Ender İmrek
Koalisyon bahane, iktidarı tahkim şahane
Yayınlanma:
Güncelleme:
Geçici hükümet falan değil AKP bas bayağı iktidar.
İktidar başka nasıl olur ki...
Bir iktidar bunların yaptığından daha öte ne yapar ki...
Kimileri ‘Geçici Hükümet’ deyip dursun, Erdoğan ve AKP kendi bilindik ajandasını ve politikalarını sürdürmeye devam ediyor. Mahdumları ve ortaklarıyla memleketi bir şirket gibi yönetmeye devam ediyorlar.
Bundan iyisi Şam’da kayısı...
Kürtler yönelik savaşı ancak bir iktidar sürdürebilir.
Sınır içinde, sınır dışında süren savaşı sürdürmekten, kamu emekçilerini sefalete mahkum eden (toplu sözleşme değil) toplu görüşme sürecine kadar her şeyi yöneten yönlendiren bir hükümet, bir iktidar var.
Ve onun iktidar gibi hareket etmesini engelleyen HDP’den başka her hangi bir güç de yok.
Ne MHP ne CHP...
İkisini aynı kefeye koyacak değiliz; hakkını yemeyelim, özelikle CHP’nin içindeki bir bölüm vekilin de çabalarıyla bu süre içinde CHP’nin bazı arayışları ve yönelimleri oldu.
AKP’nin karşısında bir duruş sağladı, ancak AKP ile ilişkiler ve onunla koalisyon kurma çabası CHP’nin elini kolunu bağlamış gibi.
CHP’nin AKP’ye ilişkin dili, üslubu daha da yumuşadı. Basına yansıdığı kadarıyla koalisyon görüşmelerinde CHP, AKP çizgisine geldi. Neredeyse ‘Hele bir hükümet ortağı olalım, ondan sonrası kolay’ der gibi bir tablo var.
Oysa AKP ile aynı çuvala girmenin ne kadar çetrefil bir şey olduğu bilinmez değil.
CHP esasa ilişkin, AKP’nin emek, barış ve demokrasi karşıtı politikalarını durdurmaya yönelik hamleler yapamıyor.
Tarihsel zincirlerinden, ayak bağlarından kurtulamıyor. Kurtulması da öyle kolay görünmüyor. Ona oy veren işçi ve emekçilerin bunu görmemesi mümkün değil.
AKP’nin seçimden bu yana iktidarını tahkim etmek için sürdürdüğü çaba artarak sürerken, bu süreçte AKP’yi kızdırmamaya özen gösteren, bu süreci bir hükümet ortağı olarak ilerletmek isteyen CHP’nin AKP’nin bu tahkimatındaki sorumluluğu oldukça büyük.
MHP ise AKP’nin ordu, polis, yargı başta olmak üzere diğer tüm alanlarda gedikleri kapatma çabasında ona koltuk değneği olmaya devam ediyor. “Kürtleri vursun gerisi teferruat” diyen bir MHP yönetimi var. “Çözüm sürecinin bitirilmesi”, “Bölücü örgütün inine kadar girilmesi” gibi hamasetle ve 30 yıldan bu yana süregelen ancak şiddet, kan, ölüm acı ve göz yaşından başka bir şey sunmayan, toplumun emekçi kesimlerinin evlatlarının katline ve onların evine, ocağına ateş üstüne ateş düşürmekten başka işlev görmeyen bu politikalardan medet umuyorlar. AKP, MHP’nin de söylediklerini uygulayarak, aynı zamanda ordu içindeki ‘güvensizliği’ bertaraf etmek istiyor. Orduyu Kürtler üzerinde birleştirip, ‘milli şuur’da birleşmeye çalışıyor.
AKP’nin, Türk-İslam sentezci politikaları kararlıca sürdürerek PKK’yi ezme adına Kürtlere savaş ilan ederek, Türkleri ırkçı ve milliyetçi politikalarla zehirlemenin hesabında MHP ile yarışır duruma gelmesi karşısında tutum alamayan bir CHP’nin ilerlemesi mümkün olmayacaktır. CHP’nin AKP’yi bir koalisyon kurmaya zorlamak için taviz vermesi, onun platformuna kaymasının ‘sorumlu davranan parti’ gibi bir algı yaratacağı beklentisi ise boştur.
Henüz bir arpa boyu yol alınamayan ve Erdoğan’ın her adımda yeni bir engel çıkarmak için çelme takmayı sürdürdüğü gelişmelerin seyri içinde de AKP ve özellikle Erdoğan’ın planı yani tahkimatı sürüyor. Yüksek Askeri Şura süreci terfi taltif, emeklilik ve tasfiye sürecini de AKP dilediği gibi işleterek bu tahkimatta yeni bir aşama kaydetmiş oldu.
Ve gelişmenin başka bir yanı da AKP’nin Kürtlere yönelik artan baskı, şiddet ve savaş politikasında yeni bir yapılanma hesabı içinde oluşudur. MHP’yi etkisiz hale getirmek hesabıyla onun bu gün Kürt sorununda söylediği hemen her şeyi yapan AKP, MHP’nin bir bölüm seçmenine seslenerek “Bakın işte ne dediyse yaptık. Çözüm süreci falan da kalmadı ama yine de koalisyona yaklaşmadı” diyerek milliyetçi, şoven ve ırkçı kesimlere seslenip onların desteğini alabileceğini düşünmektedir. Ancak tüm bu tabloya rağmen emek, barış ve demokrasi güçlerinin arayışı ve mücadelesi büyüyerek sürüyor. Uygulanan savaş politikalarına ve katliamlara rağmen barış mücadelesi yeni yollar açarak büyük insanlık yürüyüşünü sürdürüyor.
Barış Bloku’nun 9 Ağustos’ta saat 17:00’de Bakırköy Halk Pazarı’nda düzenleyeceği miting hazırlığı da bu çabanın göstergesi. “AKP savaş istiyor, Barışı Biz İnşa Edeceğiz” çağrısı daha güçlü yanıt bulmalı. Yanıt bulmalı ki bu gidişat tersine çevrilebilsin...
Basının iki temel görevi, haberleriyle kamu adına her tür iktidarı denetlemek ve gerçeğe ulaşmak için her türlü görüş ve sesin kamuya ulaşmasını sağlamaktır. Bu görevlerden biri sınırlamaya uğrarsa ülkede basın ve ifade özgürlüğü, dolayısıyla demokrasiden söz etmek imkansız hale gelir. Bugün gazetelere, haber ajanslarına, televizyon ve internet sitelerine getirilen sansür, kısıtlama ve baskılar özgür medyanın işlevini hedef almaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.