Necip Fazıl Kısakürek ve edebiyat‏ 2

  Necip Fazıl Paris'te kaldığı süre içinde Fransız Şairi Baudelaire'yi okuma fırsatı bulur. Ondan çok etkilenir ve çoğu şiirlerinde de onun etkisi görülür. Özellikle de kendisini zirveye taşıyan "Kaldırımlar" adlı şiirinde sadece etkisi değil, neredeyse Baudelaire'nin kendisini okumuş olursunuz! "Kaldırımlar" da geçen "Gündüzler size kalsın / Verin bana karanlıkları / Islak bir yorgan gibi bürüneyim / Örtün, örtün üstüme serin karanlıkları."  dizeleri olduğu gibi Baudelaire'nin "Paris Sıkıntısı" adlı eserinden çalınmıştır! Bir şairin başka bir şairden etkilenmesi çok doğaldır. Hatta ben Necip Fazıl'ı okurken bazen Louis Aragon ve Lorca'yı bile hissederim. Lorca'nın "ıssızlık" şiirindeki gizemcilik ve Louis Aragon'un sürrealizmini bazen ister istemez Necip Fazıl'da hissediyorum. Belki bana katılmayabilirsiniz de! Ama Ben Necip Fazıl'ın "Büyük Doğu Marşı" adlı şiirinin İstiklal Marşı'ndan esinlendiğini düşünüyorum!. Bütün mistik ve gizemci şairlerin ortak yanları; şiirlerinde karanlığın, bilinemezciliğin ve umutsuzluğun hakim olmasıdır! Işıktan ve güneşten kaçış vardır. Kendilerini yöneten; fiziki tarifi olmayan ve karşısında çaresiz kaldıkları bilinç altı ruhani güçler vardır. "Beklenen" ve "Kaldırımlar" adlı şiirlerinde olduğu gibi. Bu yüzden de bunlar "toplumcu gerçekçilik"ten ayrılırlar. Necip Fazıl hayatı boyunca "dinci" bir şair olarak kalmış, ama içki ve kumara olan düşkünlüğünden vazgeçmediği için "dindar" olamamıştır. Beyoğlu'nun bir bodrum katında, aralarında Necip Fazıl'ın da bulunduğu bir kumarhaneye polis baskın yapar. Hepsi gözaltına alınır. Ancak Necip Fazıl kendi savunmasında "ben dergim için röportaj yapmaya gelmiştim" diye kendini savunur. Şair en büyük hatasını "Büyük Doğu Cemiyeti" adlı derneği kurduktan sonra yapmıştır. Zaman zaman Mustafa Kemal ve cumhuriyete hakaret içerikli yazılar yazmış, saltanat özlemini dile getirmiştir. Bu yüzden birkaç kez tutuklanmış ve serbest bırakılmıştır. Çok partili döneme girilip Demokrat Parti iktidara gelince Necip Fazıl başkanı olduğu derneği feshetmiştir. Birçokları bu olayın Menderes'in isteği doğrultusunda gerçekleştiğini düşündü. Çünkü şair kumar borçları yüzünden sıkıntılı bir dönem geçiriyordu ve derneği kapatıp Demokrat Parti'ye kalemşörlük yapması karşılığında örtülü ödenekten pay alıyordu. Bu gerçekler uzun yıllar saklandı. Ancak Adnan Menderes başbakanlığı boyunca kendisine gelen ünlü ve sanatçıların mektuplarını seçerek özel bir valizde saklamış. Tutuklandığı zaman açılan valizden çıkan mektuplar bir bir tutanak altına alınmış. Tabi bu mektupların en ilgi çekenleri de Necip Fazıl'ın Menderes'e yalvaran bir dille mektuplar yazarak para istemesi. Bakın neler var bu mektuplarda: 26 Aralık 1956 "Müsteşar Bey'den 2500 lira ve 'Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim' cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir. Benim yaptığımı yapanlara hükumetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara'nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (...) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım." 14 Haziran 1958 : Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lire tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve gözyaşları içinde yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz."... Yukarıdaki mektuplar Necip Fazıl Kısakürek'in, dönemin başbakanı Adnan Menderes'e  değişik tarihlerde yazdığı ve adeta  mesleki şerefini, onurunu açık artırma ile satışa çıkardığı satırlardır! "Benim yaptığımı yapanlara hükumetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır." diyerek, kiralık kalemine daha fazla para ödenmesini istemektedir... Hem kumar tutkunu, hem kadın düşkünü ve hem de ayyaş olan şair, ruhunu ve kalemini Allah'a adadığını söylemektedir! Ama arkasından ortaya çıkan kirli çamaşırları gösteriyor ki; AKP' nin Allah dostu diye arkasından hüngür hüngür ağladığı Necip Fazıl Kısakürek meğerse kalemini açık artırma ile satışa  çıkarmış!.      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Ercan Arşivi