Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Çevre Sorunları Geleceğimizi Tehdit Ediyor...
Çevre sorunları, sanayileşme de denilen kapitalist ekonomi sürecinde tüm dünyada hızla arttı. ABD, AB Ülkeleri ve Japonya gibi emperyalist ülkelerde başlangıçta çok ağır çevre koşulları var iken bu ülkeler sorunlarını bir şekilde azaltmış durumdalar. Fakat bizim gibi az gelişmiş, emperyalizme bağımlı ülkelerde sorunlar giderek artmış, insan eliyle oluşturulan çevre felaketleri ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Ülkemizde, son yirmi yılda çevre felaketleri çok büyük boyutlara ulaştı. Hemen, hemen her şehir merkezimizde hava kirliliği oranları, Dünya Sağlık Örgütünün izin verdiği oranların üzerine çıkıyor. Kaz dağları başta olmak üzere, emperyalist ülke şirketleri tarafından yurdun her tarafında yapılan altın ve maden arama çalışmalarında orman alanlarımız tahrip oluyor. Üstüne üstlük bu yıl çıkan ve çıkarılan orman yangınları, ülkemizi yaşanmaz hale getiriyor. Orman yangınların da he zaman kullanılan THK uçaklarının da bu da yangınlara kullanılmaması büyük bir yanlış olarak değerlendirmek gerekiyor. Birkaç yıl önce bu uçaklar Yunanistan'da yangın söndürmeye gitmişti.
İlimizde Sof dağları oksijen deposu olarak ünlenmiştir. Sof dağlarındaki taş ve kireç şehrimizin geleceğini tehdit ediyor. Zaten orman fakiri olan Gaziantep'i daha zor yıllar bekliyor. Oysa ilimizde herkesin bildiği gibi 1940'lı yıllardan başlayarak Dülük ve Burç'ta ağaçlandırma çalışmaları sonucunda iki yapay orman yapılmıştır. Bu iki ormanlık bölge sayesinde Gaziantep nefes alıyor. O yılarda memleketi güzelleştirmek için yapılan her çalışma bugünlerde tersine dönmüş durumda. Orman dikmek yerine , orman alanları tahrip ediliyor. Bunun en çarpıcı örneği de İstanbul'da. Üçüncü Havalimanı, Üçüncü köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul'un var olan yeşile alanlarının yarısını bitirmiş durumda.
İlimizde hala buğday ekimi sonrasında toprak daha kolay işlensin diye, anız yakılıyor. Toprağı tamamen tahrip eden , üstüne üstlük dumanı insan için zehirli olan bu işlemden süratle vaz geçmek gerekiyor. Kağıt üstünde güya yasak ve para cezası uygulanır deniyor. "2017 Yılı ceza miktarları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 28 Aralık 2017 tarih ve 30284 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2018/1 nolu Tebliğinin (l) bendine göre belirlenmiştir. Bu duruma binaen, 2872 sayılı Çevre Kanununun 20nci maddenin (l) bendinde "anız yakanlara her dekar için 48,58 TL idari para cezası verilir. Anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskûn mahallerde işlenmesi durumunda ceza beş kat artırılır." hükmü gereği hazırlanmıştır ." Komik para cezaları bile uygulamada hayata geçmiyor.
Çevreye sahip çıkmak romantik bir süreç değildir, doğrudan insan yaşamıyla ilgili bir konudur. Başta ABD olmak üzere emperyalist ülkeler ve bu parababaları düzeni dünya çapındaki çevre kirliliğinin baş sorumlularıdır. Bu şehirde, bu ülkede ve bu dünyada yaşamak istiyorsak, vatandaş olarak çevremize adamakıllı sahip çıkmak zorundayız. Parababaları karlarına kar katsın diye çevremizin bu kadar çok yok edilmesine izin vermemeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.