Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Öğretmenin ve Eğitimin Hali Ne Olacak?

e1 24 Kasım, yıllardan beri Öğretmenler günü olarak kutlanıyor. Bu günler, öğretmenlerin sorunları ve eğitim sorunlarının tartışıldığı günler oluyor. Ülkemizde öğretmenlik mesleği en zor günlerini yaşıyor.  Okullara öğretmensizlikten kırılırken, dışarıda 330 bin öğretmen atama bekliyor. Maliye Bakanlığı en son açıklamasında 126 bin öğretmene ihtiyaç olduğunu açıkladı. Bu yaklaşım bile eğitim-öğretim’e verilen önemi gösteriyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmen’e büyük değer veriliyordu. Kamu alanında, en yüksek ücretleri öğretmenler alıyordu. Halkın büyük çoğunluğu okuma-yazma bilmiyordu. Halkın hızla okur-yazar olması büyük önem arz ediyordu. İlk önce millet mektepleri açıldı. Askerlikte okuma-yazma öğretilen gençler eğitmen kurslarından geçirilerek öğretmen oldular. En önemli atılım, Köy Enstitüleriyle gerçekleştirildi. 1940 yılından itibaren kurulan 29 Köy Enstitüsünde, onbinlerce köy çocuğu öğretmen olur.  Köy Enstitüleri, ülkemizdeki aydınlanmanın temel taşı sayılır. Cumhuriyetin kurulmasına rağmen, ülkemizde Ortaçağ artığı Tefeci-Bezirgân sınıf tasfiye edilemez. Bu sınıf köylü çocuklarının okuyup yazmasına karşıdır. O yıllarda toprak ağaları ve bu sınıfın temsilcileri “Bu çocuklar okuyunca, köyde marabalığı kim yapacak” derler. Köy Enstitüleri konusunda olmadık iftiralar atılır. Bu gericiliğin, en büyük destekçisi de şüphesiz ABD emperyalizmidir. Tam da o yıllarda ABD ile eğitim antlaşmaları yapılır. O yıllardan sonra ABD, Milli Eğitim düzenimizin içindedir. Köy Enstitüleri 1954 yılında tam olarak kapatıldıktan sonra, 1960’lı yıllarda öğretmen ihtiyacı baş gösterir. Ortaokul mezunları bir kursla jet öğretmen yapılır. En son 1996 yılında Erbakan başbakan olduğu hükümet, bütün Üniversite mezunlarına öğretmen olma hakkı verir. Bu durum öğretmen yetiştirilmesinde ülkemizde yaşanan, vurdumduymazlığa en büyük örnektir. Ülkemizde bugün ulaşılan ekonomik ve sosyal düzeyi, Cumhuriyetin ilk yılları ve Köy Enstitüleri atılımına borçluyuz. Köy Enstitüleri geleneği, daha sonra Öğretmen Okulları ile devam etmiştir. En son Öğretmen Liseleri olarak sürdürülen bu gelenek bu yıl, Öğretmen Liselerinin de kaldırılmasıyla, bitirilmiştir. Şimdi son iki yıldır 4+4+4 medrese eğitim düzeniyle eğitiliyoruz. AKP iktidarı laik, bilimsel eğitimi ortadan kaldıran bu düzeni, uygulamaya koyarak, ülkemizde var olan ekonomik ve sosyal düzeni daha da geriye götürmektedir. Eğitim düzeninde, gericiliğin ülkeleri ne hale getirdiğine en iyi örnek Pakistan’dır. Başbakan Zülfikar Ali Butto, 1977’de ABD destekli Ziya Ül Hak darbesiyle devrildikten sonra ülkede her yana medreseler açılır. Laik eğitim yalnızca misyoner okullarında veriliri hale gelir. Medreselerden yetişen talebeler, Ortaçağcı Taliban örgütünü kurarlar.  ABD emperyalizminin her türlü desteğiyle, Afganistan’daki halkçı rejimle çatışmaya başlarlar. Daha sonra bu örgütten El Kaide doğacaktır… Bugün ülkemizde eğitim ve öğretim can çekişiyor. AKP hükümeti son olarak bütün okul yöneticilerini değiştiren bir yasayı, Anayasaya aykırı olmasına rağmen çıkarttı ve uygulamaya koydu. Öğretmenler üzerinde, sürekli bir baskı var. Ekonomik olarak, onca emeğe rağmen yoksulluk sınır altında çalışıyorlar. Bu yıl Ortaokul’u bitiren pek çok öğrenci kendi istekleri dışında İmam-Hatiplere kaydedildi. Öğrencilere yakın okul olarak yalnızca İmam-hatip seçeneği sunuldu. Okullarda seçmeli dersler olarak, öğrencilere din konularıyla ilgili dersler seçtirildi. Öğretmenlik, çocuklarımıza hayatı anlatan, iyiyi, güzeli doğruyu öğreten meslektir. Öğretmenlerimize sahip çıkarken, ülkemizi daha da geriye götüren, geleceğimizi karartan medrese eğitim düzenine karşı çıkmak zorundayız.   ercankosmanoglu@hotmail.com  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu Arşivi