İncili Çavuş’un ününü duyan padişah çavuşu çağırmış.
“Bana öyle birşey yap ki özrü kabahatinden büyük olsun.
Çavuş saraya yerleşmiş. Bir yandan padişaha ne yapacağını düşünür, bir yandan yer içer yatarmış. Çavuşun işi uzattığından şüphelenen padişah da “Hadi artık, bir şey yap” diye sıkıştırırmış. Çavuş da artık bir şeyler yapması gerektiğini bildiğinden, sarayın girişinde sotaya yatıp padişahı beklemeye başlamış.
Neden sonra padişah kaftanını sallaya sallaya kapıda görünüp perdenin arkasına saklanan Çavuşun önüne gelmiş. Çavuş fırlayıp padişahın poposuna basmış çimdiği.
Padişah şaşkınlığı geçince başlamış bağırmaya.
“Bre sapık zındık. Utanmaz mısın koskoca padişahın poposunu çimdiklemeye.”
Çavuş boynunu bükmüş, mahcup,
“Özür dilerim padişahım. Sizi Valide Sultan sanmıştım.”
Ödülü alıp saraydan ayrılmış.
”Üniversiteden bir hoca. Hukuk Profesörü. Bir gün hiç bir gerekçe söylenmeden önce açığa alındı, sonra KHK ile üniversiteden atıldı.
Lojmanda oturuyordu. Çocukları vardı. Lojmandan da atıldı. Bütün düzeni altüst olmuştu. Eşi, çocukları babalarının suçsuz olduğunu söyleyip duruyorlardı. Emekliliği, maaşı, lojmanı, öğrencileri elinden gidince dostları da büyük olasılıkla yanından uzaklaştı. Yapayalnız ve çaresiz kalmıştı gerekçesini bile bilmeden.
Sonra bir KHK daha çıktı. Görevine iade edildi. Nedeni yine belli değildi. Çoluk çocuk 3-5 ay çektikleri yanlarına kalmıştı.
Onu önce atıp sonra pardon diyenlerin de yanına kâr kaldı.
Bu bildiğimiz hikaye. Neden atılıp neden iade edildiklerini bilmeden insanlar cezalandırılıyor.
Gerekçeler açıklanmadan, bu gerekçeler vicdanlarda kabul görmeden yapılanlar tüm insanlığı yaralıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.