Garo Paylan TBMM’de tarihi bir olayı dile getiriyordu, ancak birilerinin hoşuna gitmeyen içerikte konuştu diye lince tabi tutuldu. Soykırımdan söz etti, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler, Yahudiler ne oldu soruları sordu diye Paylan’ı TBMM Genel Kurulundan el birliğiyle attılar. AKP... CHP... MHP... Tarihle yüzleşmekten korkuyorlar... Geçmişlerindeki acıları, yaşanmış katliamları, derin yaraları, acıları ve göz yaşlarını bir daha gündeme gelmemek üzere sorgulamaktan kaçıyorlar. Yüzleşmek, mahkum etmek, özür dilemek işlerine gelmiyor... Hele de bu günkü iktidarın mensupları... Dün tarihi hatalardan, yüzleşmekten, tek parti döneminin katliamlarından söz edenler artık bu sözleri duyunca çileden çıkıyorlar. Ne Dersim, ne Kürt katliamları... Garo Paylan’ın konuşmasıyla yerinden fırlayanları yerine oturtmak, kürsü dokunulmazlığına riayet etmeleri gerektiğini söylemesi gereken oturum başkanı AKP’li Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın ise adeta Genel Kurulu fişekleyecek ifadelerle konuşup durdu. Konu ırkçı ve şoven kafaların eleştirisi, katliamcı tarihin sorgulanması olunca topu birden yerinde fırlıyor. Ne demişti Paylan “Bir zamanlar yüzde 40 idik. Bugün binde biriz. Herhalde başımıza bir iş geldi ki; ben bunun adına soykırım diyorum.” AKP, CHP, MHP oylarıyla meclis iç tüzüğünün 163. maddesi gerekçe gösterilerek bu konuşmasından dolayı Paylan’a 3 bileşim çıkarma cezası verildi. Peki söylenenler yalan mı? Ne oldu milyonlarla ifade edilen Ermenilere... Süryanilere, Yahudilere, Rumlara... Ne oldu farklı inanç, dil ve kültürlerden onca halklara, onların dillerine, kültürlerine, inançlarına... Türkiye’nin tertemiz bir tarihe sahip olduğunu vicdan sahibi kim söyleyebilir... Paylan “Bugün binde biriz” dedi. “Ne oldu da böyle oldu” diye sordu. Ancak Meclis sıralarından “Bu ne edepsizlik, bu ne şahsiyetsizlik...” sözleri yükseldi. Her taraftan küfür ve hakaretler yağdırılıp, HDP sırlarına saldırılıyor... Hakaretin bini bir para... Hep böyle oluyor, HDP’liler söz konusu olunca diğer tüm partiler gönül birliği içinde hareket ediyor, iş birliği yapıyorlar. “Yenikapı ruhu” falan deyip, şimdilerde gidişatın nereye varacağını fark edip, geç de olsa anayasa değişikliği ve başkanlık sistemine karşı tutum alıp, TBMM’de muhalif bir tavır sergileyen CHP de konu bu kapsamda olunca AKP’lileşiyor, MHP’lileşiyor. “Tek parti” oluyorlar. Tekçi... Tek ulus, tek, dil, tek mezhepçi... Onu aşamıyorlar. Türk-İslam sentezci geleneksel devlet refleksi teslim alıyor, sarıp sarmalıyor. HDP Eş Genel Başkanları, Sevgili Dostlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil 11 milletvekilinin tutuklanmasına giden yolu da 3 parti birlikte aynı kafayla açmış oldular. Hep böyle oluyor... Konu Kürtler, Ermeniler, Aleviler... Yani Türk-İslam Sentezinin dışında, farklı halklardan ve inançlardan söz edilince, onların uğradıkları zulümden bahsedilince bilindik refleks dışa vuruyor, aynı kulvarda buluşuveriyorlar. Önceki gün TBMM’de başka bir olay yaşandı. Aylin Nazlıaka’nın kendisini kürsüye kelepçelemesi karşısında bu defa Genel Kurul Başkanı AKP’li Bahçekapılı’nın tahammülsüz yaklaşımından güç ve destek bulan AKP’li kadınlar şaha kalktı! Yaşanan başka bir rezaletti. Pavey’in protez kolu bir yana, Pervin Buldan bir yana, Nazlıaka bir yana... Mikrofon bir yana, kelepçe bir yana... Peki, TBMM Genel Kurulunda HDP ve CHP’li kadın milletvekillerine saldıran AKP’li Gökcen Özdoğan Enç için ne yapıldı, ne karar alındı! Hiçbir şey... Garo Paylan ne yapmış, kime saldırmıştı? Kime tekme atmıştı? Kime hakaret etmişti... Hiç kimseye... Ne bir hakaret, ne bir iftira, ne bir yalan olmasına rağmen iç tüzükteki 163. maddeye takla attırılarak Paylan cezalandırıldı. Kimseyi itham etmemişti... Ne TBMM, ne başkanını, ne Başbakanı, ne Cumhurbaşkanını... Peki neden Paylan hakkında 3 oturum Genel Kuruldan uzaklaştırma cezası verildi? Peki, Paylan’a ceza vermek için hızla iş birliği yapanlar canavarlaşarak kadın vekillere saldıran sonra da yavuz hırsız misali tekerlekli sandalyeyle Meclise dönen AKP’li Enç için ne yaptılar? Hiçbir şey... Onun için olsa olsa alkış olur Zira Paylan hem Ermeni hem de HDP milletvekiliydi... Daha ne olsun!