Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Cumhuriyetin 90. Yılı…
Yayınlanma:
Güncelleme:
Doksanıncı yılda Cumhuriyeti kuranlar ile Cumhuriyeti şu an yönetenler arasındaki ayrım, iyice belirginleşmiş durumdadır. Cumhuriyeti yönetenlerden birileri, Cumhuriyeti, kapanması gereken bir parantez olarak görüp, kapatma zamanı geldi diyor. Birkaç yıldır Cumhuriyet Bayramları kutlanmasında sorun olduğunu görürsek, olayın vahametini daha iyi anlarız. Bu günkü iktidar, özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarına atıf yaparak, o yıllarda camilerin samanlık haline getirildiğinden, bahsediliyor. İki ayyaşın alkol konusunda düzenlemesi yaptığından söz ediyor. Tek parti diktatörlüğü deniyor.
Tüm dünyada, toplumların gidişatı birbirine benzer, toplumların ve ülkelerin içindeki durumu coğrafya ve teknik üretici güçler belirler(1). O nedenle Osmanlı imparatorluğu gibi eski kadim imparatorlukların dönemi 20. Yüzyılda biter. Roma-Germen imparatorluğu, Rusya, Avusturya-Macaristan imparatorlukları da daha önce tarih sahnesinden silinirler. İngiltere’den başlayan burjuva devrimlerinin en ünlüsü bildiğimiz gibi Fransa’da yapılır ve kanlı olur. Şimdi Osmanlıcılık yaparak, eskiden üç kıtaya yayılmış topraklarımız vardı. Biz buraları korusaydık, çok büyük devlet oluruz demek ham hayaldir. Avrupa’da burjuva devrimleri denilen devrimler, esas olarak, Kilisenin ve derebeylerinin devlet yönetimlerinden tasfiye edilmesiyle, gerçekleşmiştir. Bu nedenle laiklik bu devrimleri temel koşulunu oluşturur.
Türkiye’de laik düzenin meydana oluşmasındaki ilk büyük adım ikinci meşrutiyetin ilanıdır. Jöntürk devrimi de bu 1908 devriminde, iktidar padişahla paylaşılma durumuna gelmiştir. Modern okulların açılmasına hız verilmiştir. Kurtuluş savaşımız, devrimi hazırlayan büyük bir aşamadır. 1922 ‘de saltanatın kaldırılması daha sonraki adımdır. 1923 Cumhuriyetin ilanı, devrimin kurumsallaşması adına en önemli adımdır. Daha sonra 1924’te halifelik kurumu kaldırılmıştır. Evkaf ve Şeriye bakanlıkları da kaldırılmış, 1926’da medeni kanun hayata geçirilmiştir. Bu tarihler ülkemizdeki burjuva devriminin temel taşlarıdır. Emperyalist yedi düvele karşı verilen bu Kurtuluş savaşımızda, daha sonra imzalanan, Lozan Barış antlaşmasında ve Cumhuriyetin ilk yıllarında, Sosyalist bir ülke olan Sovyetler Birliği en önemli müttefikimiz olmuştur. Ülkemizde laiklik konusunda belli bir aşamaya gelinmesinde rağmen, ekonomik ve politik olarak, gerici tefeci-bezirgân sınıflar tasfiye edilmediğinden 1945’lerden sonra ABD emperyalizminizin de organizasyonuyla tekrar dinci gericilik dalgası ortaya çıkmıştır. Köy Enstitülerinin kapatılarak, İmam-Hatip okullarının açılması bu dönemde olur. 1950’de iktidara gelen Menderes milletvekillerine “siz isterseniz, hilafeti bile tekrar getirebilirsiniz” demiştir. Ülkemizde bu dönemlerden sonra komünizmle mücadele dernekleri, tarikatlar aracılığıyla hızlı bir gericileşeme süreci yaşanmıştır. 27 Mayıs devrimi ve ardından hazırlanan anayasa ile Türkiye’de demokratik devrim bir adım daha ileri götürülmüştür. Bu güne gördüğümüz en özgürlükçü anayasa olan bu anayasa ile işçi sınıfının toplu sözleşme ve grev hakları verilmiştir. Sol ve sosyalist düşünceler serbest olarak tartışılabilir hale gelmiştir.
12 Mart 1971 ve 12 Eylül askeri darbeleri, 1961 anayasasının getirdiği özgürlükleri ortadan kaldırmak için yapılmıştır. “Bu anayasa vatandaşa bol geliyor” denmiştir. 12 Eylül 1980 anayasası ancaklarla anılan bir anayasadır. Önceden izin almaksızın yürüyüş yapabilirsin, ancak … diye uzayıp giden maddelerle temel hak ve özgürlükler zapturapt altına alınmıştır. Esas olarak da işçi ve emekçilerin toplu pazarlık ve grev hakları bitirilme noktasına getirilmiştir. Din dersleri zorunlu hale getirtilerek laikliğe ne büyük darbe indirilmiştir. Atatürkçüyüz denilerek, Kemal Atatürk’ün getirdiği ekonomik düzenle kurulan KİT’ler satılmış, Dil ve tarih kurumları işlevleri bozulmuştur. En temel olarak da Cumhuriyetin temellendirdiği laik düzen ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. AKP iktidarı 12 Eylül müdahalesi sonrası ortamda gelişen bir siyasi oluşumdur. En son 12 Eylül 2010 referandumuyla da, anayasada az olsa var olan yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. En önemli laiklik karşıtı uygulama ise 4+4+4 medrese eğitim düzenine geçiş olmuştur. Bilimsel, laik eğitimimin tamamen ortadan kalkması sonucunda ülkemizde doğru dürüst doktor, mühendis, öğretmen kalmayacaktır.
Bütün bu olumsuzlukları görerek, bilincimize çıkarak doğruları görmek zorundayız. Her şeye karşın, Cumhuriyet’in 90. Yılı kutlu olsun…
1) Tarih Devrim Sosyalizm, Hikmet Kıvılcımlı, Derleniş Yayınları 2011.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.