Gaziantep’i savunmak, Türkiye'yi savunmaktır

Suriye’de protesto olaylarının başladığı 2011 yılından itibaren Türkiye’nin Suriye’ye yönelik dış politikasının Beşşar Esed’in devrilmesi üzerine kurulduğu herkesin malumu. Yani Esed’i devirmeye yönelik tek taraflı bakış açısı ile geliştirilen politikalar, IŞİD’in bugünkü güç ve zenginliği elde etmesinde büyük pay sahibi oldu. IŞİD, Türkiye’yi kendilerine taviz verilmesi konusunda zorlayacaktır. Yol haritalarını da böyle belirleyecekler. Türkiye’deki yetkililerin IŞİD’e gösterdiği müsemmayı, cihatçılar Türkiye’ye göstermez. IŞİD’in Türkiye’deki eylemleri, kendi stratejisi doğrultusunda koparacağı tavizlerle doğru orantılı. İŞİD’in Gaziantep ve Kilis’e yönelik saldırılarında kullandığı Katyuşa Füzeleri, bu saldırıların rasgele olmadığını gösteren ve “Füze Düştü” şeklinde basite indirgenemeyecek bir husustur. Bu kapsamda İŞİD’in Gaziantep ve Kilis’e yönelik sistematik saldırılarda bulunduğunu söylemek daha rasyonel ve ön alma yönünde mantıklı bir yaklaşımdır. Gaziantep ve Kilis’e yönelik saldırılarda kullanılan Katyuşa füzeleri, Rus yapımı ve 2. Dünya Savaşında hayati rol oynayan dönemin en önemli silahlarındandır. Katyuşa Füzeleri özellikle Filistin’den İsrail’e yönelik misillemelerde kullanılmıştır. Klasik hava savunma sistemleriyle önlenmesi zor olan bu silaha karşı İsrail yeni yöntemler geliştirmiş ve lazer güdümlü hava savunma sistemleri oluşturmuştur. Eski ve yeni olmak üzere iki gruba ayrılan bu füzeler halihazırda gerek Suriye, gerekse Irak’ta rahatlıkla terör örgütleri tarafından elde edilebilmektedir. İŞİD’in elinde bu füzelerin gerek eski gerekse de yeni versiyonlarının olduğu bilinmektedir. IŞİD konusunda Türkiye sahasında dönemsel açıdan en önemli il Gaziantep’tir. Gaziantep’i önemli kılan en temel husus, IŞİD’in Suriye’nin kuzeyinde kontrol ettiği sınır bölgeleri ile mekânsal olarak iç içeliğidir. Gaziantep IŞİD’in Türkiye’ye açılan fiziki ana kapısı olarak görülmektedir. Gaziantep’i önemli kılan faktörlere genel olarak baktığımızda;
