Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Acil Demokrasi...

Sihirli bir sözcüktür demokrasi. Herkes demokrasi ister ama, egemenler demokrasinin kurallarını bir türlü uygulamazlar. Emperyalizm çağını yaşadığımız günümüzde de emperyalistler, sömürdükleri ülkelere demokrasi getirdiklerini iddia ederek, bin bir türlü hileyle sömür düzenlerini devam ettirirler. Ülkemiz Emperyalizme karşı ilk Kurtuluş Savaşını vermekle, mazlum milletlere örnek olmuştur.  Fakat ülkemizin bağımsızlığını koruması, demokratik, laik bir devlet olarak, devamında zorluklar yaşanmıştır. 1945’lerden sonra ABD’nin etkisiyle, Marshall planlarıyla en sonunda da NATO’ya girmekle bağımsız bir ülke olmaktan çıkmışız. Kör topal giden çok partili düzen tam olarak, kişi hak ve özgürlüklerini garanti altına alamamış. En temel hak olan İşçi sınıfının örgütlenme özgürlüğü bile bu dönemde verilmemiştir. Ancak 27 Mayıs 1960 sonrası hazırlanan 1961 anayasasıyla, İşçi sınıfının örgütleme, toplu sözleşme ve grev yapma hakları verilmiştir. Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi gibi kurumlar ile Yargı bağımsızlığı hayata geçirilmiştir. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleriyle özellikle bu haklar ortadan kaldırılmış, demokrasimiz yamalı bir bohça halini almıştır. Özellikle son yıllarda laik eğitim düzenin ortadan kaldırılması, tarikat kökenli örgütlenmelerin önünü açmıştır. 15 Eylül Darbe girişimini yapan Fetullahçılar denen teşkilat, bu zeminde gelişmiştir. AKP hükümetlerinin desteğini alan dershaneler, yurtlar bu gelişimin araçları olmuştur. Günümüzün AKP iktidarıyla yıllardır içiçe olmuşlardır. Yine 2007’de başlayan Ergenekon ve Balyoz kumpasları, bu iktidar döneminde bu örgütün devlet içindeki elamanları aracılığıyla yapılmıştır. O dönemde AB-D emperyalistleri bu operasyonların en büyük destekçisidir. “Türkiye askeri vesayetten kurtuluyor” denmiştir. Oysa yapılan Ordudan Birinci Kuvayı Milliyeci, Mustafa Kemalci subayların tasfiye edilmesidir.  Bu darbe girişimi, ancak bu tasfiyeden sonra gerçekleşebilmiştir. Bu kanlı darbe girişimi sırasında yüzlerce masum asker, polis ve vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. ABD’nin tutumu ne şiş yansın ne kebap tarzında olmuş.  İşin rengi belli olunca,  Hükümetten yana tavır koymuşlardır.  Bu girişim, ülkemizin içinde olduğu bölgede uygulamaya konulan BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) planının bir parçası olarak değerlendirebilinir.  Son bir yılda ülkemizin yaşadığı olaylar bunu göstermektedir. 12 Eylül darbesinden sonra birlik beraberlikten, sürekli söz edilerek vatandaşlarımız arasında ayrılılıklar ve ayrımcılıklar yapılırdı. Bugün gerçekten birlik ve beraberlikten söz edecek isek acilen demokratik bir düzen oluşturmak zorundayız. Başta İşçi sınıfımız ve emekçi halkımız olmak üzere emek gücüyle hayatını kazanan vatandaşlarımızın örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalıdır. Laik Eğitimi ortadan kaldıran 4+4+4 eğitim düzenine son verilmelidir.  Yargıyı hükümet erkine bağlayan düzene son verilmelidir. Bunlar yapılmadıktan sonra laik, demokratik bir hukuk devleti olamayız. Bunları yapmak için ülkemizin AB-D emperyalistlerinden bağımsız bir politika izlemesi ön koşuldur. Bunu da ancak, kendisi için örgütlenmiş bir halk yapar. ercankosmanoglu@hotmail.com  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu Arşivi