Kürt sorunu ve yeniden yeni dönem

e2 Yerel seçimler geride kaldı. 1 Haziran’da ikisi il merkezi olmak üzere toplam 14 merkezde yapılan seçimler de sonuçlandı. Genel seçim atmosferi ve kamplaşmaya dayalı olarak yapılan yerel seçimlerde birinci parti olarak çıksa da, önceki seçimlere göre oy kaybeden AKP, itiraz ederek yenilenmesini istediği 1 Haziran seçimlerinde de yenilgi yaşadı. Şimdi artık önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi var. AKP yeni manevralar ve hazırlıklarla sürdürüyor çalışmalarını. Başta Kürtlere şirin gözükmek istiyor. Kendisini çözümün tek aktörü ve yol alanı olarak yeniden parlatmak, Kürt hareketini de sıkıştırmak istiyor. Şimdilerde hızla ve yeniden ‘demokratikleşme’ ve Kürt sorununda ‘Çözüm ve Müzakere Süreci’ hatırlanmaya başlandı. Müzakere sürecinden sorumlu Bakan Beşir Atalay, İçişleri Bakanı Ala ve MİT Müsteşarı sahnede. Yeniden adım atılacağına yönelik bir umut yayılma sürecine girildi. AKP Genel Merkezi AR- GE Başkanlığınca üç bakan, akademisyen, gazeteci, siyasetçi ve ‘sivil toplum temsilcileri’nin katılımıyla Diyarbakır’da düzenlenen ‘Yeni Türkiye’nin Açılan Kilidi: Çözüm Süreci Çalıştayı’da bu hesaptan bağımsız değil. Çocuklarının PKK tarafından kaçırıldığını iddia ederek Amed belediyesi önünde oturma eylemi yapan annelerinin eyleminin yankıları eşliğinde ve Öcalan görüşmesinin tartışıldığı biz zamanda yapılan bu çalıştayla, AKP bir buçuk yıldan bu yana başlatılan ‘Çözüm ve Müzakere Süreci’ndeki yerinde saymaya karşı oluşan öfkeyi ve tepkiye yumuşatacak mesajlar vermeyi amaçlıyor. Bir yandan da toplumsal dayanaklarını genişletmeyi, elini güçlendirmeyi, Kürt halkı içinde dayanaklar yaratmayı, güçlenerek çıkmayı ve Kürt özgürlük hareketini geriletmeyi hedefliyor. 2013 Newroz’unda ilan edilen ve hemen ardından PKK gerillanın çekilmesiyle başlatılan sürecin üzerinden neredeyse bir buçuk yıl geçti. Üç aşamalı olarak süreceği ‘merdiven teorisi’ ile allandıra ballandıra anlatılan sürecin üzerinden bunca zaman geçmiş olmasına rağmen, sürecin ilk basamağı bile aşılabilmiş değil. PKK’nin, geri çekilmeyi durdurduğunu ilan etmesinden sonra da AKP bir adım atmış değil. Ancak, başta Kürt halk hareketi lideri Öcalan’ın başmüzakereci olarak sürdürdüğü KCK ve Kürt özgürlük hareketinin diğer tüm bileşenlerinin mutabakat içerisinde yürüttükleri sürecin oldukça sancılı, endişeli, kaygılı ve her an yeni gelişmelere gebe bir seyir izlediği de görülüyor. AKP’nin ipe un serip, yasal ve fiili adımları atmamakta direnmesi, Başbakanın çözüm ve müzakere sürecine uygun bir dil, üslup ve gelişme için çaba göstermek yerine, her geçen gün yeni manevralar araması, AKP’nin Kürdistan’da ve tüm Türkiye’de baskıyı ve şiddeti artıran uygulamalara imza atması, Kürt özgürlük hareketinin gelişmeleri yeniden ele almasına neden oldu. Son dönemlerde yapılan uyarıcı açıklamalara koşut olarak Lice, Silvan, Meskan Dağı, Karlıova, Hakkari, Yüksekova, Amed gibi yerlerdeki halk hareketlenmeleri, ‘kalekol’ inşaatlarına, barajlara ve diğer saldırı planlarına karşı yükselen halk direnişleri tam da buradan kaynaklanıyor. Beklenti içinde girmenin, AKP’den adım atmasını beklemenin doğru olmadığını, geride kalan bir buçuk yıllık sürecin verimli değerlendirilemediğini tespit eden ve bunu kamuoyu ile paylaşan Kürt Özgürlük Hareketinin, yerel seçimlerde ortaya çıkan tablodan memnun olmadığı da dile getirildi. Aslında 1 Haziranda yenilen seçimlerde Kürt hareketince Ağrı ve Norşin’in fark atarak kazanılmış olması, bir yanıyla 30 Mart tablosunu aşan bir çabanın/mücadelenin ürünü olmuştur. Ancak, Kürt sorununun eşit haklara dayalı demokratik çözümü yalnızca Kürtlerin, Kürt özgürlük hareketinin sorunu değil. Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi işçi sınıfımızın ve tüm ezilen halklarımızın sorunu. Cumhurbaşkanlığı seçimi de bu sorundan bağımsız düşünülemez. *** Evrensel 20 yaşında. İşçi sınıfının, ezilen ve sömürülen halkların yaşamından, mücadelesinden, umut  ve hedeflerinden kopmayan, zor ve çetin koşullarda rotasından şaşmadan yol alan gazetemize nice yıllar diliyoruz. *** Gezi direnişi baskı ve şiddetle beslenen iktidarı korkutmaya devam ediyor. Şiddet, ölümler, sakatlanmalar, tutuklanmalar, gözaltılar bu mücadele ruhunu teslim alamadı. 1. yılında da her tarafta mücadele, direniş ve geleceğe umut vardı. 8 Haziran 2013’te gözaltına alınmamızla başlayan ve sonra uyduruk bir iddianame ile devam eden dava sürecindeyiz. 12 Haziran’da Çağlayan Adliyesi’nde ilk duruşma görülecek. AKP iktidarını, onun kan, şiddet ve hukuksuzluk dolu icraatlarını yargılamak üzere sabah 09.30’da buluşacağız.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ender İmrek Arşivi