BÜYÜK "İKRAM"İYE

Dünyanın en muhteşem müzelerinden biri olan Washington Sanat Galerisi varlığını bir tek adamın gayretine borçludur.

"AMERIKA'NIN SANAT MERKEZİ"

Washington'da milli sanat galerisini gezmemiş bir şahıs için şehri iyice dolaştı denilemez.

Bu pembemsi mermerden inşa olunmuş muazzam bina, Washington'un en merkezi bir yerindedir. 40 kademe yüksekliğindeki kapılardan, galeri 1941'de açıldığında 10 yılda içeri giren ziyaretçi sayısı 24 milyondu. Bugün dünyanın parmakla gösterilebilecek büyük müzelerinden biri haline gelen bu binanın var olması sadece bir adamın gayreti sayesinde idi. Belkide adı hiç duyulmuyor, ama çok meşhur biri...

Andrew William Mellon!

1921'de Washington’da mühim bir maliye vazifesine tayin olunmuştu. Şahsi serveti oldukça fazlaydı. İleriyi görebilen bu adam bulunduğu şehri bir kültür merkezi haline getirmek istiyordu. hiç kimse, onun bu uğurda şahsi servetinin büyük bir kısmını gözden çıkaracağını aklına getirmedi bile...

1927 senesinde bir gün Mellon, bu hayalinden  bahsettiği genç arkadaşlarından David Finley'e "Neden Washington'da da,Londra,Paris,Roma ve Madrit'teki gibi bir sanat galerisi olmasın?" diye sormuştu. Daha sonraları bu düşüncelerini fiile çıkarmak için de Finley'in yardımını istemişti. Andrew Mellon şahsi koleksiyonuna genç yaşta erken başlamış, 1882'de eski bir tabloya 100 dolar vermekten çekinmemişti. O zaman arkadaşlarının bu alışverişe hayret etmelerine rağmen, Mellon tablo almaya devam etti. Sadece hoşuna giden tabloları alıyordu.. 18. Asır Fransız ressamlarının tabloları çok renkli şeyler olduklarından İngiliz ve Hollanda ressamlarına daha fazla rağbet ediyordu. Bir müddet sonra eserler üzerinde daha büyük titizlikle durmaya başlamıştı. Rusların, Çar'ın Hermitage Sarayı'ndaki meşhur koleksiyonunu satışa çıkarmaları üzerine 1930-31 senelerinde,  Mellon 7 milyon dolara mal olan 21 tablo satın aldı. Bunların arasında,

544 bin dolar paha biçilen, Titien'in meşhur "Aynalı Venüs" üde vardı. Mellon evine bu çıplak kadın tablosunu asmaktan imtina etmiş, fakat bir müze için kıymetli bir eser olduğunda karar kılmıştı. Bundan başka, Raphael'in "St.George ve Ejderha" isimli tablosuna 745 bin, Boticelli'nin "Müneccimlerin İsa'ya Tapmalarına 838 bin ve yine Raphael'in meşhur "Alba Madonna" eserine ise 1.166 bin dolar vermekten çekinmemişti.

1933'te, bir  senelik İngiltere elçiliğinden sonra Mellon hükümet işlerinden ayrıldı. Bütün vaktini artık projesine vermişti.

Meşhur mimar John Russell Pope'yi galeri planları için seçmiş ve ona hiçbir masraftan kaçınmamasını tembih etmişti.

Pope'yle beraber en iyi cins inşaat malzemesi seçtiler. Duvarlar güneş ışığını emmemesi için

Tennessee'den getirilecek pembe mermerden, öndeki 24 sütun ise yeşil masif mermerden olacaktı. Bunların epey pahalıya mal olacağını bildiren D.Finley'e Mellon, asırlarca dayanacak bir abide için paradan kaçınmanın Mevzu-bahis olmayacağını belirtti. (Bak! lafa bak!) Ayrıca binada eserlerin iyi muhafaza edilmesi için ayrıca hususi hava tertibatı yapılacaktı. Galerinin açılmasına 1 ay kala Mellon, bazı ekollerin tam olarak belirtilmediğini ve eser sayısının kifayetsiz olduğunu görmüştü. Hasta olarak yattığı yerden Finley'e talimat vererek, onu New York’taki tablo acentalarından Duveen'e  gönderdi.

Bir müddet sonra Duveen ve Finley, beraberlerinde 30 tablo ve 21 heykelle döndüler. Mellon iyileştikten sonra uzun bir seçme neticesinde, 11 milyon dolara mal olan 18 heykel ve 26 tablo satın aldı.

