Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Sarı Sendikacılığın İflası…
Yayınlanma:
Güncelleme:
Bursa’da bulunan Renault oto fabrikasında işçiler, 15 Mayıs gece yarısı, üyesi oldukları Türk Metal Sendikasına ve işverene tepki olarak iş bıraktılar. Ardından TOFAŞ, Ford, Türk Traktör gibi otomotiv sanayinin diğer fabrikalarında iş bırakıldı. İşçiler ne istiyordu? İşçiler aynı işkolunda faaliyet gösteren BOSCH fabrikasında çalışan işçilerin toplu sözleşmelerindeki maddelerin kendilerine de uygulanmasını istiyorlardı. Çünkü aynı sendika BOSCH fabrikasında da örgütlüydü. 12 Eylül öncesi DİSK’in büyük sendikalarından, motor gücü olan MADEN-İŞ bu işkolunun en büyük sendikasıydı. Ağır sanayi diyebileceğimiz bu işkolunda işçiler örgütlenmeye en yakın işçileri n 177 bin ‘i bugün Türk Metal Sendikasına üye durumda. İşçilerin örgütlenmesinin önüne geçen 12 Eylül faşist darbesinin gerici yasaları her seferinde bu sarı Sendikanın önünü açmış, işyeri barajı, işkolu barajı, yetki tespitleri, grev ertelemeleri, hakem kurulu kararları bu sendikanın büyümesine yardımcı olmuştur. İşveren-Hükümet-Türk Metal elbirliğiyle işçi sınıfımızı gerçek bir sendikal örgütlülükten uzak tutmuştur. İşçi sınıfı sendikacılığı iddiasında olan sendikalar da beceriksiz, cesaretsiz tutumları nedeniyle metal işçilerini örgütleyememiştir. İşçi sınıfı canına tak diyen bu durumundan kurtulmak için şalterleri indirmiştir.
Benzer bir durum Şehrimizde Baş pınar’daki Tekstil fabrikalarında yaşanmaktadır. Başpınar işverenleri, kendilerini üzmeyecek sendikalara işçilerin üye olmasını istemektedirler. Bir örnek; geçen yıl Mart ayında iş bırakarak direnişe geçen Boyar Kimya işçileri, Hak-İş ‘e bağlı Öz İplik İş’e üye olmaya zorlanmıştır. Sonuç olarak yapılan toplu sözleşme, asgari ücretin çok az üzerinde yapılmıştır. İşçinin sendikaya ödediği aidat ta dikkate alındığında, işçiler eskiye göre daha az ücret aldıklarını düşünerek sendikadan istifa etmişler. İşçilerin sendikasız olduğu durumda da işverenler keyiflerine göre davranıyorlar. Örnek; Başpınar’da başka bir fabrika olan CMS iplikte üç aydır maaş alamayan işçiler tazminatsız olarak kapı önüne konunca, fabrika önünde çadır kurarak geçen hafta direnişe geçtiler. İşveren işçileri çıkartma nedeni olarak ilkin 29 kod numarasını göstermiş. Bu maddede” İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih” diye yazıyor. Yapılan itiraz sonucu bu madde değiştirilmiş. Sonuç olarak işverenler için cennet, işçiler için cehennem olan bir düzeni yaşıyoruz. Üretim ilişkilerinde yaşanan bu düzen hayatın her alanını etkiliyor. İşveren sınıfına gösterilen aşırı müsamaha, göstermelik bir demokrasi yaşamamıza neden oluyor. Sözde siyasi partilerin, seçimlerin olması demokrasiyi yaşadığımız anlamına gelmiyor. Halk olarak kandırılıyoruz. Sarı sendikacılık gözümüzün içine bakıla, bakıla destekleniyor. İşçi sınıfının başı böyle bağlanmış oluyor.
Kamu çalışanlarında da durum farklı değil. Hükümete bağlı sendika konfederasyonu Memur –Sen’de Kamu çalışanlarının %60’ı örgütlü görünüyor. İşe başlarken Memur –Sen’e kayıt da yaptırılıyor. Bir yere müdür olunacak ise Memur-Sen’e bağlı olan sendikanın onayı gerekiyor. Hastanelerde de durum aynı. Hemşirelerden sorumlu seçilecek ise Memur-Sen’e bağlı hemşire sorumlu hemşire oluyor. Gündüz çalışılan yerlere yine aynı sendika üyeleri getiriliyor.
Bursa’da başlayan bu sarı sendikacılığa karşı olan isyan, sarı sendikacılığın iflas ettiğini gösterdi. Biz emekçiler bu durumu iyi değerlendirmeliyiz. Kendi sınıfımızın çıkarları için mücadele eden, kendini işverene satmayan sendikaları meydana getirmeli ve buralarda örgütlenmeliyiz.
ercankosmanoglu@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.