ORASI NERESİ?

  Sıkıyönetim ilan edilen yerlerde ölüm kol geziyor! Gizlice çekilen video ve resimleri en üst perdeden gerilim filmi gibi izliyoruz! Sivil insanların sokak ortalarında kuş gibi avlanmalarını da geçtik; evlerinin içinde uyurken, çocuklarının karnını doyururken öldürülen anaların, yanaklarında donmuş göz yaşlarına tanıklık ediyoruz!.. Devlet güçlerinin atış poligonunda nişan talimi yapar gibi masum insanları öldürüp, cenazelerini çürüyüp kokana kadar sokak ortalarında teşhir ettiğine tanıklık ediyoruz!.. Bir halkı; çocukları ve ana rahmindeki cenine kadar katledip, sonra da "kendi halkını öldüren zalim Eset!" diye naralar atan katliamcı iktidarın pişkinliğine tanıklık ediyoruz!.. Geçmişte söylediklerini bu gün reddeden; başkan olma sevdasına ülkeyi kan gölüne çeviren ve bir türlü doyma bilmeyen birilerinin, toplumu ırk ve mezheplere bölerek birbirine nasıl düşman ettiğini üzülerek görüyoruz!.. İşin çok daha vahimi, cumhurbaşkanı gibi düşünmeyen ve onu eleştiren insanlar ya hakaretten, ya da vatan hainliğinden yargılanıp ceza evlerine atılıyorlar!.. Bir zamanlar mahkemelerde insanların en temel hak ve hukukunun koruyucusu olarak görev yapan adalet ordusu, elinin altında ki anayasa kitabını kapatmış, sadece iktidardan azar işitmemek için sipariş gibi hükümler vermektedir... AKP iktidarı ülkeyi sürüklemiş olduğu bu yolun çok kanlı ve karanlık olduğunu bir türlü görememektedir! Kimine göre Kürdistan; kimine göre kürt illeri; ve kimine göre de Doğu illeri olan "ora"da insanlar sokaklara beyaz bayrakla çıkmak zorunda kalıyorlar. Hiç bir hukuk ve kurala bağlı olmayan güvenlikçiler, çoğu zaman bu beyaz bayraklı masum insanları bile vuruyorlar! Böylesine kin ve nefret devletler arası savaşlarda bile olmadığına göre, bu insanların önce kim olduğuna karar vermek durumundayız. Kim bu insanlar? kardeşlerimiz mi? öyleyse neden gaddarca öldürülüyorlar? Düşmanlarımız mı? Hiç sanmam! Bin yıldır omuz omuza yaşayıp, kız alıp vermişiz, akraba olmuşuz! Ama şimdi onlara bu kadar zulüm reva görülürken bizler Türk toplumu olarak, milli bir savaş kazanmışız gibi sevinip, evimizin balkonlarına bayrak asarak kutlamalar yapabiliyoruz!.. Dedesinin kucağında katledilen üç aylık bebek için "büyüdüğü zaman nasılsa terörist olacaktı!" deyip, sevinç nidaları atabiliyoruz!.. Görevi bütün topluma aynı adalet ve şefkatle yaklaşmak olan ülke yöneticileri, adaletsizliğin alnından öpe biliyorlar! Hani "balık baştan kokar!" derler ya!.. Burada tam tersi oluyor! Ülkeyi yönetme ve huzura kavuşturma yetisinden yoksun olan bu yöneticiler; aslında içinden gelmiş oldukları gerici zihniyetin de temsilciliğini yapmaktadırlar. Her şeyi din adına yapıyorlar ve toplum buna itiraz etmiyor. İktidar partiden çok yeni bir tarikat gibi çalışıyor! Hem de öyle bir tarikat ki, bütün kurallarını mezhep, ırk, cinsellik ve bunlar üzerinden saltanat kurma esaslarına göre düzenliyor... Bir bakıyorsunuz bu tarikatın en önde gelen zatlarından biri umreye gidiyor. Adam kart horoz!.. Genç hatunlarla seks yapmak için viagra kullanıyor. Ama kalbi dayanamayınca da tahtalı köyü boyluyor! Sanırım seks şehidi sayılmış olacak ki cumhurbaşkanı, başbakan ve genel kurmayında katılımlarıyla adamı şehitler mezarlığına gömüyorlar!.. Aldığı viagraya gelince!.. Gittiği yerde lazım olur belki!.. Aslında bu günler espri yapılacak günler değil! Ama sağ olsun diyanet! Kuruluşundan bu yana ilk kez işe yarar bir buluşla yüzümüzü güldürdü de aldığı maaşı hak etmiş oldu!.. 1400 seneden beri sakızın orucu bozup bozmayacağına karar veremeyen diyanet işleri başkanlığı, geçtiğimiz günlerde "bir babanın kızına sarıldığı zaman şehveni duygular" hissetmesinin dinimize göre haram olmadığını söyleyerek, görevini yapmış oldu!.. Daha önce de aleviler müslüman olmadığı için, onlarla evlenilemeyeceğini keşfetmişti! İslamiyette ve diğer dinlerde böyle bir şey olmadığına göre, diyanet işleri hangi dinin mensubu? Veya bu fetvayı hangi dine göre veriyor bilmem! Ama diyanettten çıkan bu tür sapkın görüşler AKP'nin parti olmanın ötesinde yeni bir tarikat olduğu gerçeğini daha da güçlendiriyor!. En tehlikelisi de; "namaz hocası ve 32 farz" dışında hiç bir kitap okumayan diyanet işleri ile temsilcisi olduğu kesimin, cinsel fanteziler dünyasında kaybolmuş olmalarıdır! Gözleri kapalı görmüyorlar, kulakları tıkalı duymuyorlar! Cinsel organları ile düşünüp, cinsel organları ile karar veriyorlar!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Ercan Arşivi