Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Soyağacı meselesi…

Soyağacı, benim çalıştığım alan olan tıpta önemli bir konu. Özellikle de benim uzmanlık alanım olan Çocuk Hastalıkları için daha da önemli. Çünkü soydan geçen kalıtsal hastalıklar yaşamın ilk yılarında belirti verirler. Bu hastalıkların pek çoğu tedavi edilmezler ise ölümcül hastalıklardır. Toplum olarak birkaç kuşak öncemizi çok iyi bilmiyoruz. Yazılı kayıtlarımız hemen, hemen hiç yok. Matbaanın çok geç bu topraklara gelmesi, 19.yüzyıl okur-yazarlığa önem verilmemesi gibi pek çok etken yazılı kayıt tutulmasını engellemiş. İstanbul, Balkanlar ve birkaç büyükşehir dışında okuryazarımız pek az olmuş. Zaten modern anlamda okullar ancak 19.yüzyılın ikinci yarısında kurulabilmiş. Onun öncesinde medrese düzeni tam olarak egemen durumda imiş. Özellikle Anadolu’da göçebe kültürü egemen olmuş. Bu kültürün temel özelliği de sözlü kültür olması. Özellikle Gaziantep, Osmaniye, Adana, Kahramanmaraş illerinde türkülerle olayları anlatma geleneği elli yıl önce yaşayan bir gelenek idi. Köy, kasaba ve şehirlerimizin tarihleri konusunda da çok sıkıntı yaşarız. Genellikle yerleşim yerlerinin tarihleri  rivayetler üzerinden anlatılır. Evliya Çelebinin seyahatnamesi neredeyse elimizde olan tek kaynaktır. Aslında tarihsel açıdan baktığımızda medeniyet dediğimiz sınıflı toplumların ilk ortaya çıkış yeri de bölgemizdir. İnsanlığın avcılık konağından çıkıp, yerleşik düzene geçip tarım yapıldığı yerler, bizim topraklarımızdır.  İnsanlığın tarihsel gelişimi içinde, dünyanın diğer yerlerindeki toplumlar, burjuva devrimleri çağına bizlerden önce ulaşmışlar. Matbaayı daha önce kurmuşlar, okur-yazarlık sorununu bizlerden daha önce çözmüşlerdir. E devlet üzerinden soyağacımızı öğrenmek konusu boş yere çok abartıldı. Esas olarak Nüfus Müdürlüklerinde bulunan kayıtlarımıza erişim sağlamış olduk. Birkaç kuşak öncesindeki kayıtların pek doğru tutulmadığını dede ve ninelerimin ölüm tarihlerinin yanlış olduğunu da gördüm. Ayrıca doğum yerlerinin de doğru olmadığını gördüm. O yıllarda nüfus müdürlüğünde, iyi okuyup yazan memur bulmak da zor olsa gerektir. Kayıtlar özensiz ve yetersiz tutulmuş. Kayıtların güzel bir tarafı soyu hem anne hem de baba tarafından eşit bir şekilde götürmesi olmuş. Hastalıkların kalıtsal özellikleri bizim alanımız olduğu için biliyoruz. Anadolu insanındaki genetik yapı Avrupa ve Asyalı pek çok halka göre daha karmaşık bir yapıdadır. Bunun böyle olması da çok doğaldır. Şu anda egemen kültürde,  sanki millet olarak hep aşiretler şeklinde yaşanmış algısı vardır. Gerçek olan halkların birbiriyle kaynaşmasıdır. AB-D emperyalistleri halkları bölecek bir enstrüman bulmayı çok severler. Dünya ülkelerini kendi insanlarına tanıtırken de hep o ülkenin ırk, din, mezheplerini anlatır dururlar. Bir yolunu bulup halkları birbirine düşürmek isterler. Bugün bölgemizde yaptıkları da budur. Soyağacı öyküsü malumun ilanından başka bir şey değildir. Vatandaş olarak yapmamız gereken iş, sınıfsal soyağacımıza bakıp kendi sınıfımızı bilmek ve ona göre davranmaktır. ercankosmanoglu@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu Arşivi