Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Bakır Madeninde Heyelan Sonucu Katliam!

    Geçen hafta 17 Kasım günü Siirt’in Şirvan ilçesindeki Bakır madeninde meydana gelen heyelan sonucunda 16 işçi toprak altında kaldı. Şimdiye kadar üç işçinin cesedine ulaşıldı. Siirt valiliğinden yapılan açıklamada kaza nedeni olarak aşırı yağışlar gösterildi. Bölgedeki bakır madeninin çıkarmakta firma olan Park Elektrik Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından, Siirt'in Şirvan ilçesinde bulunan Madenköy bakır madeni sahasında ilk belirlemelere göre aşırı yağışlar nedeniyle heyelan meydana geldiği, bölgede toprak kayması riskinin devam etmesi nedeniyle de üretime ara verildiği bildirildi. Ülkemizdeki büyük holdinglerden biri olan Ciner holdinge bağlı olarak çalışan bu firmanın işçi sağlığa ve güvenliğine gereken önemi vermediği ortaya çıkıyor. Benzer bir olay beş yıl önce Şubat 2011’de Elbistan Termik Santrali Çöllo kömür havzasında meydana gelmişti. Bu kez yağmura ilişkisiz olarak iş makinelerinin çalışması sırasında meydana gelen heyelan sonrasında dokuz işçi toprak altında kalmıştı. Bu işçilerin cesetlerine hala ulaşılamadı. Yağmur yağması bu mevsimde öngörülebilir bir durum olsa gerektir. Ama ülkemizde yağmurun meydana getirebileceği seller bile pek öngörülmüyor. Göz göre göre meydana gelen sellerde ne yapalım? elden ne gelir diyerek bir önlem almamanın suçu göz ardı edilmeye çalışılıyor. Yağmur hep mevsimde yağabilir. Geçen yıl Temmuz ayında Gaziantep’te  yağan yağmur sonucunda, yağmur sularını toplayacak ayrı kanallar yapılmadığından, yağmur suları kanalizasyonlara aktarıldığından yaşadığım apartman dahil, bir çok apartmanın istinat duvarları yıkılmış. Arabalar sular altında kalmıştı. Şirvan’daki bu olayda toprak yapısı da göz önüne alınarak, açılan çukurun heyelan sonucunda kapanabileceği öngörülmeliydi. Başta işveren, kamu yönetimi ve işçinin üyesi olduğu sendika bu denetim görevini yapmalıydı. Bu olayda işçilerin sendikasız ve örgütsüz olduğu görülüyor. İşveren ve kamu denetiminin savsaklandığı anlaşılıyor. Türkiye, 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa birincisi, dünyada ise üçüncü sırada. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre El Salvador ve Cezayir’in ardından işçi ölümlerinde üçüncü sırada olan Türkiye’de her yıl ölen işçi sayısı bin kişinin üzerinde. Sanayi üretimi açısından gerilerde bir ülkeyiz. Bunun yanında üretim faaliyetinin esas unsuru olan İşçi sınıfını sendikasız ve örgütsüz hale getiren bir çalışma düzenimiz var. 12 Eylül  Faşist darbesi anayasası bu zemini hazırladı. 1980’den bu güne kadar yapılan yasal düzenlemelerde hep işçi sınıfı aleyhine düzenlemeler yapıldı. Somada yaşadığımız büyük katliam, İşçi Sınıfının Sarı sendikalar aracılığıyla haklarını savunamayacak duruma getirildiğini gözler önüne serdi. Parababalarının aşırı kar hırsı, siyasi iktidarın taraflı tutumu, işçinin örgütsüz olması, işçiyi kölelik düzeninde çalışmaya mecbur kılmaktadır. İş yererindeki kamu denetimi de yeterli değildir. İşyerinde İşçi sağlığının denetimi, işverenden bağımsız doktorlar ve işgüvenliği uzmanları tarafından yapılmamaktadır. İşverene bağlı olarak yapılan denetimin, işçiye bir yararı olmamaktadır. Şirvan’da Bakır Madeninde meydana gelen heyelan, göz göre göre meydana gelmiştir. Bu yönüyle kazadan öte katliam gibidir. Yağmur yağdı, böyle oldu demek yeterli açıklama değildir. İşçi Sınıfımız bu kölelik koşullarında çalışmaya mahkûm değildir. Örgütlü olmak, Gerçek İşçi Sınıfı örgütlerini yaratmaktan başka çare yoktur. Örgütlü İşçi Sınıfı Yenilmez.   ercankosmanoglu@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu Arşivi