Mehmet İletmiş

Mehmet İletmiş

Aydın olmak zor zenaat…

Ülkenin gerçek gündemi başka konular iken son bir haftadır nelerle uğraşıyoruz. Yurdun bir bölümü yangın yerine dönmüş, her gün bir sürü insan ölüyor- öldürülüyor, kentler savaş görmüş muharebe meydanları gibi yıkık dökük ve insanları göç ediyor. Cesetler beşer – onar gömülüyor, bir inat uğruna sürdürülen bu kavgada verilen şehitler! Yurdun dört bir yanında feryatlar eşliğinde gömülüyor. Yöneticilerimiz sanal hain peşinde!!! Evet, dostlar tablo ne yazık ki bu. İnsanlarımızın kimi okul bahçelerinde, kimi evinin merdiveni başında, kimi camii yolunda kurşunların hedefi oluyor. Hatta evinin içinde kahvaltı sofrasında ölenleri görüyoruz. Bir yığın ana çocuklarının cesedini bile alamadığı için isyanda.  Yöneticilerimiz bu ortada kalan cesetlerin kimler tarafından gömüleceğine dair yönetmelik hazırlığı içinde!!! Bir bakıyoruz üç gün içinde sahiplerince alınmayan cesetler belediyece gömülür diyorlar, gömen bulamayınca valilik gömsün diye genelge yeniliyorlar. Sokak ortasında kalan cenazeyi almaya gidenler kurşun yağmuruna tutulduğu için geri kaçmak zorunda bırakılıyor. Yöneticilerimiz kendilerinden başka herkesi suçlu ilan etme seferberliğinde!!! İşte bu ahval ve şerait içirişinde Dünyanın 89 üniversitesinden 1.128 akademisyen bir bildiri yayınlıyorlar. “Bu suça ortak olmayacağız” diyorlar. Bu savaşın durmasını, süregiden sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını istiyorlar sanırım. (Sanırım diyorum, çünkü metni özellikle okumadım) Yöneticilerimiz hemen peş peşe bunları hain ilan etmekte birbirleriyle yarışıyorlar!!! Arkasından yurdun dört bir yanında cadı avı başlıyor. İmzacı akademisyenler terör örgütüne destek olmakla suçlanıyor, soruşturuluyor hatta göz altına alınıyorlar. Yöneticilerimiz bunların hedef gösterilmesi için bağımsız yargıyı!!! Göreve çağırıyorlar. Kimi akademisyenler en yetkililer tarafından özellikle aranıyor, imzalarını geri çekmeleri sağlanıyor, aranmayanlar koca salonlarda düzenlenen devlet toplantıları sırasında imzanızı geri çekin diye uyarılıyor. Bire kardeşim diyelim ki bütün bu imzacılar imzalarını geri çektiler. Mevcut sorunlar çözülüyor mu? Yaratılan kamuoyu böyle bir sorunun varlığı konusundaki fikrini mi değiştiriyor? Tam tersine bir işleve sahip oldu bu tehdit ve gözdağı.  Zira sinemacısından sendikacısına, ressamından heykeltıraşına, yazarından şairine yurdun her yöresinden yeni mesajlar yükselmeye başladı. Kimileri içeriğine katılmasam bile diye başladı söze. Kimi aynı metne sahip çıkarak desteklerini açıkladılar bu akademisyenlere. Tabi bu arada imzasını geri çektiğini bildiren, içeriğine vakıf olmadıklarını açıklayanlar olduğu gibi imzasına sonuna kadar sahip çıktığını açıklıyor büyük çoğunluk. Türkiye’nin birçok ilinde yerel siyasetçilerin, sendikacıların, meslek odalarının ve siyasi kimliğe sahip birçok insanın ortaklaşan bildirilerini görmeye başladık. Sokakta basın açıklaması yapanlar, basın bülteni olarak yayınlayanlar, salon toplantıları ile desteklerini açıklayanlar her gün birbirini takip ediyor, hain ilan edilmek pahasına. Soruşturulmayı, kovuşturulmayı ve hatta gözaltına alınmayı göze alıyorlar. Ülkemizin bir bölümünde yaşanan bu karanlığın son bulmasını, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, süren çatışmaların toplumun büyük bir kesimine yaptığı etkinin ortadan kaldırılması çağrısı yapılıyor. Savaşın yıkım olduğu, ölümlerin ve bu isimsiz olağanüstü halin çözüm olmadığı vurgulanıyor. Yaşanan bu karanlık günlerin yarattığı toplumsal travmanın yeni kırılmalara sebep olmaması için feryatlar yükseliyor yurdun dört bir yanından. Suruç’ta, Ankara’da yükselen barış çığlıklarına yönelen bombaların bile engelleyemediği bir tonda barış çığlığı atılıyor her yerde. Bu gün o katliamlara bile ses çıkarmayan kesimlerinde sesi katılıyor bunlara. Yeter artık sözlerini herkesimden, her görüşten ve her yaştan insanlardan duymaya başladık. Evet, bu akademisyenler bir şey yaptılar. Toplumun duyarsızlaşmış sinir uçlarına dokundular. Sessizlere ses çıkarmayı, sinenlere ortaya çıkmayı, korkanlara cesur olmayı salık verdiler. Çıkardıkları ses bir yankıya dönüştü.  Zor olanı yaptılar. Karanlığa mum yaktılar. Bir yerde mi okumuştum yoksa birinden mi duymuştum hatırlamıyorum. Aydın olmak şöyle kalmış aklımda. “Aydın, kurulu düzene muhalif olan, onu değiştirmek için mücadele eden ve bu uğurda bedel ödemeyi göze alabilendir.” Eee, işin doğrusu buda biraz zor iştir yani. Hain ilan edilmekte var işin sonunda, işinden edilmekte. Gözaltına alınmakta var, yargılanmakta. Özgürlük ve barış adına…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet İletmiş Arşivi