Mehmet İletmiş

Mehmet İletmiş

Tuhafıma giden şeyler… 

55 yaşıma gelmiş ömrümün uzun bir bölümünü devlet hizmeti görerek geçirmiş biriyim. Toplam 29 yıllık çalışmamın 26 yılını vergi dairelerinde çalışarak geçirdim. Yani insanlarla bire bir ilişkiler içerisinde oldum. Bu süre içerisinde o kadar çok tuhaf olaya rastladım ki hepsi birbirinden ilginçti. Ama tüm bunları insanların kendi eğitim, kültür ve denelim eksikliğinin ürünleri olarak gördüm ve gülüp geçtim çoğu zaman. Ancak son on yıldır öyle tuhaflıklara şahit oluyoruz ki bunlar insanın gerçekten hayrete düşürüyor. Bazen insanı insan olmaktan utanır hale getiriyor. Bazense toplumsal yapımızın nereden nereye gittiği konusunda insanı dumura uğratıyor. Kısa birkaç örnek vermek istiyorum. Ben akılcı bir insanım. Ama bir o kadarda duygusalım. Hassasım ve içli bir insanım. Demem o ki sokakta gördüğüm yaralı bir kediye günlerce acırım. Bir insanın ölümü, hele bu insan gençse beni derinden üzer. Ülkemin bir bölümünde bir hırs ve ihtiras uğruna sürdürülen savaşta hiç ilgisi olmayan insanların ölümlerine tanık oluyoruz. Üzülüyoruz. Kan ağlıyoruz. Bunların içerisinde kimisi daha bebek olanlar var, kahroluyoruz. Asker, polis, sağlıkçı, öğretmen birçok kesimden insanlar hayatını kaybediyor. Her cenaze töreni bir yığın acıyı ve gözyaşını evimize taşıyor, ağlıyoruz. Eşini, nişanlısını yitirmiş gencecik kadınlarımız, babasını kaybetmiş bebelerimiz, oğlunu yitirmiş babalar ve anaları izliyoruz neredeyse kendi yakınımızı kaybetmiş gibi yüreğimiz kanıyor. Ölümlerin arkasından yakılan ağıtlar yüreğimizi dağlarken öyle şeylere rastlıyoruz ki inanın benim acım öfkeye dönüşüyor. Gencecik oğlunu kaybetmiş bir ananın söylediklerini duyunca tüylerin ürperdi. Acısına bile veremedim. Çünkü bir defa söylemedi aynı cümleyi. “Allah bütün analara böyle bir şeyi nasip etsin” diyordu zira o ana!!! Kimin yerine, kimin çocuğunun öldüğünün bile belli olmadığı bir ortamda bütün analara aynı acıyı yaşaması için beddua değilse nedir bu? Xxx Yetmişli yıllarda ülkemizin solcuları, devrimcileri Filistin’e gider, orada savaşlara katılır, Filistin halkı ile dayanışma uğruna hayatlarını verirlerdi. Kimisi yeniden ülkesine dönerken yakalanır, aylar süren işkencelerden geçirilir, yıllarca hapse mahkûm olurlardı. Bunları TRT radyolarından, televizyonlarından dinlerken ve okurken tek bir şekilde tarif edildiklerini hatırlıyorum. “Vatan haini teröristler” diye verilirdi haberleri. Bu gün Filistin’in bir şehri olan Gazze’yi neredeyse 82. Vilayetimiz ilan edip, oraya yardım etmeyenleri hain ilan edeceğiz neredeyse. O zaman orada hayatını feda eden gençlerimizi vatan haini terörist ilan eden anlayışların bu gün Mavi Marmara tiyatrosunda ölenleri Şehit ilan ettiğini hayretle izliyoruz. Aynı konu hakkında iki ayrı tanımlama yapmak ikiyüzlülük değilse nedir? xxx Gaziantep milletvekilimiz Sayın Şeyh Şamil Tayyar ile CHP Gaziantep il başkanı Sayın Av. Nesrin Tuncel arasında bir haftadır süren tartışmalara bakıyorum. Bir zamanlar muhafazakâr kesimin kalemşorlarından olan sayın vekil söylediği o sözleri kendisine nasıl yakıştırıyor, bilemiyorum. Edep, ahlak ve namus kavramlarını dillerinden düşürmeyen bu cenahın bu söylenenleri içine nasıl sindirdiğini anlayabilmiş değilim. Aynı kişinin Cumhurbaşkanını eleştiren CHP genel başkanı hakkında söylediği “Ben bu kadar edepsiz ve terbiyesiz siyasetçi görmedim” sözü ise edep ve ahlakın onlarca ne anlama geldiğinin açık bir göstergesi değil mi? Xxx Sayın Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanını her eleştirdiğinde ilgili – ilgisiz bir sürü kişi mahkemelere koşuyor, dava açıyor. Bunların kimisi vekil, kimisi il ve ilçe başkanı, kimisi kendine bizzat yapılan hakaretlere bile sessiz kalan bayağı insanlardan oluşuyor. Hukuk mahkemelerinin neredeyse hepsinde böyle davalar gazete ve televizyon haberlerine taşınıyor. Bazen aynı gün içinde birden çok davanın aynı gerekçelerle görüşüldüğünü izliyoruz. İktidar mensuplarının her gün hakaretlerine maruz kalan siyasi partilerin temsilcilerinden hiçbirinin, özellikle de CHP örgütlerinin bu tür hakaretlere karşı dava açtıklarını ise hiçbir televizyon kanalında görmüyor, gazetelerde okumuyoruz. Bunu duyarsızlık ve sorumsuzluk olarak mı görmek lazım yoksa ciddiye almamak mı diye yorumlamak gerek bilemiyorum. Siz bu gibi konuları görünce, böyle çelişkileri izledikçe neler düşünüyorsunuz acaba?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet İletmiş Arşivi