kardeşçesine mutluluk içinde yaşayalım istedik ama olmadı. Bizim bu haklı, en doğal haklarımıza karşılık cevap, kurşun oldu, ölüm oldu. Bizlere aklınıza gelmeyecek şeyler yaşatıldı,  milleti susturmak ve öldürmek için.

Asker, polis, ordu, halka karşı, senin değerin bir tane kurşun, ölsen kimin umurunda,

Ve bunların yanı sıra hapisteki bütün dincilere, tutuculara Af çıkartıp silah verip meydana bıraktılar.

Artık devlet yok, kanun da yok, herkesin elinde silah istediğin kişiyi öldürüyor.

Uçakların dumanı gökyüzünün rengini kirletti. Gökyüzünün masmavi rengi, simsiyah bulutlara geçti.

Tüm bu kan gözyaşı, elbette Suriye egemenliği için değildi. Bir kişi için yani BAŞAR ESAD’ın egemenliği için ve Bas Partisi iktidarı içindi. 

Suriye de insanların kimliğine bakıp öldürüyorlar. Sünni, Şii, Alevi, Kürdi, Süryani, Ermeni, Arap, Türkmen, Ezidi, Arami fark etmiyor. Bomba nerden geleceğini ve kimin başını yakacağını, hangi okulun üstüne veya caminin avlusuna düşeceğini bilemezsin.

Bu durumda halk ne yapsın, neden bu savaşın faturası biz masum sivil halka kesiliyor.

Suriye’de, Savaş bitmeyecek, Savaşın alevi sönmüyor, büyükler istemiyor, ama artık büyüklerin elinden bile değil.

Bizler o sıralar bu savaş bir kaç ay sonra biter dedik ve Türkiye sınırına yakın köylere, beldelere göç ettik sığındık.

Bu zor koşullarda bizi kucakladınız, yaralarımızı iyileştirdiniz, hayat verdiniz. Ensar muhacir muamelesi yaptınız, iş imkanı sundunuz.

Fakat tüm bunların yanı sıra genelleme yapmasak ta, hatta yapamayız da, Türklerin büyük bir kısım bizi dışlıyor, küçümsüyor, işitmediğimiz küfür kalmadı, duymadığınız azarlama kalmadı. Örneğin, Pis Suriyeli, defolun gidin ülkenize, burada ne işiniz var lan, yıkılın buradan, Allahın belaları vb. diyenler çooook oldu.

Fakat tüm bu hakaret ve dışlamalara rağmen, bizi sevenler, sahip çıkanlar, maddi ve manevi destek verenlerde oldu.

Türkiye elbette bu mülteci konusunda çok sıkıntı çekti. Avrupa’nın baskısı ve ekonomi savaşı, para değeri vb. Sonuçta bu sıkıntılı süreçle 10 yıl geçti ve kaç sene daha geçecek bilemiyoruz.

Unutmayın Savaş yıkımdır, ölümdür, hasrettir, intihardır…

S’si sinsi günlerdir

A’sı azaptır

V’si vatansız yaşamaktır

A’sı acıdır

Ş’ şarın en büyük iblisidir

Savaşta yasalar susar, ama bizim savaşımızda bütün dünya sustu.. www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Mahmut Beşiroğlu Arşivi