Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Küçük Sanayi Sitesi İşçileri…

Sanayi sözlük anlamı olarak; hammaddeleri işlenmiş duruma sokup değerlendirmeye, kullanılacak ürünler durumuna getirmeye yarayan bilgilerin, araçların ve yöntemlerin tümü demektir. Fakat sanayi denince ilk akla gelen anlamlardan biri; motorlu araçların tamirat, onarım işleridir. Şehrimizin, motorlu taşıtların onarımı konusunda uzun yıllarda beri ülke çapında ünü vardır. Başka illerde onarımı yapılamayan pek motorlu aracın Gaziantep’te onarımının yapıldığını bilirim. Yani oto tamir ustaları ünlüdür, Gaziantep’in. Ya çalışma koşulları nedir? diye hiç baktınız mı?  Gerçekler çoğu zaman iç acıtıcı da olsa görmek gerekir. İşçi Sağlığı ve Güvenliği pek uğramaz sanayiye. Ustalar bile aylık değil, haftalık olarak çalışır. Sigorta meselesi sıkıntılıdır. Kıdem tazminatı diye bir şey bilmez küçük sanayi işçisi, ustası.  Böyle bir düzen tutturulmuş gidiyor. Koca koca, büyük firmalar, motorlu araç servisleri pek çok işini işte bu küçük sanayide yaptırır. Bizler de bazen bu büyük firmalara, büyük faturalar ödemek zorunda kalırız. Kaporta, boya, motor tamiri yapılan yerin çok iyi havalandırılması gerekiyor. Bunun yerine işçiler iki tarafı açık bir alanda çalışıyorlar. Açıkta soğuk vuruyor. Yazın sıcakta çalışılmıyor. Çalışma ortamında gürültü, toz, kokudan geçilmiyor. Yani çalışma koşulları ağır. Eskiden çocuk işçiliği daha yaygın idi. Azalsa da çocuk işçiliği de hala devam ediyor. Gürhan Fişek hocamızın yaptığı bir araştırmada Araştırma, İstanbul ve Ankara’da, sanayi sitelerinde çalışan 13-18 yaş arası 620 çocuk ve ergen üzerine yapılmış,  Kaza geçirme oranı, %37,4 olarak bulunmuştur (1).  Tüm ülkede 14-17 yaş arasında ekonomik faaliyette bulunan 1 milyon 635 bin çocuk ve ergen bulunmaktadır(1). Bütün işçilerin aynı eşit haklardan yararlanması gerekir iken, küçük sanayi işçilerinin, ustasıyla, kalfasıyla bu haklardan yararlanamaması ülkemizin acı gerçeklerindendir. Kamu yetkilileri; “Efendim denetleme elemanlarımız eksik, ne yapalım?” derler. Oysa işçi-işveren ilişkilerini denetlemek, işçilerin çalışma koşullarını denetleyip önlem almak, kamu yetkilisinin temel görevlerinden biridir. İşçi sağlığı ve güvenliği koşullarını yerine getirmeyen işyerlerinin ruhsatları iptal edilmelidir.  İş kazaları denilen, iş cinayetlerini önlemenin en kestirme yolu budur.  Son 35 yıldır işçi sınıfımızın çalışma koşullarında, iyileşme olacağına geriye doğru bir gidiş var. İşçi sınıfımız örgütsüz. İşveren sınıfı aşırı örgütlü. Bu dengesizlik, ülkemizdeki her şeyi bozuyor. Küçük Sanayi sitelerinde yaşanan bu ağır koşullar, aslında tüm halkımızın bildiği fakat bilmemezliğe geldiği gerçeklikler. Elden ne gelir deniyor belki. Ama elden çok şey gelir. Bu halk, bu işçi sınıfı kendi çıkarı, kendi ekmek davası için bir araya geldiğinde bu düzeni değiştirir, olur biter. ercankosmanoglu@hotmail.com 1)         http://gurhan.fisek.net/calisan-cocuklar-ve-is-kazalari-turkiye-de-kobiler-uzerine-bir-inceleme/

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu Arşivi