Güvenli kent olmak isteniyor ama!

  Gaziantep’te son yaşanan iki ayrı adresteki IŞİD canlı bomba eylemlerinde 3 polis şehit olurken, 5’i polis toplam 9 kişide yaralandı. Şehirde 1,5 ay önce Şahinbey ilçesi Beybahçe Mahallesinde bir düğüne yönelik canlı bomba eyleminde 57 yurttaş yaşamını yitirmiş 60 civarında insanda yaralanmıştı. Gaziantep’teki bombalı eylemlerin artışı dikkat çekerken, kimi kurum yetkililerinin gerçeklerin üzerini örtemeye yönelik girişimi, tozpembe yaklaşımlar, kimin işine yarıyor ya da kime ne kazandırıyor sormak gerek. Elbette herkes güvende olmak ister, güvenli bir şehirde yaşamak ister ama bunun gereklerini yerine getirmek gerekiyor. Taşları yerine koymak gerekiyor. Hakkını vermek gerekiyor. Söylemle olmuyor, efelenmeyle olmuyor, tozpembe bakışlar ile olmuyor. IŞİD, güvenli kenti maalesef çoktan güvensizleştirmek için olağanüstü çaba sarf ediyor. Terk etmiyor bu şehri neden acaba… Hele hele binlerce işsiz Suriyelinin şehir merkezinde cirit arttığı bir dönemde, bunu fırsat bilen, bir yıl öncesine kadar kentte taban oluşturma fırsatı elde eden, insan kasabı IŞİD boş durur mu? Son bir yıl içinde bu şehirdeki katliamlara patlamalara canlı bomba eylemlerine dönüp bir bakın neresi güvende bu kentin Allah aşkına; Elbette halkta güvende olmak ister ama… Valilik, Emniyet ve Belediye gibi kentin önemli kurumlarının çevresine bir bakın beton duvarlar ve tel ve demirler ile çevrili. Yetmemiş silahlı güvenlik görevlileri ile korunmakta, oda yetmiyor bu kurumaların yakınlarına araç parkları yasak, yollar daraltılmış ya da trafiğe kapatılmış. Hani güven nerde, madem güvenli kent bunlara ne gerek var o zaman. Ayrıca yetkililer devletin imkanlarını gücünü kullanarak kendilerini güven altına alabilmek için her türlü önlemi alırken, halkın güvenliğinden sorumlu emniyet, halkın temsilcisi belediye binaların çevresini beton duvarlar ile kapatıp önlem alırsa, peki sivil halkı kim nasıl koruyacak. Sivil halk kime emanet, resmi kurumlar etrafındaki bu duvarları gören vatandaşlar, kendi kendine sormaz mı, hatta soruyor da. “Bizi kim koruyacak” Bu nasıl bir güvenlik, nasıl güvende şehir… Hem güvende bir şehir diyeceksin, hem de şehirde canlı bombalar, patlamalar eksik olmayacak. Hem de yabancılar istedikleri gibi şehirde cirit atacak. Burada bir çelişki yok mu? Sınır boylarına açılan çadır kentler ile bu insanların her tür ihtiyaçları karşılanmak koşuluyla oralarda barınamaz mıydı? İlla şehir merkezlerinin içine kadar gelmek zorunda mı? Madem kontrol edemiyorsun, o zaman kendi insanını korumak için başka alternatifini devreye sokmak zorundasın. Sorunlar ivedilikle masaya yatırılıp çözüm üretmek zorundasınız. Gerçekleri görmelisiniz muhalifte olsa eleştirileri dikkate almak zorundasınız. Muhalif birisi söylüyor diye olaya tozpembe bakamazsınız, üzerini örtemezsiniz, aksi halde bu sorun bir gün karşınıza daha büyükçe çıkar. İşte o zaman yok edilmesi belki de çok zorlaşır, iş işten çoktan geçmiş olur. Bu hatalara düşmemek için, kentin güvenliği için, Gaziantep’in ve kent halkının huzuru için, barış için, tüm yetkililer elini taşın altına koymalı. Özellikle son 2 yıldan buyana gazete ve televizyonlar da yazıldı, çizildi konuşuldu, IŞİD Gaziantep’te yuvalanıyor diye. Çünkü Gaziantep IŞİD içinde önemli bir yer. Konaklama ve lojistik desteğin yanı sıra taban bulma açısından önemli bir şehir. Biran önce bu algıyı ya da bu oyunları bozup, yerini rahata bırakmak gerekir. Hamasi nutuklar ile gerçeklerden uzak açıklamalarla sorunları çözemezsiniz. Suriye’den 5 yıldır devam eden savaş nedeniyle Gaziantep’e yoğun bir Suriyeli göçü geldi. Daha düne kadar Suriye’den Gaziantep’e geçişler son derece kolaydı. Kilis’te, Elbeyli’de Gaziantep Karkamış’ta Gaziantep ’e dolmuşlar ile Suriyeli taşınıyordu. Hem de çok rahat bir şekilde. Bu gelenlerin çoğunluğu sorgulanmazdı. İçlerinde terörist gruplar var mı, yok mu sorgulanmadan şehre alınarak, şehrin hemen her yerine yerleşip hayatını idame etmeye başladılar. Bazıları kamplara gönderildi, bazıları halen şehrin hemen her semtinde yaşamlarını sürdürüyor. KÖYLERE VE MAHALLELERE BELEDİYELER DÜĞÜN SALONU YAPSIN İçişleri Bakanlığının sokaklarda düğün, nişan ve kına gecesi gibi etkinlikleri yasakladı. Peki, köylerde, kenar semtlerde oturan fakir fukara yurttaşlar, düğünlerini nerde yapacak. Şehirde 5-6 bin liraya düğün salonu kiralayacak gücü var mı? Bu soruna alternatif çözüm neden üretilmiyor. Şehirlerde düğün salonları 3-4 saatliği 5-6 bin lira. Bu fakir insanlar için çok büyük bir para. O zaman belediyeler bu soruna el atması gerekiyor. Köylere kenar semtlere nüfusa göre düğün salonları inşa ederek halkın hizmetine ücretsiz olarak sunmak zorunda.      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Şahin Arşivi