Arif Nacaroğlu

Arif Nacaroğlu

Kilis mi, IŞİD mi?

Kırk yıl önceydi. Kilis’e gelmiştik. Anadolu’nun yoksul kentlerinden otobüsle geçerek ulaştığımız Kilis, özellikle çarşıları ve pasajlarıyla çok zengin görünüyordu. “Kilisli çok zekidir. Ya okur büyük adam olur, ya kaçakçılık yapar yine büyük adam olur” demişti elektronik eşya satan dükkanda ki satıcı. Yağda kızarmış Kilis katmeriyle başlayan günümüz, tepside Kilis kebabıyla devam etmişti. Kiloyla tel maşa saat satıldığını ilk Kilis’te görmüştüm. O güne kadar Aristo Cetveli ile yapıyorduk trigonometrik hesaplarımızı. Casio marka pilli hesap makinesiyle Kilis’te tanıştım. Halen kullanırım 4 kalem pilli o hesap makinemi. 2 kilo tel maşa saat aldık İstanbul’da eşe dosta dağıtmak için. Yavuz’un babasının Reno 12 sıfır arabası için çift taraflı çalabilen bir de teyp atmıştım valize. Lokantada bir Kilisli Japonya’ya gittiğini, Türkiye’den geldiğini söylediğinde bir Japon’un “Türkiye Kilis’in neresinde?” diye sorduğunu övünerek anlatmıştı. Dönüşte Kilis-Gaziantep arasındaki jandarma karakolunda tüm otobüs arandığında yolculardan biri “Burası gümrük. Kilis cumhuriyetinden Türkiye Cumhuriyeti’ne hoş geldiniz” demişti. Meşhur Kilis yorganı sayesinde tel maşa saatlerimizi, Yavuz’un teybini jandarma görmezden gelmişti. Kırk yıllık anılarım canlandı geçen gün yeniden gittiğim Kilis’te. Ticari canlılığından pek bir şey kaybetmemişti. Hatta Suriye’den gelen insanlar alternatif bir renk katmıştı kente. “Kilisli memnundu düne kadar olan bitenden” dedi birlikte çay yudumladığımız Hasan. Belli ki analiz kabiliyeti karartılmış, sebep sonuç ilişkisini anlama güçlüğü çeken genç bir kız “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz diyenler, üç beş ağaç için ayağa kalkanlar şimdi neden Kilis için susuyor” diyince cevabı benden önce Mehmet verdi. Gördüğün gibi biz buradayız da, Hrant öldürüldüğünde, doğa katledildiğinde sen neredeydin? Suriye’den valiz dolusu parayla gelenlere 300 liralık evler 1000 liraya kiralanırken neden hiç itiraz etmedin? Çarşıda işler iyiyken neden sustun oturdun? Hırsıza yol gösterir gibi, “Geçeriz karşı tarafa, sallarız Türkiye’ye 2 bomba, girer dümdüz ederiz Suriye’yi” diye plan tezgahlayan bakanlara, müsteşarlara ne tepki gösterdin? “Neden şimdi susuyorsunuz” dediğin bizler bu savaşın tarafı olmayalım, bu bizim savaşımız değil diye çırpınırken, ne olduğu belirsiz insanlara buradan silah, insan desteği sağlanırken neden sustun? Baktım iş gerilecek. İnsanlar mantıklarını ve beyinlerini birilerine ödünç vermişler. Takım tutar gibi savunuyorlar yanlışı, doğruyu. “Ne yapabiliriz?” diye sordum genç kıza. “Sen istiyorsan gidip İŞID ile savaşalım ama bizi yönetenlerin ne kadar umurunda Kilis? İŞID’den memnun olmayan var mı? Türkiye gibi petrol alıcısı bir ülke İŞID sayesinde 20 dolara düşen petrol fiyatı ile duruyor ayakta. Batı memnun. Ne kadar sapkın, fanatik, beyni yıkanmış, gözü kararmış ıskartası varsa gönderip Suriye’ye, bağırsaklarını temizlemenin hesabını yapıyor. Rusya’da neredeyse Çeçen fanatik kalmadı. Hepsi Suriye’de telef oluyor. Sovyet beşiğinde büyümüş Asya Müslümanları cihatçılarını cihada(?) göndermiş. Müslüman Müslüman’ı temizlerken batı neden işe karışsın, tekere çomak soksun? “Kilis’mi İŞID’mi?” desen bunların çoğu, senin güvendiklerinde dahil, İŞID der. Yine bir tek biz Kilis deriz. Sonra kalktık. Sanki işe yarayacakmış gibi, kafamızı gövdemize biraz daha yaklaştırıp, boynumuzu iyice kısaltarak yola koyulduk.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arif Nacaroğlu Arşivi