Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Et ve Süt Fiyatları Tırmanıyor...

    Son aylarda et ve süt fiyatları hızlı bir tırmanışa geçti. Dışardan canlı hayvan ithalatı da, et fiyatlarındaki hızlı artışı durduramıyor. Et fiyatları artar da, süt fiyatları artmaz mı? Süt, yoğurt, peynir, tereyağı fiyatları da hızlı bir artış içinde. Temel olarak hayvancılık alanında, büyük sıkıntımız var. Seksenlerde Turgut Özal, “Köyde ne var herkes şehre gelsin” diyordu. Öyle böyle derken son 30-40 yıl içinde doğudan batıya, güneyden kuzeye tüm köylerimiz nerdeyse boşaldı. Esas olarak köylerde yapılan hayvancılık bu boşalmadan büyük zarar gördü. Hayvancılığın yanında Tarımda da büyük sıkıntılarımız olmaya başladı. Buğday başta olmak üzere, pek çok tarım ürününü ithal etmek zorunda kalan bir ülke olduk. Halk olarak geçmişimize baktığımızda, göçebe bir halkız biz. Sütü uzun süre saklamak için onu yoğurt yapmışız. Tüm dünyada yoğurda, yoğurt deniyor. Türkçe olarak en çok kullanılan sözcük. Yine eti uzun süre korumak için kuru et yapmışız. Pastırma ve sucuk yapmışız. Hep haşır, neşir olmuşuz hayvanlarla. Şimdi hayvancılığımız can çekişiyor. Son 40 yıldır ülkemizi yönetenler bizi bu hale getirdi. 12 Eylül 1980 faşist darbesinin bir mağduru da köylerimizdir. Köylerimizde sınırlı da olsa, köylü üreticilerin bir araya geldikleri kooperatifler vardı. Bunların en büyüğü de Köy-KOOP idi. 12 Eylül yönetiminin ilk işlerinden biri kooperatifleri kapatmak oldu. Meralar köyün ortak malları sayılırdı. Büyükşehir yassıyla, Köy tüzel kişilikleri kaldırılarak meralar belediyelerin mülkiyetine geçti. Geçen yıl çıkarılan bir kanun ile Meralar parababalarının kullanımına açıldı. İstatistiklerde 1980 yılından bu yana Türkiye`de nüfusun %70`in üzerinde (yaklaşık 44 milyondan 77 milyona) artmasına karşılık, toplam hayvan varlığının %32 düzeyinde gerilediği (yaklaşık olarak 85 milyondan 57 milyon başa düştüğü) görülmektedir(2015 yılı) (1). 1970’li yıllarda Türkiye o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ‘ye girmek istediğinde, Avrupa ülkeleri siz bizim manavımız, kasabımız ve sütçümüz olun diyorlardı. Şimdi tam tersi oldu. Biz Avrupa’nın etine ve sütüne ihtiyaç duyar hale geldik. Serbest Pazar ekonomisi, gümrük birliği vs. derken ülkemiz uluslararası tekellerin tam bir pazarı haline geldi. Ülkemizdeki büyük mağazacılık ta bu tekellerin kontrolüne geçti. Emperyalizm işte budur. Kendi ülkende, kendine yetecek üretimi yapmana bile izin vermez. Et ve süt özellikle çocukların yaşamının ilk yıllarında tüketilmesi gereken en önemli besinlerdir. Şu anda et yiyemeyen bir kuşak yetişiyor. Yeterince hayvansal besin alamayan çocuklar da zekâ ve beyin gelişim de sınırlı kalıyor. Et ve süt üretimi bir en öncelikli sorunlarımızdan biri haline gelmiştir. Çocuklarımızı et ve sütten uzak yetiştiremeyiz. Bu gidişata bir dur demek gerek. Bunu da ancak örgütlenmiş bir halk yapar. Halk olarak şunu diyebilmeliyiz; “En az kırk yıl önce, olduğu gibi evime et ve süt girmelidir, bu bizim temel hakkımız.” 1)         http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=23449&tipi=38&sube=0 ercankosmanoglu@hotmail.com  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu Arşivi