Mehmet İletmiş

Mehmet İletmiş

İşçi Katliamlarına bakış...

m21 Değerli okuyucularım; üstünde ne kadar çok durursak duralım aymazların ve işbirlikçilerinin sağır kulaklarına ve kör gözlerine ulaşamadığımız iş cinayetlerine yine girmek zorunda kalıyoruz. Ve eğer bu katliamları durdurmanın yolu Alman faşisti Dr. Göbells' in taktiği gibi bir şeyi çok tekrarlamak ise biz bunu yapmaya devam edeceğiz. Ancak bizim farkımız yalana inandırmak değil, doğruların anlaşılmasını sağlamak olacak. Bütün basın ve yayın organlarında sık rastladığımız bir istatistik sonucu var. İş kazalarındaki ölümlerde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olduğumuz gerçeğini yandaşı, yalakası, beslemesi ve seçkini dahil olmak üzere herkes tarafından ifade edildiği halde sadece bu katliamların sorumlularınca yani devlet ve işveren kesimince reddedilen bir sonuç bu. Bu gün yine aynı konuyu ve rakamlar vererek yazmak istiyorum. Ta ki sağır kulaklar duyana, kör gözler görene ve kararmış vicdanlar kabul edene kadar yazmak gerek. Tabi bu arada bu katliamların mağdurlarının bu konuda kararlı, inançlı ve örgütlü mücadelelerinin gerekliliğini de vurgulayarak. İstatistik verilerine göre günde en az  4 işçinin hayatını kaybettiği sözde iş kazalarının yaşandığı bir ülkede her şey kanıksandığı gibi bu ölümlerde neredeyse bir çok basın kuruluşu tarafından haber bile yapılmıyor. Ancak beşer - onar ve bazen de yüzlercesi bir arada ölünce gündem oluşturan bu katliamlar " insanım " diyen herkesin vicdanlarını sızlattığı halde sadece bunun sorumluları tarafından " kader, alın yazısı ve fıtrat " olarak geçiştiriliyor. Soma' da katledilenler için fıtrat  diyenler Ermenek katliamının sorumlusunu "doğa", Asansör faciasını mühendislik hatası, Gelendost' ta ki tarım işçilerinin ölümünün sorumlusunun " aç gözlü servis şoförü" diye tespit eden sorumlular  tek tek oluşan ölümleri  ise ağızlarına bile almıyorlar. Devletin denetleyici olma ve sorumlulardan hesap sorma zorunluluğu göz ardı edilerek neredeyse ölenleri suçlu ilan eden bir zihniyetle karşı karşıyayız dersek abartmış olmayız. " Ölüleri  kaldırmaktan  sorumlu" enerji bakanının ve onun yanında neredeyse tebessüm ederek  açıklamalarda bulunan "Çalışma-ma" bakanının itiraf gibi gaflarını lütfen tekrar gözünüzün önüne getirin. 2014 yılının ilk on  ayında  toplam 1,600  işçi iş kazalarında hayatını kaybederken bunlardan  289 kişisi hayatını işe gider yada gelirken servis ve insanlık dışı nakliye araçlarında ölmüştür. Bu 1.600 kişiden 101 ' kadın ve bu kadınlardan 64 ' tarım işçisi. Şimdi son on yılda işçi ölümlerine bir göz atalım; 2004 yılı;  843, 2005 yılı;  1.906, 2006 yılı; 1.601, 2007 yılı; 1044, 2008 yılı; 866, 2009 yılı; 1.171, 2010 yılı; 1.454, 2011 yılı; 1.710, 2012 yılı; 878, 2013 yılı; 1.235 ve 2014 yılının ilk on ayında ise 1.600 kişi iş cinayetlerinde katledilmiş. Burada hep dikkatten uzak tutulan bir kesime daha bakmak lazım. Yukarıda verilen sayılar şu yada bu biçimde Sosyal güvenlik kaydı bulunanlar. Bunlara birde  hiç bir yerde kaydı bulunmayan yani sigortasız ve sendikasız bir diğer deyimle sahipsiz olanların sayısını da siz tahmin edin. Dönüp dolaşıp bir noktaya ulaşıyoruz. Örgütsüz ve güvencesiz çalışma koşullarına mahkum edilen   ( aslında bunu biraz da kendileri  mecburiyetten kabul eden) zavallı işçilerin çalışma ve iş güvenliğinden sorumlu olan " devlet baba" denetleyicilik ve düzenleyicilik görevini yapmazken güdük bırakılmış sendikalar da üstüne düşeni savsaklar iken olan yine " yer üstünde açlık kesin, yer altında ölüm ise ihtimal" diye düşünen örgütsüz iişçiye ve onların ailesine oluyor. Ey bir zamanların şanlı işçisi uyanın...!  15- 16 Haziran direnişinin mirasçıları emekçiler uyanın...! Daha önce de ifade ettiğimiz gibi zümrüd-ü anka gibi küllerinizden doğmazsanız , yanmaya devam edeceğinizi aklınızdan çıkarmayın. Şair  Mustafa ASİLTEKİN ' in mısraları ile bitirelim; İşçiyim, emekçiyim,toprak ananın karnında madenciyim. Yani umut, emek, ekmek işçisiyim. Yüreğime akar; kara zeytin karası terlerim. Bazen soluksuz kalır, bağrıma sığmaz ciğerlerim. Gün ortası, yemek molası, hep günüm kömür karası, karadır demlerim. Güne, sarı sıcağına alışık değildir, kamaşır gözlerim. Derinlerde seçilmez Ahmedim, Mehmedim, islidir yüzlerim. Her biri kara yağız, haberin beklerim, her biri hasretimin goncası...  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet İletmiş Arşivi