Birkaç gün sonra başkan Roosevelt'e yazdığı bir mektupta Cem'an  35 milyon dolara mal olan 126 tablo ve 26 heykelden müteşekkil bir sanat galerisini Amerikan milletine hediye etmekle bahtiyar olduğunu bildiriyordu. 17 Mart 1941'de sanat galerisinin açılması millî bir hadise oldu. Memleketin her tarafından 8800 kişi davet edilmişti.

Talihin kötü bir cilvesi olarak, Mellon, çalışmalarının semeresini göremeden 1937'de ölmüştü. Mello'nun ümitleri hiçbir zaman boşa çıkmadı. 1939'da İtalyan ekolüne ait 375 tablo ve 18 heykel, milyoner Samuel H. Kress tarafından müzeye hediye edildi. Kress önceleri bu eserlerle New York'ta hususi bir müze teşkil etmek fikrindeyken David Finley'in ikazı üzerine bunları sanat galerisine hediye etmişti. Daha sonra üçüncü bir hayırsever, Pensilvanya'lı Joseph Widener 100 parçalık koleksiyonunu galeriye hediye etti. Tablolar arasında 14 Rembrant, nadir rastlanan 2 Vermeer, 8 Van Dyck, 1 Raphael, ve 2 El Greco şaheseri mevcuttu. Tabloların yanı sıra İtalyan Rönesansına ait heykel ve biblolar da vardı.

Artık, hayırseverlerin sayısı yükseliyordu. bunların arasında Chester Dale'nin ismi kaydedilmeye değer.. Hediye ettiği eserlerin arasında bilhassa Fransız empresyonistleri olan Renoir, Degas ve Cezanne' nin tabloları göze çarpmaktaydı.  Galeride Amerikan sanatına da büyük yer verilmiştir.

736 tablodan müteşekkil bir koleksiyon sadece Amerikan sanatı hakkında bilgi vermektedir. Bunların içinde Gilbert Stuart ve Jhon Copley'den  Wislow Homer, James Whistler, Mary Casatt ve Childe Hassam'a  kadar bütün Amerikan ressamlarının eserleri yer almaktadır. Sadece 9 tane George Washington portresi mevcuttur. Açıldığı gece, galeride 555 tablo ve 61 heykel teşhir olunuyordu. 15. yıl dönümünde tablo sayısı 960 ve heykel sayısı 209 a yükselmiştir. Eserler de salonlara gayet sanatkârane bir şekilde taksim olunmuştur.

Müzeye girerken, antrede 24 masif mermer kolon mevcuttur. Daha içerideki salonda 16. asır İtalya'sına ait bir Çeşme vardır. Bu salonun sağ ve sol tarafında yer alan iki koridor İtalyan ve Fransız heykellerine tahsis edilmiştir.

Bu koridorlar Versailles bahçelerini andıran, çeşmelerle süslü bahçelere açılır.

Bu bahçelerin gerisinde 90 irili ufaklı salon mevcuttur.

Pazar geceleri Sanat Galerisi orkestrası 1000 kişilik salonda konserler veriyor. Mevcut koleksiyonların hepsinin yekûn olarak kıymetlendirilmesi pek zordur.

Çünkü bu tablolar paha biçilmez kıymettedirler.  Piyasaya göre en azından 300 milyon dolar değerinde olması imkan dairesindedir. Her sene birçok memleketlerden öğrenciler,  burayı ziyaret ederler.

Dönemin Alman şansölyesi Konrad Adenauer, burayı gezdikten sonra  "Avrupa'daki bütün müzelere örnek olabilecek evsafta" diye fikrini beyan etmişti.

Mellon, hayatta olsa ve bu durumu görse şüphe yok ki fazlasıyla memnun olurdu. Kendisi milletine böyle bir Galeri hediye etmekle hem halkın gönlünü fethetmiş, hem de Washington'u  bir sanat merkezi haline getirmeyi başarmıştı..

**

-2020 yılbaşı çekilişindeki büyük ikramiye bana çıkarsa!

Ev, araba, gemi, saray, bağ bahçe, lüx villalar, uçak v.s alma hayalini yapanlara, sözüm ona Andrew William Mellon'un hayatını bir kez daha okusunlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

CEREN!

16 Aralık 2019 Pazartesi 08:36

SÖZ

24 Temmuz 2019 Çarşamba 17:47