Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Savaş ve Barış…

e1Bugünler de bu iki sözcüğü çok duyar olduk. Kapımıza kadar gelip ülkemize girmek isteyen bir savaş var. Bizler de savaşa karşı barış olsun diyoruz.  Savaşlardan çok çekmiş bir halkız. Ülkemiz 1878’den 1923’e kadar savaşlar içinde kalmış. Balkanlar, Yemen, Galiçya, Kafkasya, Trablusgarp, Çanakkale savaşlarında çok büyük kayıplar vermişiz. Sonunda Batılı emperyalist ülkelerin hasta adam ilan ettiği Osmanlı devleti, Kurtuluş savaşımız sırasında yıkılmış. 30 Ağustos emperyalistlerin ülkemizi parçalayan Sevr anlaşmasını, tarihin çöp sepetine gönderen nihai bir zaferdir. Lozan Antlaşması ve Cumhuriyetin ilanı bu zafer sayesindedir. Bu açıdan çok önemlidir. 1 Eylül 1939’da Almanya, Polonya’ya saldırmıştır. Bu gün 2. Emperyalist paylaşım savaşının başladığı gün olarak kabul edilir. Sovyetler Birliği ve Sosyalist Blok tarafından Dünya Barış günü olarak kutlanan bugün Türkiye’de Barış günü olarak kutlanmaya devam etmektedir. Öte yandan Birleşmiş Milletler 21 Eylül’ü 1981 yılında Dünya Barış günü olarak ilan etmiştir. Ülkemizde 1 Eylül günlerinin Dünya Barış günü olarak kutlanması, ülkemizde sosyalist geleneğin bir gücü olarak değerlendirilmelidir. Ülkemizde Savaş ve Barış ismi sıkça konulan isimlerdendir. Bu da ülkemiz insanlarının bu kavramlarla ne kadar çok ilgilendiğinin bir göstergesidir. Ben iki yıl önce aynı başlıkla bir yazı yazıştım. O günlerde Suriye’ye toptan doğrudan bir emperyalist müdahale söz konusu idi. Koalisyon güçleri de denen AB-D emperyalistleri bundan vazgeçtiler. El Nusra , IŞİD , ÖSO gibi çeteler üzerinden bu kanlı savaşı sürdürdüler. AKP iktidarı, Suriye bizim iç işimiz diyerek bu sürece destek oldu.  Bu arada şehrimiz Gaziantep’te yaşayan Suriyeli nüfusu 500 bini buldu. Buna göre sokaktaki her dört kişiden biri Suriyeli. AB-D emperyalistlerinin Büyük Ortadoğu Projesinde (BOP) Ülkemizin de parçalaması söz konusu. “Irak, Suriye şimdi sırada Türkiye” deniyor. Kürt sorunu AB-D emperyalistlerinin kontrolünde “Barış süreci” ile çözülecek denilerek halk oylandı. Suruç’ta 32 gencin bombalı saldırıyla katledilmesi ve Ceylanpınar’da iki genç polisin evlerinde öldürülmesiyle süreç sona erdirildi. Bu durum da büyük planın parçası.  Asker, polis, sivil vatandaş, PKK militanı ölüyor. Türk ve Kürt halkı birbirine düşman ediliyor.  Barış istiyoruz demekle, bu “düşük yoğunluklu savaş” durumu bitmez.  Halk olarak üstümüzde oynanan büyük planı görmeliyiz. AB-D emperyalistlerinin bölgemizden kovmalıyız.  Barış Bloğu denen blok yalnızca soyut barış çağrıları yapıyor. Sorunun, yani savaşın ve projenin esas sahibi AB-D emperyalistlerini görmezden geliyor. Barış böyle gelmez. Bu havanda su dövmek olur. Halkın enerjisini başka tarafa kaydırmak olur. Doğum-ölüm, ilkbahar-sonbahar,  sıcak-soğuk, savaş-barış gibi zıtlıklar hep bir aradadır. Sonunda insanlar eşit özgür bir toplumda, bir aile gibi yaşayacaklardır. Şu anda Laik, demokratik, bağımsız, özgür bir ülkede yaşamak bizim de hakkımız.  Halk olarak savaşsız bir dünya istiyoruz. Barış istiyoruz. Ama bu savaşları kimlerin çıkardığını, niçin çıkardığını da bilmek zorundayız. Hayatta hiç bir şey nedensiz olmaz. Emperyalizmin de karakteri halkları birbirine düşürerek, dünyayı kendince daha kolay yönetilir hale getirmektir. Bölgemizde AB-D emperyalistlerinin BOP tezgâhını bozmadan, barışa ulaşmanın yolu yoktur.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu Arşivi