  1. Sınır Geçişleri-Eleman Aktarımı,
  2. Silah-Lojistik Temini,
  3. Patlayıcı Madde Üretim Ve Dağıtım Merkezi,
  4. Finansman Temini,
  5. Kaçakçılık Faaliyetleri olarak sıralanabilir.
Gaziantep’te IŞİD örgütlenmesi, diğer il ve bölgelere göre özgün ve özerk bir niteliğe sahiptir. Geçtiğimiz aylarda basına yansıyan ifadelerinde Savaş Yıldız, Gaziantep’i “IŞİD açısından Rakka kadar önemli” olduğunu vurgu yapmıştır. İldeki örgütlenmenin “Fursa El Hilafe” adı altında teşkil edildiği ve eğitim faaliyetlerinin bu yapı üzerinden yürütüldüğü belirtilmektedir. Gaziantep’in silah ve patlayıcı madde açısından da coğrafi yakınlığının yanısıra, bu tarz sanayi-kimya ve endüstriyel alanlarda da yeterli imkana sahip olması önemini artırmaktadır. IŞİD’in kimyasal silahlar başta olmak üzere patlayıcı madde envanteri üzerinde şu ana kadar yapılan en kapsamlı çalışmalardan birisi AB destekli “Silahlanma Araştırma Kurumu” olan CAR (Conflict Armament Research) adlı kuruluş tarafından yayınlanan rapordur. Kamuoyuna CAR raporu olarak yansıyan raporda[1] belirtilen patlayıcı malzemelerin önemli bir kısmının Gaziantep’ten temin edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Gaziantep’in IŞİD açısından stratejik önemi, IŞİD’in bu il özelinde özgün bir yapılanmayı teşkil etmesini de beraberinde getirmiştir. Gaziantep’in  coğrafi olarak IŞİD açısından bir nevi nefes borusu mahiyetinde olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle IŞİD için Gaziantep’te nitelikli bir örgütlenme oldukça önemlidir. Gaziantep halkı, tarihsel anlamda edindiği deneyim ve yaşadığı şehrin stratejik önemi nedeniyle dış saldırılar ve iç kalkışmalarla sürekli karşı karşıya gelmiştir. Bu yüzden genetik hafızanın vermiş olduğu ön görünün de katkısı ile milli tepkileri dinamik ve diri olan bir yapıya sahiptir. Bu durumu yakın tarihte İngiliz ve Fransız emperyalizmi çok iyi bilir. Geçtiğimiz senelerde Ayn El Arap'ı bahane ederek kalkışma girişiminde bulunan, bölücü örgüt taraftarları da bizim milli tepkimizin boyutlarını hatırlarlar. Peki, neden Batılı emperyalistler sürekli Gaziantep ve çevresini hedef haline getiriyorlar? Gaziantep'e yönelik dış ya da iç saldırlar aslında emperyalizm için stratejik bir öneme sahiptir. Güneydoğu'nun sanayi merkezi olan ve Türkiye'nin ekonomik kaynak yönlerinden sayılı illerinden olan Gaziantep, küresel sırtlanların ağzının suyunu akıtarak baktığı konumda. Coğrafi konumu itibari ile de Gaziantep önemli bir yere sahip. Gaziantep'in Suriye ile 121 km. Musul ile 638 km.lik mesafesi bulunuyor. Gaziantep, aynı zamanda Adana, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Hatay gibi Suriye ve Irak'a sınırı olan önemli illere hemen hemen eşit uzaklıkta bir mesafede bulunuyor. Gaziantep, mevcut sınırlarımız dahilinde Güneydoğu ile Batı'yı, Doğu ile Akdeniz bölgesini birbirine bağlayan; bölgesel anlamda ise Suriye ile de Türkiye arasında önemli bir geçiş bölgesi. Yani, Gaziantep Ortadoğu için merkezi konuma sahip olan illerimizden biridir. Ortadoğu'nun merkezinde ise Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar ve Asya'nın merkezi konumunda olan Türkiye yer almaktadır. Türkiye, Batılı emperyalist ideologların belirttiği gibi "Asya'nın kilidi". Asya'ya hakim olmak için ise bu kilit kırılmalı. Bu kilit illerden biri olan Gaziantep, bu yüzden Batı'nın beslediği terör örgütlerinin sürekli hedefinde olmuştur. Gaziantep ve Kilis'e yönelik saldırılar bu açıdan "yerel" değil, ulusal bir düzlemde yorumlanmalı. Çünkü Gaziantep'e hakim olan, Türkiye'de önemli bir halkaya sahip olur. Türkiye'de tamamen denetim kuran bir odak önce Ortadoğu'ya, sonra Asya'nın tamamına hakim olur. Bu demektir ki: Eğer emperyalizmin planları Gaziantep'te tıkanırsa, Ortadoğu'da işler emperyalizm adına yolunda gitmez. Bu denklemden yola çıkarak diyebiliriz ki: Gaziantep’i savunmak bugün Türkiye'yi savunmaktır.        

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi