Seçimler yapıldı, gündem hükümet kurmak. Bizim besleme basının manşetleri ve yorumları da baştan sona değişti, meclisin çoğu gibi. Türkiye tarihinin en renkli üçüncü meclis profiline sahip oldu. Birincisi Atatürk’ün oluşturduğu ilk meclis idi. İkincisi Aybar’lı, Boran’lı, Aren’li ve Altanlı l964 seçimleri sonrasının meclisi. Yani TİP’ in temsil edildiği ve beklide yapılmış en demokratik seçimlerinin sonucu oluşan meclis profili. 25. nci dönem meclisi niye renkli ona değinelim azıcık. İçinde babadan kalan miras sonucu siyaseti sürdüren birkaç isim, dolgu malzemesi olsun diye listelere konulup tesadüfen seçilmişler, liderinin atadığı isimler var. Başkaca seçilmişler de var tabi. Ön seçimler sonucu kendi partililerinin oylarıyla listeleri alt üst edebilen çalışkan gençler, kariyerleri ve birikimleri sayesinde engellenemeyen kimi isimler, bazı partilerin gedikli vekilleri var. Başka kimler var mesela. Ezidi olanlar, Ermeni kökenliler, Süryani olan, gerçekten solcular, hayatı siyasi kavgalar içerisinde geçmiş mücadele insanları var. Hele Anadolu insanının en çok ezilen kesimlerinden beklide ilk sırada yer alan Roman kökenli yurttaşımız var mecliste. Bu mecliste daha ilk günden cehaleti ve görgüsüzlüğü ile göze çarpanlar var. İlk açıklamasına “liderimiz bilir” diye başlayanlar var. Babasının elinden tutup götürdüğü çocuklar var mesela. Yani maşasından paşasına, yalakasından fedaisine, emir kulundan patronuna ne ararsan var. Bunlar gerçek anlamda beni hiç ilgilendirmiyorlar. Zaten bu tipler her zaman var oldular. Onlar Milletvekili değil, parmak hesabında liderine gerek olanlardır. Temsil ettiği patronun meclisteki iş takipçisidir. Babasının yerine ceylan derisi koltuğa nöbete giden gedikli siyaset temsilcileridir. Beni, yani yurttaşı ilgilendiren bunların dışında kalanlar ve kalmaya devam edebilecek olanlardır. İçinden çıktıkları halkın sorunlarından kopmayan, demokrasi ve hukukun savunucuları, yurttaşının dertleri ile hemdert olabilen kalenderler, geçmişleri de mücadele geleneği ile dolu solcular, mensubu oldukları toplumların gerçek anlamda temsilcisi olan “Öteki” kesimlerin bireyleridir. Kul olmaktan öteye yurttaş olma bilincine ulaşanlardır. Ve dahi “namusları ve şerefleri” üzerine edecekleri yemine sadık kalacak olanlardır. Belki azınlıkta olacaklardır ama olsun. Bunlar zaten 77 milyon içinde de azınlıkta değiller miydi? Hiç olmazsa bileceğiz ki 25 inci dönem meclisinde namuslu, onurlu ve haysiyet sahibi olan, geçmişinde verdiği mücadeleyi bu günde vermeye devam eden MİLLETVEKİLLERİ var. İşte beni, yani emekli yurttaşı, asgari ücretliyi, küçük esnafı, öğrenciyi, ev kadınını, işsizi, çiftçiyi ve yoksul halkın tamamını savunan onların gelecekleri ve yaşamlarının düzeltilmesi için mücadele edeceklerine inandığımız ve inancımızı boşa çıkarmayacağını umduğumuz bu kesimler ilgilendiriyor. Toplumun ezilen, horlanan ve ötekileştirilen tüm kesimlerinin temsilcisi olacağına inandığımız Milletvekillerinin sayısının ne kadar olduğunu ise çalışmalarında göreceğiz. Verdikleri yasa tekliflerinde, soru ve soruşturma önergelerinde, yer aldıkları komisyonlarda gösterdikleri dirençlerinde göreceğiz. En önemlisi de secim bölgelerine geldiklerindeki davranışlarında göreceğiz. Aslında bunu göstermek için şimdiden ellerinde bir fırsatta var zaten. İçinde bulundukları partilerin Hükümet kurma çalışmalarında gösterecekleri tavrın belirlenmesinde ne kadar etkili olacaklar. “Liderim bilir” diyenlere inat parti yönetimlerini bir koalisyon için ikna etmek konusunda neleri yapabilecekler. Zira bu tarihsel ve hayati görevi yapmak ta onlara verilen “oy”lar ile belirlenmiş durumda zaten. Haydi bakalım. Biz sandığa giderek ve sandığa sahip çıkarak bize düşen görevi yaptık. Bizde size AKePe siz bir hükümet kurarak normalleşen ve yaşanılabilir bir ülke hazırlama görevi verdik. Siz birkaç yüz kişisiniz. Bizse milyonlarlayız. Milyonlar sizin söylediğiniz görevi yapabildi ise, siz onların verdiği görevi haydi haydi yapabilirsiniz. Görev sırası sizde.