Petersburg

a3 6 Temmuz’da 20 kişilik bir grupla Antep’ten hareket ettik. Bu gezimizin gerçekleşmesine en büyük katkıyı sevgili kardeşimiz Süleyman Bayram sağladı. O'na tüm arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. Rusya,17.075.072 yüzölçümü olan, 81 özerk cumhuriyetten oluşan, 141 milyon nüfuslu dünyanın en güzel, görülmeye değer bir ülkesi. Petersburg, büyük Petro’nun Hollanda’da öğrenim görmesi ve oraya hayranlığı nedeniyle kanallar ve köprüler kenti olma özelliğini kazanmış bir kent. 1917 Ekim Devrimi bu kentte başlamış. O zaman Rusya’nın başkentiymiş. Kentin adı devrim sonrası Leningrad olarak değiştirilmiş.1996'da tekrar eski adına kavuşmuş. Kentte 142 kanal ve 640'tan fazla da köprü var. Bu kent Rusya'ya başkentlik yaptığı için dünyanın en görkemli sarayları, bahçeleri, çeşmeleri bu kentte bulunuyor. (Hermitaj Müz. Petrof Bahçesi, Puşkin Sarayı vb.) bu güzel kent 2.paylaşım savaşında insanlarının çoğunu kaybetmiş dönemde dünyaya gelenlere" kuşatma çocuğu "adı verilmiş. Bu çocuklara devlet her türlü olanağı sağlarmış. Sovyetler zamanında da her Sovyet vatandaşına devlet 600 metre kare arsa verir, halk da istediği şekilde evini yaparmış. Petersburg’da 32 kilometre uzunluğunda "neva" nehri geçiyor, bu kentte Petro’nun isteği üzerine herkesin bir teknesi olmuş. Büyük Petro, Rusya’yı güzelleştiren, ilklere imza atan bir lider konumunda. Kışlık saray, (hermitaj), şimdi dünyanın en büyük müzesi. Bu binada 1000'den fazla salon,2000 kadar pencere ve kapı var. İçi yaldızlarla, kabartmalarla, oymalarla süslenmiş. 1837 yılındaki bir yangında zarar görmüş;,1922 yılından sonra da müze olarak kullanılmaya başlanmış. Burada 3 milyondan fazla eser var.120 salonda dünyanın en ünlü eserleri sergilenmektedir. Ruslar tarihlerine, tarihi eserlerine büyük önem veren bir ulusmuş. 2.paylaşım Savaşı’nda eserlerinin çoğunu Urallara kaçırıp orada korumuşlar. Rusya’nın tarihinde önemli bir yere sahip olan kraliçelerden biri de 2.katerina'dır. 2.katerina'nın yaz mevsiminde kullandığı saray, bizleri adeta büyüledi. Bu saray da yine değişik tarzda süslemelerle göz kamaştırıyordu. Petersburg’dan sonra mandrogi adındaki bir köye geldik. Bu köy, ormanlar içinde, ahşap evleri... ve tahta işlemeciliğiyle ünlü şirin mi şirin bir yerleşim yeriydi. Buradan gemimiz bizi saçık hava müzesi niteliği taşıyan Kiji adasına götürdü. Burada bizi büyüleyen, 1714 yılında inşa edilen 37 metre yüksekliğinde 22 kubbeli, 5 salonlu Preobrajenski Kilisesi oldu. Bu kilesinin yapımında tek bir çivi kullanılmamış,; bu görkemli yapı balta ve oyma kalemi kullanılarak çam kütüklerinden ve titrek çam ağacından inşa edilmiştir. Bu yapı dünyanın çok kubbeli Kilisesi olduğundan Unesco miras listesine alınmıştır. Goritsy adlı köyde de ünlü kadınlar Manastırı’nı ziyaret ettik. Bu manastırda rahipler halkı adeta iliklerine değin sömürüp, dini kötüye kullandıkları için 1917 Ekim Devrimi’nde bunlar devrimciler tarafından şiddetli cezalara çarptırılmışlar. Günümüz Rusya’sında işsizlik oranı yüzde 6, telefon faturası oldukça düşük, bir litre benzin sudan ucuz. Sovyetler döneminde daha da ucuzmuş. Sovyetler döneminden kalma ısınma fabrikaları sayesinde halk 24 saat sıcak sudan yararlanıyor. Bu ülke, ilginçtir, kışın sağunda elektrik enerjisinden yararlanıyor. Kısacası bu ülke, doğal gaz, su, orman vb. zenginliklerin bol olduğu bir ülke... Gemimizde her ulustan vatandaş vardı. Biz daha çok Latin Amerika halkıyla kaynaştık. Gemideki hizmetler güzeldi. Bize Rus kültürünü tanıtmaya çalıştılar. Ayrıca yemekleri oldukça hafif ve sağlıklıydı. 5. Gezdiğimiz kent, işçi kenti olan Yaraslavl odu. 650 bin nüfuslu, Volga Nehri üzerine kurulmuş bir kent... Rusya’da üretilen ilk kamyon, troleybüs, iş makinaları burada yapılmış. Dünyada ilk sentetik kovucuk burada bulunmuş.1750 yılında ilk drama tiyatrosu, ilk baskı gazete burada kurulmuş. Rusya'nın ilk yetiştirdiği kadın kozmonot Valentina Terishkova bu kentten çıkmıştır.2. paylaşım Savaşı’nda bombalanmış, birçok kadın işçi ölmüştür. Onların anısına 365 gün 6 saat doğal gazla yanan bir anıt mezarları vardır. Burada komünist parti daha güçlüymüş. Kent oldukça güzel görülmeye değer bir yer... Liman kentlerinden biri de Ugliç'ti. korkunç İvan’ın oğlunu öldürdüğü o'nun anısına yapılan Dimitri kan Kilisesi’ni de gördük. Aklımıza hemen muhteşem Süleyman ve diğerleri geldi. Demek ki Tevfik Fikret’in dediği gibi vahşetler denk... son uğrak yerimiz Moskova oldu. Rusya 81 özerk bölgeden oluşuyor Kremlin sarayı en eski yapılardan biri. Kırmızı tuğlalarla örülü kule ve duvarları 15.yy yapılmış. Kızıl meydan Moskova’nın ana meydanıdır. Burada her türlü devlet töreni yapılıyormuş. Lenin’in mozolesi ve aziz vasili katedrali de burada binlerce insanı konuk ediyor... Şimdi de dünyaca ünlü sanatçılar burada konser veriyorlarmış. Moskova gezimize ünlü şair nazım Hikmet’in mezarını da doğal ekledik. Burayı ziyaretimiz esnasında herkes duygulandı. Mezarı Yeltsin’e komşu, bu mezarlık ünlülerin mezarlığı. Adeta heykel müzesini andırıyordu. Moskova’nın dokuz havaalanı varmış. Beşi sivil; dördü askeriymiş. Bu ülkede mühendislik dehası olan asansör, kanal sistemi var. Gemiler ilginç yöntemle engelleri aşıyor ve yoluna devam ediyor. Vikingler döneminde gemiler engeli aşamıyor, insanlarla beraber suya gömülüyormuş. Kısacası Rusya ormanlar, sular, tarihsel yapılar ülkesi... Herkesin görmesi en büyük arzum...  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Atiye Okay Arşivi